Meral'in yaşadığı şokun sebebi, Anıl'ın ölümünü istemeleri değildi. Cevap alamadıkları için, büyük ihtimalle, bu görevi görmezden gelip, karşı çıktığını düşünmüşlerdi. Ve böylece, bardan çıktıkları gece onlara saldırıp, Meral'in yapmadığı işi kendileri yapmak istediler.
Peki ya Meral bu postayı okuduğunda, olumlu yanıtlarmıydı. Günler önce gelmişti bu dosya, ve o zaman, Anıl'a şimdiki gibi güvenmiyordu. Onun, rütbesi yada görevi ne olursa olsun, Meral için farketmezdi. Daha öncede, resmi görevde birini öldürmüştü. Şu Anıl'ın bahsettiği müsteşar olayı gibi. Önemli olan, kişinin kimliği değil, yaptıklarıydı.
Anıl kim olursa olsun, bu postanın yanıtını Meral çok iyi biliyordu. Cevaplaya tıkladı, yazdı;
- reddedildi !!!
Ve bilgisayarı kapatıp, güvenlik sistemini çalıştırdı. Yatak odasına giden yolu katettiği süre içinde, zihnini temizledi. Düşünmek, işleri dahada karmaşık hale getiriyordu. Aracılarından aldığı son iş olsa bile, sözünü tutup, Saba'nın ipini çekmeliydi. Dinlenmek, kendini toparlamak için, uyumaya ihtiyacı vardı, çünkü saatlerdir Anıl'a hayatını anlatmıştı. Bu onu tahmininden çok daha fazla yormuştu.
**********************************
Omzunu dürtükleyen elli, ittirip gözlerini ovuşturdu. Daha uykulu gözlerini açamadan;
- geldik efendim!!! diye gürleyen adamın sesi, kulaklarında patladı.
Anıl, bir parmağını kulağına sokup, çınlamayı durdurmak için salladı. Kendince intikamını alan şöför, bıyık altından gülümsüyordu. Adama ters bir bakış atıp arabadan indi. Kapıyı kapatmadan önce, içeriye doğru eğilip;
- seninle sonra görüşeceğiz!!!
- emredersiniz efendim!!!
- beni burda bekle!!!
- emredersiniz efendim!!!
Anıl, bu inatçı adamın tavırlarına gülerek kapıyı kapattı.
Adanın Kız kulesine bakan tarafında, tarihi bir yalıdaydı. Üç katlı devasa yapı, yıllara meydan okuyarak ayakta kalmıştı. Anıl, buraya ikinci defa geliyordu. Girişe doğru ilerledi. Kapıyı çalıp beklemeye başladı.
Kapıyı açan adam, otuzlu yaşlarında bir devdi. Anıl, uzun boyu ve atletik yapısına rağmen, adamın yanında çocuk gibi göründüğüne emindi. Sabahın bu saatinde, bu kadar dinç görünmesi, onu daha da güçlü gösteriyordu.
Adam kenara çekilip, eliyle koridoru işaret etti;
- ikinci kat, sağdaki ilk oda.
Anıl, başını hafifçe eğip, adamı selamladıktan sonra içeri girdi. Üst kata çıkıp, kendini bu görüşmeye hazırlamak için, birkaç derin nefes aldı.
İki yıl kadar önce, özel bir görev için, buraya gönderilmişti. İlk defa o gün, üst düzey adamlar harici kimsenin yüzünü görmediği bu adamla tanışmıştı. Bu yalıda, özel birim toplantıları hariç, hiç bir etkinlik yapılmıyordu. Birimin en üst basamağının sahibi olan bu adamsa, hayatının tümünü burda geçiriyordu.
Anıl bu görev için gönderilmeden önce, adamın varlığından haberdar bile değildi. Aslında, bir kaç yakın çalışan ve birim yöneticileri harici, kimse onun varlığından haberdar değildi. Tıpkı Meral gibi diye düşündü Anıl. Vardı, ama yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Takıntı
Ficção GeralAcımıyordu, evet anlamını bilmediği bir duygu vardı ama, kesinlikle acımıyordu. Gözlerini son kez kapattı ve hissetmek istedi, insan bu kadar duygusuz olabilirmiydi? Anlamını bilmediği duyguda kalbinde değil, beynindeydi zaten. Bu yüzden...