#o kişi...#

527 55 35
                                    

Herobrine'ın gözünden

Oradaydım, göle gelmiştim. Ve hızla etrafıma göz gezdirdim. Ama.. ama Hera yoktu...

Evet.. Steve bana oyun oynanmış!

Diye geçirdim içimden, Yumduğumu sıkarken. Içimdeki nefret ateşinin alevlendiğini hissedebiliyorum..

Onu bulduğumda..

" birinimi arıyordun.. Brine Boner?!"

Bu duyduğum sesle irkildim ve aynı zamanda şaşırdım. Gerçek adımı kimse bilmiyordu. Ve üstelik adını söylerken, özellikle vurgu yapmıştı. Sanki.. beni tanıyor gibi..

Arkamı döndüğümdeyse. Şaşkınlığım dahada katlandı..

Hava aydınlanmaya başlamıştı bile.. ve bu sayede o kişiyi dahada net görüyordum.
simsiyah cildinin üzerine beyaz, kapşonlu kıyafeti, kırmızı gözleriyle birlikte sinsice gülüdüğündeyse sarı dişleri gördüm.. bu adam bana tanıdık geliyordu. Ama nereden?

Vede gülüşü... sinir bozucu türdendi. FAZLASIYLA!

Bana doğru gelmeye başladı. Ama ben oradan gitmedim. Açıkçası öyle bir niyetimde yoktu.

yaklaştığında durdu. Bense alaycı bir ifadeyle kollarımı bağladım...

" sanırım karıştırdın. Benim adım Brine değil... Herob-"

Yine o sinir bozucu gülüşü. Ama bu sefer kahkaha da vardı.

" görünüşünle birlikte adınıda değiştirmişsin. Cidden beni tanımadın mı? Seninle daha öncede karşılaştık.."

Sen.. sen benim ailemi.. annemle babamı öldüren, Steve ile düşman olmamıza neden olan kişisin!

Bunları düşünürken yüz ifademden anlamış olmalıydı.

"Ta kendisi! "

"Jason.."

Dedim gözlerimi kısarak.

"Doğru, ama isim değişikliği yapan tek sen değilsin. Adım Entity... Entity303!"

Bir an durdum. Annemle babam'ın ölümü geldi aklıma..

O zaman hatırladığım kadarıyla dokuz,on yaşlarındaydım. Yani kızımla aynı yaşta...

onları kurtarmak için geç kalmıştım. Gördüğüm son şey babam ve onun

"Brine kaç! "

diye haykırması oldu, yüzü yara içinde ve elinde kılıcıyla. bense annemin öldüğünü görünce nefesim kesildi, gözlerim dolmaya başladı. Ve hareket edemedim..

" seni ailenden ayırırsam olmaz,değilmi?! "

dedi, Tam arkamdaydı. Ona döndüğümdeyse kılıcını kaldırdı. Beni öldürmek istediği her halinden belliydi...

Bense hala şoktaydım gözlerimi kapatıp, annem'in yanına gitmeyi bekledim..

Ama... birşey olmamıştı?

Son saniyede babam hızla önüme geçip beni korudu. Ama o... ölmüştü...

Babam,karnına saplanan kılıcı tutarken bana son birdefa baktı. Zorla...

"Brine.. git buradan. Seni öldürmesine izin verme oğlum.."

Der demez yere yığıldı ve gözlerini kapattı...

Dizlerimin üstüne düşüp ağlamaya başladım. Gözümden yaşlar süzülürken

"Baba... baba uyan! Beni bırakma! Baba.."

Diyebildim ağlayarak, onun cansız bedenini sarsarken

"kahramanlıkların sonu işte... ama merak etme Brine.. seni ailenden ayırmam"

Ona baktım, kılıcı tekrar kaldırdı. Ama.. bu sefer ölen o olacaktı!

kendimden geçtim ve hızla baba'mın kılıcını alıp Jason, yani Entity'e sapladım... o'da

"Bu burada bitmez Brine Boner!"

Dedi kanayan yerini tutarken.
Ve kayboldu. Steve, o gidince geldi ve benim kılıcımla, annemle babamı görünce olayı yanlış anladı. Halada devam ediyo. Defalarca anlatsamda yine devam etti. Bense, artık anlatmaktan pes ettim. Bana inanmayan biri benim kardeşim olamaz!...

Kendimi daha fazla tutamayıp, üstüne atladım, sinirle boynundan tuttum. Sanki bütün sinirimi ondan çıkarırmışcasına..

"sen ne cürretle karşıma çıkıyorsun! "

Korkmuşa benzemiyordu. Hatta gözlerini kıstı ve...

"Buraya seni ben getirdim ve..seninle yarım kalan bir işimiz var. Ama bu sefer ölen, değer verdiğin tek kişi olacak!"

Dedi...

.....

Sonunda yb dediğinizi duyar gibiyim :D ama maalesef yazmaya pek fırsat bulamadım ..
Bunun için hepinizden özür dilerim..

Ve bu arada.

Hepinizin bayramını kutluyorum...

Iyi bayramlar ^-^

Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin