Trenin tek düze sarsıntılarında suskun ilerliyorlar. Küçük kız, Cemal'in kucağında uyuyup kalmış. Beşik sallantısında, mırıl mırıl konuşmalar ninni olmuştu kendisine. Tatlı bir güven sıcaklığında adamın kullarına rahatça kendini bırakmış. Çocukluğun en tatlı anlarından birini yaşamakta. Belli ki yıllardır olmayan, tam anlamı ile tanımadığı babasının şefkatini bulmuştu. Kız çocuk için baba, çok farklı bir dayanaktır, emniyettir. Kol kanat geren, en güçlü adamdır. Ve ömründe her zaman ilk sıradaki yeri, hiç değişmeyen erkektir. Hayatına giren er namına her kişide de ondan bir parça arar, onun gibi kendisini sevmesini ister. Baba, yaşam mücadelesindeki sırtını rahatlıkla verebileceği en emin yerdir....Küçücük yaşında bunların tamamı ile farkında olmasa da yüreğinde yaşadığı rahatlık sebebi buydu.
Kadın bir süre, ne diyeceğini düşünür gibi bekledikten sonra:
''-Sağ olun! Size rastlamamız çok iyi oldu. Henüz adınızı bile bilmesem de iyi bir insan olduğunuz belli.''
Cemal, hafiften yerinde toparlanarak:
''-Güzel bir karşılaşma oldu. Adım, Cemal. Sizinki?''
''-Aynur.''diye cevap veren kadın, adamda yaşamındaki eksikleri arar gibiydi.
''-Size çok uygun, güzel bir isim.''kadın yeni tazeler gibi ne yapacağını, ne diyeceğini bilmez oldu yine. Suskun dursa da adam tatlı bir gülümseyiş ile onu konuşmaya teşvik edince:
''-Güzel olduğunu düşünmenize sevindim. Ama, güzellik yetmiyor. Kişide şans olmadıktan sonra hiçbir anlamı yok.''
Adam ısrarla sessiz kaldı ki anlatmaya devam etsin. Her insanın bir öyküsü ve tüm hayatını etkileyen zayıf yönleri vardır. İş, dinlemeyi bilip öğrenmekte. Şimdi konuşmanın değil, dinlemenin sırasıydı. Genç kadın, bir süre dalgın kaldıktan sonra, ağır ağır devam etti. Adamı sanki uzun zamandan beri tanıyor gibi anlatmaya durdu hikayesini:
''-Bilirsin.yaş yerine gelince, ana baba mürüvvetini görmek ister evladının. Öyle de oldu. Birkaç görücüden sonra, hayırlısı diye seçtikleri Niyazi ile beni everdiler. Allah rahmet eylesin, iyi bir adamdı. Çalışkan, evine bağlı, dürüst. Beni de çok sevdi. Bir dediğimi iki etmedi. Ben öncesinde yabancı gibi hissetsem de beraber geçirdiğimiz birkaç aydan sonra sevdim kocamı. Nikahtaki keramet bu olsa gerek .Mutluyduk .Fatma'ya gebe kaldım .Saadetimiz daha da arttı. Doğunca sevinçten deli oldu Niyazi. Bebeğimiz büyüdü, neredeyse iki yaşına girmişti ki hepimizin bildiği üzere, bizim oralara da Moskof geldi. Erim, o gün her şeyden habersiz, köyün yakınındaki ormana gitti avlanmaya. Severdi arada gidip av etmeyi. Bazen eli boş döner, bazen de birkaç minik yaban kuşu ile dönerdi. Elinde silah ile görünce kocamı, direniş var diye, anlamadan dinlemeden oracıkta kurşunlamışlar....''Aynur, bir an dilsiz kesildi, tekrar yaşar oldu bu felaketi. Gözleri doldu .Adam,acısına saygılı, hiç ses etmedi....Üstelemedi....
Kadın, Cemal orada yokmuş gibi, çok uzaklara gitti.Yüzünü pencere yönüne çevirdi. Yolları, ağaçları, tek tük evleri seyre daldı. Yıllar gibi gelen bu aradan sonra, acıya karşı kemikleşmiş insanların kararlı sesi ile devam etti:
''-O günün öğleden sonrasında, komşular getirdi eve kocamı. Hiç unutmam.Kişinin dünyası nasıl yıkılırmış, işte onu öğrendiğim gün oldu....Niyazi'yi evin önüne boylu boyunca yatırdılar. Yaralarından kanlar sızmakta. Hiç canı yok ,kıpırtısız. Bir şeyler dedilerse de ben ağıtımı yakarken yüreğimde, tek laf anlamadım. Zaten atılıp gitmişim oracıkta. Sağ olsun komşular, dostlar yalnız koymadı beni. Ailemden kimse de kalmamıştı yanımda. Bir önceki kafilede göç etmişlerdi. Bizim de niyetimiz yanlarına gitmekti ama nasip olmadı. Bir başıma karanlık günleri yaşadım. Küçük kızımla çok zor zamanlarımız oldu .İşte şimdi yollardayız. Bundan sonra yaşamın güzel olmasını umut ediyorum....Yalnızlık, sevgisizlik çok zor. Genç yaşımda bir başıma....''
Cemal ,önce karşılık vermedi. Üzüldüğünü, her hali ile belli etti kadına. Tıkırtılar içinde biraz daha yol aldıktan sonra, kendi geçmişini anlattı Aynur'a. Reyhan'ı hiç karıştırmadan, kendini acındırarak, evliliğini ve hüsranla biten sonunu anlattı. Kadın da doğal olarak üzüldü, acıdı haline, kendini unutup. Kadın kısmı böyledir. İçinin çoğu şefkatten oluşmuştur. Hele bir de karşısındaki beğendiği bir adamsa daha da çoğalır bu sarıp sarmalayıp teselli etme duygusu.
Adam bunu çok iyi biliyordu ve yine doğru yöntemi uygulayıp, kadının gözünde çok iyi ama, şanssız rolünü ustaca sergilemişti. Bu yakınlaşmayı gerçek ettikten sonrası kolaydı. Gerisi çorap söküğü gibi gelirdi. Sevinmişken, hiç nedensiz Penka'nın yüzü belirdi ,pencereden gördüğü manzara içinde. Bir sıkıntı, daraltı geldi kendine. Hiç suçluluk duymadı. Sadece geçici bir bunaltı. Çabuk attı üzerinden. Kendince, dünya güzelliklerinden yararlanmak önemliydi. İçinde bulunduğu zaman ve o anda karşısındaki insan gerçekti. Olmayacaklara bel bağlayıp boşa yaşamak anlamsız. Elinden ne gelirdi ki?!..O da istemişti, kendisi ile beraber olmayı. İkisi de zevk almışlardı ama, yönleri çok farklıydı. Nişanlısı ile hayatına devam edebilirdi Penka. Doğrusu da buydu. Devam etseler, genç kıza daha çok acı vereceğini biliyordu Cemal. İşte içi rahatlamıştı şimdi!...Kendisinde hiç suç yok!...Bu düşüncelerin verdiği erinci yaşarken, yanındaki kadının, usulca kendine yaslandığını hissetti. Omuzları, kolları, bacakları yan yana...Şimdi birbirine değmekte. Vagon sarsıldıkça daha güçlü dokunuşlar içindeler. İç gıcıklayan, dayanılmaz bir istek içinde oynamaya başladı adamın....
Aynur, daha istekli. Uzun yıllar erkek eli değmeyen vücudu, adeta kendinden ayrı, adama yapışmış halde. Her bir hücresi uyanmış, tüm şehveti ile Cemal'e yönelmiş. Nice zamandır bastırdığı, kendince yasaklı arzuları ortaya dökülüvermişti. Yolundan çıkmış bir nehir olmuş, genç adama akıyor. Vücudunda uzun zamandır yabancısı olduğu bir sıcaklık, tüm haşmeti ile dolanıp durmakta....Aldığı nefes bile farklıydı artık....Ten sanki, uzun zamandır kendinden esirgenen tutkuyu bulmanın açlığı ile almış başını gidiyor.
Cemal, kadındaki bu değişikliklerin farkında, olacakları düşünüp halinden hoşnut. Biraz daha verdi ağırlığını Aynur'dan yana. Onu daha da ateşlemek istercesine. Sarsıntıdan, kaza ile olmuş gibi bir iki defa eli kadının göğsüne, bacağına dokundu. Genç kadın, geriye çekilmedi hiç. Bu anlaşmışlık içinde, dünden razı iki vücudun aşk dansı başladı. Cemal'in huyu zaten malum da ya kadın?!....Kadın, sarsıntılar içinde kendini bıraktı gitti yaşadığı coşkuya....Yol daha uzun, kadın ve adam çoktan kavil olmuş, uygun anı beklemekte....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK ÇOK ZOR (1) (RUMELİ YÜREĞİM)(TAMAMLANDI)
Romantizmİdealize edilmiş bir aşk değildi..Bir zamanlar gerçekten yaşamış ama,bugünde olmayan insanlar...Aşkın da cinselliğin de şansızlığın da en güçlü ve en saf hali....Kalp aşka bağlı kalsa da ten ve arzu hükmünü sürdürmüş.Belki vücut ihtirasın elinde tat...