- sana söylemiştim dostum. Bu afetle, başın fena halde belada!!!
Gökhan, bunları söylerken, gergin havayı dağıtmayı planlamıştı ama, tuhaf bir şekilde gülümseyen Anıl'dan başka kimseyi rahatlatamamıştı.
Bir kahvelik sohbetleri sonunda, rahatlayan Huri, şimdi eskisinden daha rahatsız, daha endişeli görünüyordu. Dudağının sağ tarafını dişiyle kemirirken, sürekli elindeki fincanı çeviriyordu.
Meral'se, kapıdan çıkmak üzere olan adama, her an gözlerinden lazerler çıkarıp, ikiye bölecekmiş gibi bakıyordu.
Anıl, arkasını dönüp Gökhan'a srıttı. Tek kaşını kaldırıp, başıyla "kadınlar işte" dermiş gibi bir işaret yapıp, omuzlarını silkti;
- bu kadınlara dikkat et, dedi ve çıktı gitti.
Ne demek istemişti ki; ben yokken onları tehlikelerden koru demek miydi bu, yoksa kendini koru demek miydi.
Gökhan'ın gözleri önce, hiç durmadan elindeki fincanı tek yöne döndüren Huri'yi, ardından Meral'in Süpermen gözlerini buldu.
Meral, Gökhan'la göz göze gelince, ifadesi anında değişti. Bakışları yumuşadı, dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi. Ama Gökhan, kadından sızan öfkeyi hala hissediyordu.
Meral, ellerini göğsünde bağlayıp, genç adama doğru başını eğdi;
- neden bu kadar şaşkınsın? Daha önce kıskanç bir kadın görmedin mi? diye sordu. Ama cevabı beklemeden, üst katta gözden kayboldu.
Huri tuttuğu nefesini, gürültülü bir şekilde bırakınca; Gökhan ona döndü. Kız, artık elindeki fincanla oynamıyordu ama, eğdiği başını hayretle iki yana sallıyor ve gülümsüyordu.
Gökhan, kafası karışmış bir halde, az önce Meral'in durduğu noktaya, sonra, Anıl'ın giderken açık bıraktığı kapıya, ardından, kendi kendine gülen Huri'ye baktı;
- ilk uçakla Japonya'ya filan kaçsam, yaşama şansım var mı? dedi. Yüzündeki kargaşa görülmeye değerdi.
Huri, kahkahasını engelleyemiyordu ama, derin bir kaç nefes alıp, konuşmayı başardı. Tırnaklarını, yüzüne geçirecekmiş gibi Gökhan'a doğru uzatıp;
- dua et seni kıskanmamı gerektirecek pozisyonda değilsin, yoksa cehenneme kaçsan seni bulurdum. dedi.
Gökhan, Huri'nin bahsettiği pozisyonda olmadığına, sevinse mi üzülsemi bilemedi. Ama her halükarda, cehennem çok kötü bir kaçış yeriydi.
*********************************
Anıl, fenerin bulunduğu tepeye tırmanırken, kulaklarında Meral'in öfkeyle haykırdığı sözler yankılanıyordu. "Ve sen bana engel olamayacaksın." O kadını öldürmesine engel olabilir miydi bilmiyordu ama, olmak istemediğine emindi.
Birde, Gökhan'ın serseme dönmüş yüz ifadesi vardı. Onun bu işe bulaşmış olmasını hiç istemezdi ama, artık çok geçti. İyi bir senaryo ile, Gökhan'ı herşeye inandırabilirdi aslında, fakat Huri'den uzak tutamazdı. Bu da eninde sonunda, onu bu işin içine çekecek olan durumu yaratacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Takıntı
General FictionAcımıyordu, evet anlamını bilmediği bir duygu vardı ama, kesinlikle acımıyordu. Gözlerini son kez kapattı ve hissetmek istedi, insan bu kadar duygusuz olabilirmiydi? Anlamını bilmediği duyguda kalbinde değil, beynindeydi zaten. Bu yüzden...