Uyuyamadı aslında,sabahı sabah etti Reyhan.O çabucak geçen zaman sanki ihtiyar bir insan gibi yavaşlamıştı.Kulak kesildi,çıt yok......Derken içli bir ses duyuldu minareden,sabah ezanı....Kalktı,gecelik entarisini değiştirdi.Mutfağa yollandı.Her şey iyi olacak neşesiyle güzel bir Tarhana çorbası yaptı,lezzeti veren düşleriydi.Duyduğu seslerden annesiyle babasının uyandığını ve abdest aldığını anladı.Bir ara,koşar adımlarla temiz peşkir yetiştirdi onlara.Kıvrak,şen sofrayı hazırladı.Çorbalar içilirken hiç konuşulmadı.Konuşulsa bile,o karışmazdı büyüklerinin lafına,sessizce dinlerdi.
Sofradan ilk kalkan babası oldu.Bir gariplik sezdi onda.Sanki bir gecede birkaç seneyi aynı anda yaşamış ve çökmüştü.Anasına bir şeyler sormak için baktığında,onun sert bakışlarından bunun hiç sırası olmadığını anladı ve sustu.İçinden:
''-Olsun.Sonra konuşurum.''diye geçirdikten hemen sonra aklı yine Cemal'e gidiverdi.Bir yandan sofra bezini topluyordu.
''-Reyhan!Bak hele hiç duyuyor mu!Aklın nerede kız?''
Birden kendine geldi,bağıran annesiydi.
''-Dalmışım.Buyur.''diye cevap verdi.
Annesi:''-Biz çıkıyoruz.Evden ayrılma.Kardeşini de unutma,okula geç kalmasın.''
Saygı dolu bir sesle:
''-Tamam anne.'' dedi.
Bahçe kapısının açılıp kapandığını duyunca, iyi ve hür hissetti.Daha vardı kardeşini uyandırmaya.Kendisi de kasabanın minik okulunda okumuştu.Annesi istemese de babasının rızası ile halıcılık kooperatifinde dokumayı öğrenmişti.Cemal'i de ilk orada görmüştü zaten.Bunlar aklından geçerken tatlı talı gülümsedi,karşısında Cemal'i görür gibi.Yanakları pembeleşti,içini bir sıcaklık kapladı.Sevmek güzeldi.Yüreği çırpınıyordu yine.Kendisi de güzeldi ama....Kaç kere görücüler gelmişti de babası kıyıp kimselere verememiş:
''-Daha on dört yaşında,küçük,zamanı var.''diye kestirip atmıştı sözü.
''-Canım babam.Elbette beni sevdiğime verir.''diye aklından geçirirken kardeşini hatırladı.Beraber kullandıkları küçücük odaya koştu.Bir yandan:
''-Nesrin!!!!!!Hadi uyan!''diye sesleniyordu ama,karşılık yok.
Kardeşinin yer yatağına hızla yaklaşıp yanına uzandı ve onu gıdıklamaya başladı.
''-Kız kalk!Okula geç kalacaksın!
Huysuz ve hala uyumayı isteyen kardeşi:
''-Git başımdan!''
''-Kalk yoksa anama söylerim.Hadi beni oyalama,bir sürü işim var.Ev,bahçe,yemek....Of hadi!!!!''
Çaresizliği anlayan kardeşi:
''_Tamam ya!Öffff!'' sesleriyle ayaklandı,bahçedeki tulumbaya yöneldi.Yüzünü yıkayacak sonra da ablasının yanına gelip saçlarını ördürecekti.
Kardeşine basit ama sevgi dolu bir kahvaltı hazırladı,giyinmesine yardımcı oldu ve uğurladı okuluna.Olduğu kadar etrafa düzen verdi.Bulaşıkları bahçedeki tulumbanın yanına götürüp,yıkamaya başladı.İçinden geldi, bir de türkü tutturdu.
''Cemalim,Cemalim,güzel yüzlü Cemalim......''
Her şey güzel olacaktı,evleneceklerdi.....Ömür boyu saadet içinde beraber yaşlanıp gideceklerdi.Daha da keyiflendi,bir çırpıda ne kadar iş varsa tamamdı.Mutluluğun verdiği ışıltı ile yüzü parlıyordu....Hava da sıcak mı sıcak....Bir de yıkandı paklandı.Bahçedeki sedire kuruldu,kendini daha çok beğendirmek isteğiyle uzun saçlarını özenle taradı.Güneşte pırıl pırıl ışıldıyordu tel tel....Küçük bir ayna bulup kendini seyretti....Ela gözleri bol ışıkta en parlak en güzel tona dönüyordu.Yüzü ise tatlı bir pembe.Kendisi ile gurur duydu.Sonra yine düşünceler koyuverdi kendini.''Atiye hala gelmemişti ama,daha erken.Hele bir kuşluk vakti geçsin.Gelecekti elbet.Hem de güzel haber ile.''
Kalktı,yine eve yöneldi,kapı önündeki birkaç terliği aldı,kenara özenle bıraktı.Kapıda evin serin havası karşıladı onu.Şöyle bakındı,unuttuğum bir şey var mı gibisinden.Yok....Her şey yerli yerinde.....Yine pencere önüne oturup sokağı gözlemeye başladı.Karşıdan Ahmet Amcayı gördü,ardında eşeği,yorgun adımlarla sakin sakin geçti gitti.Sonra uzakta kim olduğunu anlayamadığı birini fark etti.Dikkat kesildi,sanki evlerini gözlüyordu.Keşke biraz daha yaklaşsa kim olduğunu anlardım diye düşünürken,kendisini duymuş gibi,kim olduğunu anlayamadığı, biraz daha ilerledi.İşte o zaman tanıdı,bu Sali'ydi.Kasabanın delikanlılarından.Aslında adı Salih'di ama,herkes Sali deyince adı öyle kalmıştı.Kooperatife giderken bir iki defa önünde ardında dolanmış,cesaretini toplayıp da iki lafı bir araya getirememişti.Cemal öyle miydi ya!!...Nasıl da güzel laflar edivermişti!.....Zaten gönlü Sali'de değil Cemal'deydi.Bunun gibi pısırığı ne yapsın? İyi de bunun burada şimdi ne işi vardı? Yoksa,görmeye mi gelmişti olur da denk gelirsem diye Reyhan'a?Bu olmayacak bir işti zaten. Reyhan ve Sali....''Hey şaşkın!''diye geçirdi içinden.
Kapının çıngırak sesi ile sıçradı.Kimdi gelen?Atiye mi?Birkaç adımda kapıya ulaştı:
''-Kimdir o?''diye seslendi.
''Aç benim.''
Atiye'nin sesini tanıdı,bir çırpıda sokak kapısını açtı.Çekiştirircesine içeri alıverdi arkadaşını.Atiye:
''-Kız dur!Kolumu koparacaksın!
''-Ne oldu?Çabuk anlat!Gördün mü Cemal'i?Konuştun mu?Anlat çabuk ne olur?
''-Gördüm kız,dur hele soluk alayım.Kimseye görünmeden konuşayım diye acele ederken nefes nefese kaldım.''
''-Otur hele şuraya,dinlen,sonra hemen anlat!''diyerek Atiye'yi önüne ilk denk gelen iskemleye oturttu.
''Reyhan, soğuk bir şey getir içeyim, yandım.''
Reyhan koşarak eve girdi. Atiye'nin yüzünde garip şekiller peyda oldu o ara.Suçlu,üzüntülü hale benzer,değişik bir duruş.Birkaç dakika sürmedi,Rukiye elinde bir bardak ayran ile döndü.Atiye ağır ağır yudumladı.Ciddi bir duruş ile pat diye:
''-Cemal,başkasını seviyormuş.'' fısıldar gibi konuştu.
Reyhan, bir an bastığı toprağın sallandığını hissetti.Çırpınan kalbinde bir sızı,Göğsünü ikiye böldü.Haziran güneşi kör kesildi.Yer gök zindan....Sesi çıkmadı.Yığıldı kaldı....
''-Ne oldu kız?Kendine gel!''diye onun bu halinden ürken Atiye şaşkındı,üzüntü doluydu.Bir taraftan onu yerden doğrultmaya uğraşıyordu.
''-Kalk güzel kardeşim!Yapma!Dünyanın sonu değil!Etme!''
Reyhan'ın bir anda dünyası lal kesildi.Hiçbir ses ona ulaşmıyordu.Atiye yığılan arkadaşını kaldırmaya uğraşırken sokak kapısı açıldı:
''Ne oldu kızıma?!! Reyhan!!''
Atiye,Gülsüm'e:
''-Görmeye geldiydim,konuşuyorduk.birden fenalaştı.Beraber içeri götürelim.''
Gülsüm Kadın bir yanından,Rukiye bir yanından,yatağına taşıdılar.Ağır bir nöbet geçirir gibi tüm vücudu titriyordu Reyhan'ın. Gözleri ve dudakları sımsıkı kenetlenmişti.
Gülsüm:
''-Koş!Babasına haber ver!Kahveye uğradı.Çabuk!''
Daha da korkup telaşlanan Atiye koşarak evden çıktı,belki de ömür boyu yaşayacağı vicdan azabından kaçabileceğini sanıyordu. Olan olmuştu işte, o da Cemal'e vurulmuştu.Mutlu olmak evvel kendi hakkıydı.Aralarını yaptığı gibi şimdi de bozmuştu. Kader,diye düşündü. Bu dünya, uyanıklarındı. Sevmekle bitmiyordu iş.Akıllı olup sahip çıkmak da gerekliydi.İçinde hafiften acıtan sızıyı da bu düşüncelerle kovdu.
Kahvenin önüne gelince:
''-Kemal Amca koş!Reyhan fenalaştı!Evden çağırıyorlar!''diye seslendi.
Kemal Amcasının cevabını bile beklemeden,allı güllü eteğini savurarak evlerinin yolunu tuttu.Olacak buymuş ki olmuştu.......Ötesi yok........Aşk en iyileri bile birbirine rakip çıkarabiliyordu......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK ÇOK ZOR (1) (RUMELİ YÜREĞİM)(TAMAMLANDI)
Romanceİdealize edilmiş bir aşk değildi..Bir zamanlar gerçekten yaşamış ama,bugünde olmayan insanlar...Aşkın da cinselliğin de şansızlığın da en güçlü ve en saf hali....Kalp aşka bağlı kalsa da ten ve arzu hükmünü sürdürmüş.Belki vücut ihtirasın elinde tat...