29. Bölüm: İlahi Adalet

6.3K 448 201
                                    

Bölüm uzun bir aradan sonra geldi biliyorum. Ama yazım aşaması çok acele oldu. İmla ve harf hataları için özür diliyorum. Umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar 📚🤓💻📱



Hala sarmaş dolaş yattıkları halde, araya giren mesafeyi katedip, Anıl'a ulaşmak imkansızlaşmıştı. Bir nefes alacak cesareti yoktu kadının. Sanki zaman durmuştu. Ufak bir kıpırtıda, ana dönecekler, ve adam çekip gidecekti sanki.

       Gözlerini tavana dikmiş, düşünmeye çalışıyordu Anıl. Farklı duygular dörtbir yandan saldırırken, mantığı görevini yapamıyordu. Hissettiği tek şeyse, çaresizlikti. Ne kalacak cesareti vardı; nede gidecek gücü. Verdiği tepki şaşkınlıktan değildi. Sadece inanmak istememişti belki, bir damla göz yaşı, bildiklerini kanıtlayana kadarda inanmamıştı.

Kollarının arasında ağlayan bu kadın ve yaşadıkları, hayallerini süsleyen aşk değildi. Meral'de söylemişti zaten, normal bir ilişki olmayacak bizimkisi diye.O da biliyordu olamayacağını, ama kendine söz geçirememiş, aşık olmuştu. Karşı koyamadığı cinsel dürtüleri, onları bu noktaya getirmişti.

Meral, "seni sadece sevişmek için istiyorum" dediğinde; ne kadar öfkelendiğini hatırladı. Oysa şimdi anlıyordu onu Anıl. O zamanda korumak istemişti Meral onu.

Uzayıp giden sessizlik dayanılmaz olmaya başladı Meral için. Konuşsa, küfretse, lanet etse daha iyiydi belki. Daha fazla dayanamadı. Anıl'ın şefkatini kaybeden kollarının, arasından kurtuldu. Çekmeceden, birkaç parça giysi alıp, üzerine geçirdi. Adamın tepkisiz kalması, gözlerini tavana dikmiş hala düşünüyor olması, Meral'i çıldırma noktasına getirmişti. Ama söyleyecek bir şeyide yoktu. Anıl'ın yaşadığı şok gayet normaldi, çünkü kim olsa, bir katille yattığını öğrendiğinde aynı şoku yaşardı.

Meral kapıya doğru ilerlemeye başlayınca, Anıl düşüncelerini bir kenara itip, yattığı yerden doğruldu. Etrafa saçılmış kıyafetlerini toplayıp giyinmeye başladı. Onun seri haraketlerle giyindiğini gören Kadın;

     - gidiyor musun? dedi. Sesi tahmininden daha kötü çıkmıştı.

      Meral'in sözleriyle, gözleri buluştu. Anıl, hiç konuşmadan, elinde kalan giysilerini yatağın üstüne atıp, kasabanın eşsiz manzarasına döndü. Pencereden denizin ve sahil ışıkların huzur veren dayanışmasını izlerken; Arkasında kalan kadının, camdaki yansımasınıda görüyordu.

       Onu böyle yarı çıplak, manzarayı izlerken görmek, Meral'e Zeus'un oğlunu anımsattı. Hükmettiği şehri izleyen, gücün sembolü, Zeus'un oğlunu. Yavaşça ilerleyip, pencere kenarındaki koltuğa oturdu.

- ne düşündüğünü bilmiyorum, ama şunu bil ki; beni bir daha görmek istemezsen seni anlarım. Seni hayatıma almamak için çok direndim. Bu güne kadar, başarılı olamadığım tek savaşı seninle verdim. Bir tek sana yenildim. Seni kendi karanlık dünyama çektim, bencilce davrandım, özür dilerim. dedi.

Anıl, geri dönüp yatağın köşesine oturdu. Dirseklerini dizlerine dayayıp, başını önüne eğdi. Ne düşündüğünü kendiside bilmiyordu. Düşündüğü tek şey, ne yapması gerektiğiydi. Bildiği ama yapamayacağı gereklilikler.

- anlatacak mısın? dedi.

       Meral,de başını önüne eğdi. Anlatacaktı tabiki, yeterince ertelemişti bu konuşmayı. Ama ilk defa, yaptıklarından gurur duymuyor, hatta belki utanıyordu.

Mükemmel TakıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin