Evet, gülmek iyi geliyordu gerçekten. Şu son birkaç hafta, bu adam sayesinde, yeterince gülmüştü. Yıllardır sessiz ve yalnız geçen günlerin, yasını tutmalıydı.
Ne çok şey kaçırmıştı, ne kayıplar vermişti, bu kasvetli zamanlarda. Ama pişman olmak istemiyordu Meral. Bedelini ödemediğin bir kazanım yoktu bu hayatta. O da bazı bedeller ödemişti.
Hayranı olduğu mükemmel yeşiller, irileşmiş ekrana konsantre olmuştu. Anıl'ın bu şaşkın halleri, çocuksu tebessümü, hınzır sözleri ne çok yer kaplamıştı hayatında. Asla kaybetmek istemediği şeylerdi bunlar.
İçini kaplayan hüznü dağıtmalıydı, zayıflık ona göre değildi. Hep güçlü olmuştu, yine olacaktı. Anıl'la yada Anıl'sız. Devam edecekti yaşamaya.
Ama şimdi, neler olduğunu anlamaya çalışarak, kayıttaki insanları teker teker inceleyen, yakışıklı adamdan gözlerini alamazken, onsuz nasıl devam edeceği hakkında, hiç bir fikri yoktu.
Kendine çevrilen bakışlarla, düşünmekten kurtulmuş oldu. Anıl'ın öfkeden kızaran gözleri, hala sinirli görünmesine sebep olsada, yüz hatları yumuşamıştı.
- eee niye seyrettik biz bu iğrenç videoyu? dedi.
- grup beğenmediysen, çiftli birşeylerde açabilirim. derken gülümsemişti Meral.
Ama verdiği yanıtla, karşısındaki gözler yeniden kızarmaya başlayınca, hemen toparlandı. Yinede Anıl'ın sergilediği tepkiler çok komik geliyordu ama, şansını zorlamasa iyi olacaktı.
Boğazını temizleyip, ciddi bir şekilde konuşmaya başladı. Bir tafaftan da, farklı dosyaları açıp kapatıyor ve ihtiyacı olan dosyayı arıyordu.
- zevk için izlemedik Anıl. Böyle aptal aptal bakmaya devam edersen, yeniden gülmeye başlamam an meselesi. Bu tepkinide anlayamıyorum. Sen hiç porno izlenedin mi?dedi. Aradığı dosyayıda bulmuştu.
Tam anlatmaya başlayacakken, Anıl sözünü kesti.
- aptal aptal bakmama sebep olan izlediklerim değil, bunları bana senin izletmiş olman. Baştan bi açıklama yapma zahmetinde bulunsaydın, iyi olurdu. Ayrıca, uzun yıllardır, yani ergenlik zamanlarımdan beride porno izlemedim bebeğim. Daha doğrusu, hiç ihtiyaç duymadım; ben yakışıklı ve seksi bir adamım. Bilmem anlatabildim mi? dedi.
Meral'in keyifli yüz ifadesi bir anda bozulunca, gülme sırasıda kendisine gelmişti.
Kadın seri bir haraketle, ekrana dönüp, döver gibi tuşlara basmaya başladı;
- çok güzel anlattın kendini beğenmiş, şimdi işimize dönelim, nerde kalmıştık. deyince;
Anıl'ın keyfi yerine gelmişti.
- nerden istersen başlayabilirsin. Ben göreceğimi gördüm. Bana bayılıyorsun, dedi.
Anıl'ın, yatağımda her zaman kadınlar vardı iması, gerçekten Meral'in canını sıkmıştı. Ama onu böyle sinirlendiren, onun geçmişteki aşkları değil, kalbinin buna gösterdiği tepkiydi. Yine yanlış adama tutulmuştu. İstemesede mavileri çoktan alev almıştı bile. Umursamaz görünmeye çalışarak;
- asıl sen kendine bayılıyorsun. Nasıl bir özgüvendir anlamadım. Kendini gözünde çok büyütmüşsün, dedi.
Genç adamın beklediği cevap, " Evet Anıl, sana bayılıyorum" du. Ama yinede keyfine değecek yoktu. Çünkü bu güzel kadın, onu kıskanmıştı. Oturduğu tabureyi çekerek, biraz daha yaklaştı Meral'e. Dudaklarını, kadının omzuna bastırıp, hafif bir öpücük bıraktı. Teması hiç kesmeden, dudaklarını sürterek, boynundan kulağına doğru bir yol çizdi. Yarattığı etkiyi, kadının ürperen teninde izlemek, çok hoşuna gidiyordu. Tam kulağının dibine geldiğinde, bir öpücük daha bırakıp fısıldadı;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Takıntı
General FictionAcımıyordu, evet anlamını bilmediği bir duygu vardı ama, kesinlikle acımıyordu. Gözlerini son kez kapattı ve hissetmek istedi, insan bu kadar duygusuz olabilirmiydi? Anlamını bilmediği duyguda kalbinde değil, beynindeydi zaten. Bu yüzden...