Kırgın insanlara özgü,ne yapacağını bilmez hali ile pencerenin önündeki sedire oturmadı da sanki yığıldı kaldı.Hep aynı soru beyninde dönüp duruyor:''Ne olacak şimdi?''Ağlasa ne fayda?...Kime ne diyecek?Bir anda birkaç yaşam tüketmişcesine yorgun olduğunu düşündü.Yüzüne gelen perçemi arkaya doğru almak için elini atınca,bir tutam saç avucunda kaldı.İnanmaz gözlerle baktı.Bu neydi şimdi?Yaşlar sicim gibi gözünden yağmaya başlamıştı.Bir ara kendinden geçer gibi olsa da dik durması gerektiğini hatırladı.Canlı pembe çiçekli yazmasının ucu ile gözlerini kuruladı.Şöyle bir pencereden baktı,sadece sakinlik gördü.Herkes işinde gücünde.Az aralıklarla sıralanan kasaba evleri uslu çocuklarmış gibi sessizdi.Sıcak haziran güneşi neşeli rengini cömertçe yayıyordu.Düşündü:''Keşke yüreğime de dolsaydı bu güneş.Derdi,gamı,kırgınlığı eritseydi.''Aklına parlak bir düşünce gelen insanların coşkusu ile yerinden fırladı.Aynada şöyle bir yüzüne baktı,yemenisini düzeltti,kıvrak adımlarla komşu eve yöneldi.Kimseye rastlamak istemiyordu.Ve istediği gibi oldu.Arkadaşı Atiye'nin evlerinin bahçe kapısı açıktı.Kendini dar attı içeri:
''-Atiye!!..Atiye!!''
Atiye:''-Geldim!!'' diye cevap verdi.
Biraz sonra arka avludan gelen arkadaşını gördü,sevindi.Bir ona anlatabilirdi derdini.Zaten Cemal ile aralarını yapan da o değil miydi?Koştu,sarıldı medet bekler hali ile. Atiye:
''-Ne oldu kız?Bu halin ne?Gözlerin kızarmış,ağladın mı sen?''
Reyhan:'-Beni istemiyor artık......Ne olur yardım et!...Anlayamadım ne oldu?''derken kendini yine bıraktı,koyuverdi göz yaşlarını,tutamıyordu...... Atiye:
''-Gel hele,otur şuraya.''diyerek onu çardaktaki iskemleye adeta sürükledi.
Masanın üzerindeki sürahiyi alıp bardağa su doldurdu:
''-İç şunu,sakinleş hele.'' Reyhan:
''Ben ne yapacağım?Hiçbir şey yoktu.Ne olduğunu anlamadım.Benimle konuşmuyor.Sabah yanına gidince'Beni unut' dedi.Yardım et ne olur!!..'' Atiye:
''-Üzülme.ben gidip yarın konuşurum.Sen önce bir kendine gel.Üzerine gitme.Her şey olacağına varır.''
Reyhan dondu adeta,''Her şey olacağına varır!!..''Bu ne demekti şimdi?..Yürek bunu kabul eder mi?Aşk vazgeçer mi?İçi dalga dalga çırpınırken:
''-Olacağına varmaz.''diye döküldü dudaklarından tek cümle. Atiye:
''-Bak şimdi çok üzgünsün.Ben yarın gider Cemal ile konuşur ne olduğunu öğrenirim.İçini ferah tut.Arkadaşınım,elbet yardım edeceğim.Şimdi eve dön,annen şüphelenmesin.''
Atiye doğru söylüyordu.Annesi,hele babası duyarsa iş daha da karışırdı.Hızla çöktüğü iskemleden kalktı,yine koşar adımlarla evin yolunu tuttu.Birkaç adımda eve vardı.Her şey bıraktığı gibiydi.Annesi,babası daha dönmemişti,kardeşi de gelmemişti.Rahat rahat rahat Cemal'i düşünebilirdi.Kimse dalıp dalıp gitmesinde mana aramazdı ama,önce etrafı düzeltti,annesinin tembih ettiği fasulyeyi ocağa vurdu.Sonrasında hep yolları gözlediği pencere önüne oturdu.İlk günden bu yana Cemal'i düşündü. Kasabadaki çoğu kız yangındı Cemal'e ama,Cemal Reyhan'a gönül vermişti.Uzun boylu,kumral,yeşil gözlü bir yiğit.Onları gizli gizli buluşturan da can arkadaşı Atiye oldu.Mutluluktan dolup dolup taşıyordu.Mektuplarını getirip götüren de Atiye'ydi.Işıl ışıl parlıyordu sevinçten ama,aslında her şey yolunda değildi.Kasabada bir süredir söylentiler vardı,1942 yılı karanlık ve belirsizlik doluydu,hal böyle giderse Türkiye'ye dönmek zorunda kalabilirlerdi.İşte o zaman,her şeylerini olduğu gibi bırakıp gitmek gerekirse ne olacaktı?Bir sıkıntı çöreklendi içine.Daldı gitti.Ne kadar böyle kaldı bilinmez,kapının açıldığını duydu.Birden annesini gördü karşısında:
''-Kız!Yemeği yaptın mı?Açız,bütün gün durmadan çalıştık.Sofrayı hazırla!''
Reyhan telaşla önce yer bezini serdi,üzerine tahtadan yapılmış,kocaman,yuvarlak,alçak ayaklı sofrayı koydu.En son tencereyi getirdi.Akşamları böyle geçerdi.Annesi,babası hep yorgun.Kardeşi umursamaz,havai....Babalarından hep çekinirler,bir şey sorulmazsa konuşmazlar,erkenden uyuyup erkenden sabah ezanı ile uyanırlardı.Bu akşam da öyle oldu.Yemekler yendi,üzerine kahve içildi.Babası düşünceli annesine alçak sesle bir şeyler anlattı,Reyhan ne olduğunu anlamadı,aklı Cemal'deydi yine.Yatsı namazından sonra da herkes yatağına çekildi. Reyhan'ın en sevdiği saatlerdi bunlar.El ayak çekilip sessizlik başlayınca,yatağına uzanıp Cemali düşünmek,hayaller kurup uyuyakalmak.Bu akşam endişeliydi.Acaba yarın ne olacaktı?Atiye'den neler duyacaktı?Bildiği bütün duaları okudu yüreğini ferahlatmak ihtiyacıyla.Bir mucize bekler gibi gecenin karanlığına sarıldı.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK ÇOK ZOR (1) (RUMELİ YÜREĞİM)(TAMAMLANDI)
Lãng mạnİdealize edilmiş bir aşk değildi..Bir zamanlar gerçekten yaşamış ama,bugünde olmayan insanlar...Aşkın da cinselliğin de şansızlığın da en güçlü ve en saf hali....Kalp aşka bağlı kalsa da ten ve arzu hükmünü sürdürmüş.Belki vücut ihtirasın elinde tat...