22. Bölüm: Benimle Kal

7.9K 527 129
                                    

       Öncelikle, hepinizin Kurban bayramını kutluyorum. Huzur dolu bayramlarınız olsun.
Nerdeyse bir haftadır bölüm yayımlayamadım, bu yüzden, uzun bir bölüm yazmaya çalıştım.

İnşallah, uğraşıma değmiştir. İyi okumalar ❤️❤️❤️


Tarifsiz bir karmaşa vardı duygularında. Orda, bara birkaç metre uzaklıkta, öylece dikilirken, aklında bir sürü ihtimal dolaşıyordu. Ya bu gece herşeyi anlatıp, Anıl'ın ondan kaçmasına izin verecekti, yada sadece kendini düşünüp, onu her şeye rağmen yanında tutacaktı. Bu durumu idare edecek bir sürü çözüm üretebilidi Meral.

       Eskiden olsa, mantığı kararı verir, Meral'de uygulardı. Ama şimdi işler değişmişti, duyguları vardı Meral'in, zaafları, tutkuları vardı. Tüm bunlarda, karşısındaki yakışıklı adamda saklıydı.

       Ondan vazgeçmek demek, duygularından, yaşamaktan vazgeçmek demekti. Eskisi gibi, kimsesiz yaşamaya devam etmek demekti. Peki buna katlanabilir miydi?

       Hayır.....belki gücü vardı hala, dayanabilirdi eski acılarına, ama bunu istemiyordu. Öylece baktığı gözlerdeki şefkati istiyordu, tutkuyu, acıyı, şehveti, hüznü, arzulanmayı, arzulamayı, mutluluğu istiyordu. Kısacası, hissedilebilecek tüm duyguları istiyordu Meral.

     Yıllar boyu, duygusuzca yaşamıştı. Ama Anıl, bir gece çıkıp, bütün duyguları yeniden hatırlatmıştı ona. Şimdi vazgeçmek mümkün değildi. Bu mükemmel adam, bir takıntı haline gelmişti ve tedavisi yoktu. Diğer bütün takıntıları gibi. Hiçbirinden vazgeçmesi mümkün değildi.

       Peki  ya ne yapacaktı. Hakan'ın tehditlerini hiçe sayıp, sadece kendini mi düşünecekti. Onu ve söylediği sözleri düşündüğü anda buz kesmişti Meral. Ellerinin titrediğini farkedip, küçük el çantasına kenetlendi. Tam o anda, Anıl bütün düşüncelerini dağıttı;
Barın arkasından çıkıp, Meral'e doğru hızlı adımlarla gelirken;

     - iyimisin güzelim, dedi.

       Bu kadar iyi olmak zorundamıydı! Neden tüm erkekler gibi, sadece sex düşünen bir beyne sahip değildi ki! Bu ilgisi, sesinin tonunda bile hissedilen şefkati, gözlerindeki tutku. Bunlar herşeyi dahada zorlaştırıyordu.

       Anıl, kolunu Meral'in beline dolayıp, onu yakındaki bir masaya doğru götürdü. Endişe dolu bakışları, Meral'de bağıra çağıra ağlama isteği yaratıyordu. Onu koltuğa oturtup, hemen yanına yeleşti. Ellerini tutup, yüzüne baktı;

     - buz gibisin Meral. Korkutma beni. İyimisin?

       İstemsizce bir kaç damla yaş süzüldü Meral'in gözlerinden. Engel olamamıştı. Ama bu yaşların nedenini anlayamıyordu. Öfkemi, mutluluk mu, yoksa değerli hissettiğinden miydi? Yada.....

     - iyiyim merak etme. Yorgunluktan olmalı, galiba tansiyonum düştü, dedi.

       Anıl, ellerini Meral'in yüzüne götürüp, baş parmaklarıyla gözünden süzülen damlaları sildi.

     - bunlarda tansiyondan aktı galiba. Hiç saklamaya çalışma, beni o kadar çok özledin ki, karşında görünce, göz yaşlarına engel olamadın.

Meral gülmeye başlamıştı şimdi. Her zaman olduğu gibi, Anıl yine yüzünü güldürmüştü. Tam konuşmak için, başını kaldırdığında, Anıl dudaklarına masum bir öpücük bırakıp, sözlerine devam etti.

Mükemmel TakıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin