Anıl Tekin ERDEMİR...kimsin sen?
Anıl'ın duymaktan korktuğu bu sorunun, cevabını duymaktan korkuyordu aslında.
İnsanlara olan güvenin çoktan kaybetmişti ama, ona güvenmişti. Kalbinin kapılarını zorla kırıp giren bu adamı sevmişti. Peki yalan mıydı yaşadıkları, duydukları.
Az önce, "sana aşık bir adamı öldürebilecek misin, beni benden alan kadın nerde" diye bağıran adam, şimdi başı eğik, arkasını dönmüş duruyordu karşısında.
Sinirden delirmesi gereken kalbinde, sadece korku hissediyordu. Kızgın değildi, kızamıyordu çünkü. Biraz kırgın, biraz aldatılmış ve çoğunlukla kimsesiz gibiydi.
Duyduklarıyla, başını istemsizce eğen adamın kalbinde ise, çok daha büyük bir kargaşa vardı. Kendinden emindi, bu vahşi yaratığa, tabiri caizse, köpek gibi aşık olmuştu. Sonunu getireceğini bile bile, keyifle içtiği sigara gibiydi. Verdiği haz tartışılmaz, zararı ise engellenemez bir zevk.
Yavaşça dönüp, göz teması kurmamaya dikkat ederek, kalktığı tabureye oturdu. Başı hala eğik, dirseklerini dizlerine koyup, kendince en mantıklı soruyu sordu;
- ne biliyorsun?
Yine şaşırtmıştı kadını, arkasına bakmadan, canını kurtarmak derdine düşmemiş, gelip karşısına oturmuştu. Ama aldatılmış hissediyordu Meral, bir ihanet daha yaşamanın ağırlığı vardı cümlelerinde;
- ne mi biliyorum.... öğrenci olmadığını, erişilemez bir geçmişin olduğunu, hakkında ki tüm bilgimin düzmece olduğunu, ve de Hakan'la yaşananlarda dahil, en ağır ihaneti senden gördüğümü düşünüyorum.
Daha ne kadar bakamayacaktı hayranı olduğu mükemmel mavilere. Haklıydı Meral, bir yalan olarak gelip girmişti onun hayatına. Ama yanıldığı nokta, ihanete uğradığını düşünmesiydi.
- sana ihanet etmedim, dedi. Şimdi ne demeyliydi?
Düşünmesine fırsat vermedi Meral. Titreyen ellerini, birbirine kenetleyip sıktı, kendine hakim olmakta, ne kadar zorlandığı her halinden belliydi.
- bana yalan söyledin. Sana olan zaafımı kullandın. Sana inandım ben, gerçekleri söylemen için, bir sürü durum yarattım. Kim olduğunu bilmediğim halde, sana güvendim. Belki..... belki bende buyum, seni kandırdım, ama seni sevdiğim yalan değil dersin diye ümid ettim. Sonra çekip vursan, bu kadar koymazdı, dedi.
Titreyen ellerine değen ellerden kurtardı kendini Meral. Karşı koyamadığı etkiden uzak durmak zorundaydı. Şimdi bu adam kalkıp, onu kollarına alsa, itiraz edebileceğine bile emin değildi. Ama yapmadı Anıl. Ellerini çekip, yine eğdi başını;
- seni seviyorum Meral. Şimdi beni çekip vursan haklısın, inan koymaz bana, dedi.
- yüzüme bak o zaman!!! Yalan söylemek için gözlerini kaçırmana gerek yok. Gözümün içine baka baka söylediğin yalanları bile anlamadım zaten!!! Usta bir yalancısın!!!
Anıl kulaklarında patlayan çığlık gibi sözlerle, dahada eğdi başını. Ama bunun, üzerine atlamamak için direnen kadını, dahada delirteceğini bildiği için, zorda olsa, doğruldu. O tutkuyla bakan gözleri göremeyeceğini biliyordu ama, böyle bir yangını, beklemiyordu. Kadının gözlerindeki fırtına, bedeninideki tüm enerjiyi emerek, büyüyordu sanki. Çok zayıf hissetti kendini. Derin bir nefes alıp, toparlanmaya çalıştı.
- Özel bir birim için çalışıyorum. İki yıl önce, senin dosyan bana verildi. İçindekiler çok garipti, vardın ama yoktun sanki. Bir yıl boyunca, sana ulaşamadım. Dosya, patlamada öldüğün günden sonra kapanmıştı. Ama isimsiz gelen bir ihbarda, yaşadığın ve eski müsteşar Emin Eriz cinayetinde zanlı olduğun vurgulanıyordu. Tüm araştırmalara rağmen, ne ihbarı yapanı, nede seni bulamadım. Taki yine isimsiz olarak bırakılan notta, adresin gelene kadar. Bu evin ailenize ait olduğunu biliyordum ama, bir yazara kiraya verilmişti ve kira düzenli olarak, annenin hesabına yatıyordu. Hiç şüphelenmedim. Çünkü dosyanda, bahsesilen eğitimli katilin, yazar Meral Akın'la uzaktan yakınından alakası yoktu. Ve yapılan incelemede, Meral'in geçmişini doğruladı. Devlet tarafından desteklenen bir projeyle eğitim aldığın için, dosyanda görsel bilgide bulamamıştım. Sonrasını zaten biliyorsun, adresin gelince, yeniden evdeki kiracıya yoğunlaştım, ama elde var sıfır. Herşey olması gerektiği gibi ve yasal. Bunun sonucu, yakın görev için ayarlamalar yapıldı ve yaklaşık bir yıl önce Tekirdağ'a geldim. Kitapçıda karşılaşana kadar, seni uzaktan izledim. Ve sen kendinden bahsedene kadar, edinebildiğim tek bilgi, muhteşem kasların oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Takıntı
Aktuelle LiteraturAcımıyordu, evet anlamını bilmediği bir duygu vardı ama, kesinlikle acımıyordu. Gözlerini son kez kapattı ve hissetmek istedi, insan bu kadar duygusuz olabilirmiydi? Anlamını bilmediği duyguda kalbinde değil, beynindeydi zaten. Bu yüzden...