Size, yakalamaya çalıştığım, kısa ama özgür zamanları bir araya getirerek, zorlukla tamamladığım bir bölüm bırakarak gidiyorum.
Görüşmek üzere 👋🏻
Huri, telefonu kapattıktan sonra, üzerini değiştirip mutfağa indi. Meral'e söylediğinin aksine, Gökhan'ın Saba'dan haberi yoktu. Hala uyuyor olmalıydı. Belkide okula gitmişti. Kapısı kapalı olduğu için, evdemi değil mi anlaşılmıyordu.
Kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdi. Bir kaç kahvaltılık çıkarıp, meyve suyunuda aldıktan sonra, aklına gelen fikirle kapıya yöneldi. Yalnız başına kahvaltı yaparken, bilgisayardan bir şeyler izleyebilirdi. Ama önce üst kattan, Anıl'ın bilgisayarını almalıydı.
Koridora çıktığı anda, banyo kapısı açılınca, korkudan yerinde sıçradı. Gökhan, belinde sarılı bir havluyla, ve elindeki bir diğeriyle saçını kurulayarak, banyodan çıktı. Oda genç kızı görünce ilk önce şaşırsada, sonra gülümsedi.
- uyanmışsın.
- şey! Ee evet! Huri, kelimeleri toparlayamayınca kendine kızdı. Pancar gibi kızardığını, yanan yüzünde hissediyordu.
Gökhan, Huri'nin garip tepkisinden sonra, küçük bir havlu dışında çıplak olduğunu hatırladı. Akşamki konuşmadan ötürü, hala gergindi. Elindeki havluyu omzuna atıp;
- üzgünüm, evde bir adamla yaşayınca, rahat olmaya alışıyor insan. Daha dikkatli olurum, dedi. Eskisi gibi her durumda neşeli olamıyordu.
- sorun değil, dedi Huri. Ama Gökhan'ın yanından geçip, yukarı çıkmayada niyeti yoktu. Gözleri genç adamın vücuduna kaymaya başlayıncada, hızla geri dönüp mutfağa girdi.
Utandığı için mi böyle yanıyordu yanakları? Bir anlam veremedi. Hem neden utanmıştı ki, çıplak olan Gökhan'dı. Masanın başına geçip, hazırladığı kahvaltıya baktı, nedense iştahı kalmamıştı. Yada canı masadakileri yemek istemiyordu.
Gökhan, yatağın üzerindeki kıyafetlerini giyip, mutfağa Huri'nin yanına gitti. İstesede, kendi kendine araya koyduğu mesafeyi kaldıramıyordu. Keşke hisleri bu kadar yıpratıcı olmasaydı.
- kahvaltı pek iç açıcı görünmüyor! dedi.
Huri, masaya bakıp yüzünü buruşturan genç adama döndü;
- sadece bunları bulabildim. Ama benimde canım çekmedi gerçekten.
Gökhan, masadaki kahvaltılıkları, dolaba geri koymaya başladı. Bu evde Huri ile baş başa olmak, gittikçe zorlaşıyordu onun için. Son olarak peyniride masadan kaldırdıktan sonra;
- dışarıda yiyelim mi? Burda çok güzel mekanlar var. dedi.
- ben ısmarlarsam olur. Ama önce bir bankamatik bulmalıyız.
Huri'nin gülümseyen yüzüne bakıp, tek kaşını kaldırdı genç adam;
- buna gerek yok. Alt tarafı bir kahvaltı, ben hallederim, dedi.
Huri'de tek kaşını onun gibi kaldırıp, meydan okurcasına konuştu;
- alt tarafı bir kahvaltı değil, benimle tartışmanızı hiç tavsiye etmem Gökhan bey! Eğer yapılacak işlerin yoksa, bu günü benimle geçirmeni istiyorum. Bir teşekkür olarakta kabul edebilirsin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Takıntı
General FictionAcımıyordu, evet anlamını bilmediği bir duygu vardı ama, kesinlikle acımıyordu. Gözlerini son kez kapattı ve hissetmek istedi, insan bu kadar duygusuz olabilirmiydi? Anlamını bilmediği duyguda kalbinde değil, beynindeydi zaten. Bu yüzden...