59. Bölüm: En Büyük Göt!

7K 369 125
                                    

       Evett... Bir yeni bölüm daha geldi.

Baştan söylemek istiyorum, bu bölüm size biraz sıkıcı gelebilir, ama olayları toparlamak için bunları yazmam kaçınılmazdı. Birkaç bölüm sonra hikaye biteceği için, bir iki tane daha bu tarz bölüm gelecek. Kusura bakmayın artık. Ama finali kurguladığım gibi yazabilirsem, bu sıkıntıya değecek.

Neyse çok konuştum. Hadi size iyi okumalar 📚

Dört genç, üzeri kağıtlarla kaplı büyük yemek masasının etrafında oturuyordu. Anıl, elindeki kalemi masanın üzerinde çevirirken gözleri Meral'in üzerindeydi. Ona hala Meral demek sinirini bozuyordu ama, o böyle istemişti. Bu iş bitene kadar Meral olarak kalacaktı.

"Mine"... Anıl aklında sürekli bu ismin dönmesine engel olamıyordu. İki isimde öylesine uyum sağlıyordu ki sahibine, şaşmamak mümkün değildi.

       Babası, küçük kızına, savaş, barış ve zeka tanrıçası Athena'nın, Roma mitolojisindeki adını vermişti. Meral'in anlattıklarından biliyordu bunları Anıl. Mezarlık dönüşü uzun uzun konuşmuşlardı. Athena'nın diğer adı "Minerva" idi. Ve babası, kızı doğduğu gün, gözlerindeki güç  ve zeka belirtisi alevi gördüğüne yeminler ederek, eşini zorda olsa ikna edip bu ismi vermişti ona. Minerva!

       Kadın istemesede kabul etmek zorunda kalmıştı ama, bir şartla. Bu garip ismi sadece kimlikte kullanacaklardı. İnsan içinde kızına mitolojik bir varlığın ismiyle seslenmek istemiyor, bu ona mantıksız geliyordu. Bu yüzden ortak kararla, ona "Mine" demek konusunda uzlaşmıştı anne ve babası. Meral hiç bir zaman kimlik kullanmak zorunda kalmadığı için, bu isim üçü arasında sır olarak kalmıştı. Anıl bu hikayeyi dinlerken, mezar taşını düşünüp sormuştu Meral'e.

- mezar taşında Minerva yazıyordu. Bu ismi bilen başka birileri daha olabilir mi? O taşı kim yaptırdı?

- o mezara ilk gidişim babamın ölümünden bir hafta sonraydı. İki mezarda da taş yoktu. Bizim eğitim gördüğümüz program sonlandırılana kadar, babamın ve benim ölümüm gizlendi. Bu yüzden mezarlara taş dikilmemişti. Bende o taşları ikinci gidişimde gördüm. Yani bu gün! Mehmet Tezcan anneme gerçek mezarları göstereceğini söylemişti. O taşları annem yaptırmış olmalı, demişti Meral. Sonra da, basında duyurulan ölüm haberinin ardından yapılan, sahte töreni anlattı. Askeri bir mezarlıkta yapılmıştı bu tören. İki boş mezar daha kazılmıştı baba kız için, yada içinde başkalarının yattığı iki mezar daha.

       Gözleri hala Meral'in üzerindeyken gülümsedi Anıl. Ne doğru tespit! Gücün, zekanın sembolü bir tanrıça! Bembeyaz, zarif, ama tonlarca güce dayanabilecek bir katman. Ve aynı zamanda, müthiş güzellikte bir çiçek. Karşısındaki kadın bunların tümüydü zaten Anıl için. Anne ve babasının bu özellikleri, kızları doğduğu gün keşfetmesi ise mucizeydi!

       Meral, dakikalardır gülümseyerek kendisine bakan adama, ne var dercesine kaşlarını kaldırdı. Anıl omuzlarını silkip, göz kırptı sadece. Başını yanında oturmuş dik dik Huri'ye bakan Kenan'a çevirdi.

     - yolculuk nasıldı?

     - süper! Kenan gözlerini kısa bir an Anıl'a çevirdi.

     - tam 6 saate gittik. Dönüşse sayende 1,5 saat. Sana nasıl teşekkür etsem azdır.
Anıl arayıp hemen dönmelerini isteyince, dönüş Kenan için tamda istediği gibi hızlı olmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 12, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mükemmel TakıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin