37. Bölüm: James Bond

4K 431 141
                                    


       Günler sonra, evine dönebilmişti Anıl. Stüdyo tipi dairesi, bir artı bir olsada, oldukça geniş ve konforluydu. Girişin hemen sağındaki elli metrekareye yakın salon, ferah bir görünüme sahipti. Salonun kapısız girişinin solunda bordonun siyaha çalan koyu bir tonuyla kaplanmış salon takımı, karşısındaki duvardada, duvarı tamamen kaplayan, beyaz kitaplığın ortasında yine beyaz bir tv ünitesi vardı.

       Salonun sağ tarafında ise, duvarının olması gereken yer boş bırakılmış, duvardan duvara uzanan iki basamakla çıkılan mutfağa erişim sağlanmıştı. Mutfakla salonu, iki uzun basamağın hemen arkasına konumlandırılmış, beyaz granit mutfak tezgahı ayırıyordu. Sağ köşeye bırakılan bir metre boşluksa kapı vazifesi görüyordu. Arka duvardada, yine aynı boyutlarda bir tezgah ve altlı üstlü beyaz dolaplar vardı. Beyazın hüküm sürdüğü mutfaktaki bütün elektrikli aletlerse siyahtı.

       Salon ve mutfağın önündeki üç metre genişliğindeki büyük teras, tamamen camdan duvarlarla bölündüğü için, içeriden bile FSM köprüsünü, kuş bakışı izleme olanağı sağlıyordu.

       Girişin solunda ise, yatak odasına uzanan koridordaki sağlı sollu iki kapıdan, soldaki banyoya, sağdakiyse ardiyeye açılıyordu. Koridorun sonundaki yatak odasıda oldukça genişti. Odanın ortasına açılan kapının sağında, demir başlıklı devasa bir yatak, iki yanındada beyaz komidinler vardı. Sol taraf, giyinme odası ve jakuzili geniş banyo için cam tuğlayla bölünmüş, giriş kapısının tam karşısındaki pencereyle banyonun cam tuğladan duvarı arasınada, bir çalışma masası ve dolaplar kullanılarak, küçük bir çalışma alanı  hazırlanmıştı.

       Anıl, duştan çıkıp, belindeki havluyla, çalışma masasındaki bilgisayarı açtı. Saat 17:30 olmuş, genç adam yol boyunca geniş yatağının hayalini kursada hala uyuyamamıştı.

       Uyuyamadığına göre, Hakan'ın dosyasını, Kenan'a gönderebilirdi. İnce bir şort giyip, ekranın karşısına geçti. Tam işine başlayacakken, takip programının ikaz işaretini farketti.

       Bu uyarı, giyinmek için Meral'in odasına yalnız girdiğinde, kadının adada kalan telefonuna taktığı, vericinin uyarısı olmalıydı.

       Program açıldığında, Anıl hayretle baktı Meral'in konumuna. Bir saat kadar önce İstanbul'a gelmişti.

       Anıl, takip programını telefonuna bağlayıp, hızlıca giyinme odasına girdi. Meral büyük ihtimalle, Saba'nın peşindeydi. Oysaki Anıl'a, kadını beş gün sonra, şirketin açık alanda düzenlediği kaynaşma yemeğinde öldüreceğini söylemişti.

       Bir an önce çıkmak için, bulduğu ilk kıyafetleri üzerine geçirirken, Meral'in son sözlerini hatırladı Anıl; "Saba'yı öldüreceğim!!! Ve sen bana engel olamayacaksın!!! "

********************************

James Bond filmlerinden çıkmış gibi görünen, siyah takım elbiseli koruma, keskin bakışlarını Meral'in üzerinde gezdirdikten sonra, içeriye girdi.

Önce Saba'nın olduğu tarafa, sonra Meral'in gözlerinin içine bakan adam, hızla ilerlemeye başladı. Meral, soğuk kanlılığını korumaya çalışarak, adamın, Saba ile kendisi arasında mekik dokuyan bakışlarını takib etti ve, gözleri Saba'yı buldu. Kadının durumunu yeni farkediyormuş gibi bir çığlık atıp, elindeki çantayı yere düşürdü.

Sonra, yere düşen çantasını kapıp, çam yarmasının ellerinde çırpınan Saba'ya doğru koşmaya başladı.

Koruma, Meral'in korku ve panik duygusu sergileyen yüzüne son kez bakıp, yönünü tamamen Saba'ya çevirdi. Neler döndüğünü tam olarak anlayamadığı, adamın yüzünden belli oluyordu. Çünkü, çam yarması kuaför Saba'nın önünde durduğu için, korumanın geldiği taraftan bakılınca, kuaförün iri cüssesi, kadının vücudunu kapatmıştı.

Mükemmel TakıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin