Kocaman eve karşıdan bakıldığında her şey normal, huzurlu ve sakin. İçeride ise derin bir yas havası hakim. Çocuklar bile yetişkinlerin olgunluğu içinde, sessiz.Elif bir an salona giren Atilla'ya döndü:
''-Gel benim akıllı oğlum.''dedi.
Çocuk, üzgün ve bir o kadar da uysal denileni yaptı. Bir an durakladıktan sonra ağlamaya başladı. Annesi bunu görünce sımsıkı sarıldı oğluna. Şimdi birlikte ağlıyorlardı. Çocuk konuşmaya çabalasa da hıçkırıkları bunu engelliyordu. Her durdurma gayreti sanki gözyaşlarını körüklüyordu. İlk günden beri sessiz kalan çocuk, sonunda kendini koyuvermişti. Yanaklarını kaplayan sicim gibi yaşlar akıp gidiyordu. Elif de pek farklı değil ama daha güçlü:
''-Ağla çocuğum. Günlerdir içinde tuttun. Bu,ayıplanacak bir şey değil. İnsanlar sevdiklerini kaybedince üzülürler, doğal çünkü,insanız. Ağla canım benim....Dök içindeki acıyı....''
Bir ara durulan çocuk sordu:
''-Anne! Dedem cennete gitti değil mi?''
Kadın ağlar bir sesle:
''-Evet....Deden cennete gitti. Anneannenin yanına...O çok mutlu şimdi. Tekrar birbirlerine kavuştular....''
''-Ama ben ne yapacağım? Çok özledim dedemi!..''
''-Ağla, içini boşalt....Deden sana pek düşkündü ama uzun süre ağlarsan o da üzülür. Hayat böyle. Sen daha büyüksün. Anlarsın beni. Bir gün hepimiz oraya gideceğiz. Doğumun ardı ölüm...Alışmaya çalışacağız....Kalbimizde yaşatacağız...Başka yolu yok....''
Atilla'nın ağlaması kesildi aniden. Düşünmesinin ardından:
''-Yani ben çok üzülürsem dedem de mi üzülür? O bizi görebiliyor mu ?''
Elif ne diyeceğini bilememenin şaşkınlığında....
Elif:
''-Evet...''cevabını kendisi bile yetersiz buldu. Elindeki mendil ile gözlerini sildi. Lafı değiştirmesi gerektiğinin farkındaydı.
Atilla hemen yeni bir soruyu yöneltti:
''-Bizi nasıl görüyor?''
Elif:
''-Şimdi çok üzgünüz.Bunu sonra sana anlatsam olur mu?''
Atilla, boynunu büktü:
''-Olur...Seni asla üzmeyeceğim. Dedeme söz verdim bunun için. Hep senin yanında kalıp sana bakacağım.''
Elif ağlasın mı gülsün mü?..
''-Şimdi sen kardeşlerinin yanına git, biraz onlarla ilgilen. Onlar daha küçük. Sonra da bana bakarsın. Tamam mı?''
Atilla:
''-Tamam anneciğim. Hemen gidiyorum kardeşlerimin yanına .Sen üzülme yeter ki....''
Kendini az da olsa frenleyen Elif, çocuğun ardından bir süre daha ağladı. Bu acı o kadar tazeydi ki durmadan o sabah gözünün önüne geliyordu....
Atilla, hızla kapıyı açıp pat diye odalarına dalmıştı ve panik içindeydi:
''-Anne! Baba! Uyanın! Dedeme bir şey oldu! Hiç uyanmıyor!!''
Cemal ile koşarak yanına gitmişlerdi. İki adımlık yer çok uzak kesilmişti kadına. Ramazan yatağında uyur gibi. Yüzünde kocaman, mutlu bir tebessüm...Dokundu ona, hala ılık. Deli gibi Cemal'e döndü:
''-Çabuk git ambulans çağır! Çabuk!''
Hastaneye ulaştırdıklarında öğrendiler çoktan ruhunu teslim ettiğini. Doktorlar,''Uykusunda geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiş.''dediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK ÇOK ZOR (1) (RUMELİ YÜREĞİM)(TAMAMLANDI)
Romanceİdealize edilmiş bir aşk değildi..Bir zamanlar gerçekten yaşamış ama,bugünde olmayan insanlar...Aşkın da cinselliğin de şansızlığın da en güçlü ve en saf hali....Kalp aşka bağlı kalsa da ten ve arzu hükmünü sürdürmüş.Belki vücut ihtirasın elinde tat...