48.Bölüm: Lanet Sürtük

4.4K 382 251
                                    

     - hayırdır bu saatte!

       Hattın diğer ucundan Gökhan'ın sesi duyulunca yutkundu Anıl.

- naber Gökhan? Nasılsın?

- bok gibi!

Gökhan'ın cevabı gülümsetti Anıl'ı. Sesi her zamanki gibi muzur değildi ama, normal davranmak için, elinden geleni yaptığı belliydi.

- ne demek o?

- öpmek için delirdiğim dudakları reddettim. Şimdide kafamı duvarlara vurmakla, soğuk bir duş arasında gidip geliyorum. Sence nasılım?

     - malsın!!!

       Hattın diğer ucundaki sessizlik, genç adamın sıkıntısını belli etmişti. Anıl'da sessiz kaldı. Gökhan, uzayan sessizliği bölüp;

     - veda öpücüğü verilecek kadar acınası bir adam mıyım sence? dedi.

       Anıl yine konuşmadı. Veda etmek konusu, boğazını düğümlüyordu.

       Gökhan, cevapsız kalan sorusuna aldırmadan;

     - senin yanında mı? dedi. Anıl onun kimden bahsettiğini biliyordu.

     - Meral'in yanında.

     - onu bir daha görme şansım olacak mı dersin?

     - bilmiyorum!

       Yine sessizlik! Yine sıkıntıyla alınan bir nefes!

     - sen nasılsın?

        Anıl, nasıl olduğunu düşündü bir süre. Yarın yapacakları, Meral ile ilgili duyguları, işinin başına açtıkları bir bir geçti aklından.

- bok gibi, dedi! sonra.

Şimdide Gökhan gülümsemişti.

- sevindim, benim gibi hissetmen, azda olsa rahatlattı. dedi. Gerçekten içinden geçenleri söylemişti.

Anıl, geçen zaman içinde çok iyi arkadaş olmalarının nedenini hatırladı. Doğaldı Gökhan. Olduğu gibiydi, hep öyle davranmıştı. Ama kendisi hiç öyle olamamıştı. Şimdide olamayacaktı.

- ben okulu bırakıyorum! dedi.

Gökhan'ın acı tebessümü yüzünü kapladı.

- yeni bir ev arkadaşı bulmalıyım anlaşılan. Ben bok gibi hissediyorum ama, sen bokun tam ortasına düşmüşsün adamım. Başın ne türlü bir belada bilmiyorum da, iyi yalancısın onu anladım, dedi.

Derin bir nefes aldı Anıl.

- bana öfkelisin anlıyorum. Ama elimde olmayan sebeplerle ani bir karar vermem gerekti. Üzgünüm, dedi.

- üzgün olmalısın! dedi Gökhan ve ekledi. Kendimi hiç bu kadar aptal hissetmemiştim. Daha fazla yalan söyleme. Aptal olabilirim ama, senin öğrenci olmadığını anlayacak kadar şey yaşadım. Açıklama yapmanada gerek yok. Siktir olup gidebilirsin! dedi.

       Anıl, bu konuşmadan sonra, söylenecek bir şey kalmadığınıda anlamış oldu. Yinede;

     - özür dilerim! Sen.... dedi ama devam edemedi. Telefondan gelen meşgul tonu, artık onu dinleyen birinin olmadığını gösteriyordu.

Mükemmel TakıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin