- Gökhan bey!!! Sizi tanıştırayım. Yeni matematik hocanız Huri hanım!!!
- yemin et !!!
Gökhan'ın, yüksek perdeden verdiği bu yanıtla, Anıl ve Meral kahkahalara boğuldu. Huri ise biraz kızarsada, gözlerini karşısındaki şaşkın adama dikip, sert bir şekilde elini uzattı;
- bende memnun oldum! dedi.
Gökhan, dokunsa çarpılacakmış gibi hissediyordu. Sanki, vücudunu karıncanlandıran bir elektrik yayılıyordu kızdan. Hala gülmeye devam eden ikiliye ters ters bakıp, oda elini uzattı,
- sizinle tanışmak büyük bir şans Huri hanım. Sanırım dünyada benim kadar şanslı bir öğrenci yoktur, dedi.
Kızın, Gökhan'ı tersler gibi konuşması, odadaki gözlerin ona çevrilmesini sağladı;
- haklısın, matematik konusunda yani. Benden yana başka şansın yok!
Elini çekip, odanın içine doğru yürüyen kızın arkasından bakan Gökhan, biraz kırılmış olsada belli etmedi. Zaten tarzı değildi, incinmek gibi huyları yoktu, yani bu güzelliğe karşı en azından.
Meral, kaşlarını hafif çatarak, başını yana eğip baktı kıza. Ne oluyor dercesine, eğdiği başını hafifçe salladı. Huri, omuzlarını yukarı kaldırıp,
- ne !!! Bana öyle bakma! Fikrimi sormadın bile! deyince, araya giren Anıl oldu.
Az önce kelepçeden kurtulan bileğini ovarak, doğrulup Huri' ye doğru birkaç adım attı. Elini uzatıp;
- Anıl ben. Tanıştığımıza sevindim. Arkadaşımın tanışma şeklini mazur görün. Zevzek bir adam olabilir ama, kötü niyetli değildir, dedi. Huri, kapıdaki adamı görmezden gelerek;
- bende tanıştığımıza sevindim. deyip, Meral'e döndü;
- hoş adam, şanslıymışsın, dedi.Meral'in az önce çattığı kaşları, havadaydı şimdi. Alt dudağıda aşağıya sarkmış, hayretler içinde Huri'ye bakıyordu. Ama kızamıyordu da, insanlarla tanışırken sergilediği tavrın nedenlerini biliyordu çünkü. Korkuyordu Huri, insanlardan zarar görmüştü hep. Ürkekliğini, bu agresif halleriyle örtmeye çalışıyordu.
Hala durumu kurtarmak derdinde olan Anıl. Tabi bunda özlemiş olmanın getirdiği istekte vardı; Meral'in sarkan alt dudağına, küçük bir öpücük kondurup, yine Huri'ye döndü;
- haklısın, oda bana bayılıyor zaten. Ama emin ol, benim kadar şanslı olamaz, deyip; kolunu Meral'in beline dolayarak, onu kendine doğru çekti.
Cinsel anlamdaki yakınlaşmalarının haricinde, hiç sarılmamıştı Anıl Meral'e. Zaten, sevgili olacak zamanda bulamamışlardı. Şimdi ne yapacağını bilemiyordu Meral. Başını onun omzuna yaslayabilir, yada boynuna sarılabilirdi, ama öylece dikiliyordu genç adamın yanında. Şuan en az Huri kadar tuhaf göründüğünü biliyordu.
Anıl, onu biraz daha kendine çekip, saçlarını koklayınca, Meral'de ona sarılmak zorunda kaldı. Alışkın olmadığı bu ilgi, dizlerini titretiyordu çünkü. Anıl'a sıcacık bir bakış atıp, Huri' ye döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Takıntı
Aktuelle LiteraturAcımıyordu, evet anlamını bilmediği bir duygu vardı ama, kesinlikle acımıyordu. Gözlerini son kez kapattı ve hissetmek istedi, insan bu kadar duygusuz olabilirmiydi? Anlamını bilmediği duyguda kalbinde değil, beynindeydi zaten. Bu yüzden...