Reyhan, uyuttuğu Ali'nin yanından usulca kalktı. Çok hareketli olmuştu. Kimseye göz açtırmıyordu. Ancak uyku saatinde nefes alabiliyordu, genç kadın. Biraz iş görüyor ya da kafasını dinliyor. Ayaklarının ucuna basa basa, çıt çıkarmadan salona geçti, odanın kapısını sessizce kapadı. Bu aralar biraz ılınmıştı ortalık. Bahçeye çıktı. Temiz havayı derin derin içine çekti. Biliyordu ki bu özgürlük kısa sürecekti. Ayşe, kapıdan çıkmak üzere:
''-Biraz komşulara gideyim. Sen de Ali uyanınca gel. Oldu mu güzel kızım?''
''-Gelirim.''dese de aslında pek de içinden gelmiyordu gitmek. Hep aynı şeyler...Kim ne yapmış?, Ne olmuş?, Hava soğukmuş!......Can sıkıcı. Kendisi ise kıpır kıpırdı, açmıyordu bu muhabbetler....Bir eksik, tüm gücü ile yine kendini gösteriyordu. Ev yolunda, Ali büyümekte, Sali mutlu ama........Kendisi?....Tam anlamı ile hiç sevinci, saadeti tatmamıştı, Cemal'den sonra....Tam, işte bu diye gülmeye döndüğü an, bunu kat kat ödemek zorunda kalmıştı....Acı, üzüntü, dert beleş....Mutluluk ise elde edilemeyecek kadar pahalı biçilmişti kendine....Çevresine, ailesine karşı bir şey yok gibi normal davranmakta....Kimse, beyninde ve yüreğinde olanları bilmiyordu. Bir deli deniz olmuştu. Sakin görünen ama, gerçekte kendi kendini çalkantılar içinde yoran bir umman....Kısa süreli unutmalarda,biraz dinlendiğini düşünse de sonrası oldukça acı verici....Garip bir hal alan, bu arazdan kurtulamıyordu....Ali bile tam anlamı ile bu havadan kurtulmasını sağlayamadı. İki insan yaşıyordu aynı bedende. Biri, evine bağlı ,sadık, güzel bir kadın: ikincisi ise hala on dördünde bir deli aşık....İkincisi durmadan rahatsızlık vermekte....Kazayı duyduğunda, kendinden geçip karalar bağladı içi de bunu dışarı vurması mümkün değil. Evli, çocuklu bir kadın da diğeri anlamaz bunu. İçten içe ciğerini,gönlünü acıta acıta ağıt yaktı Cemal'e. Yasını tuttu kendince....Ta ki!...Yine bir komşu gezmesinde, tesadüfen yaşadığını öğrendiği güne kadar, içi ağladı durmadan....Ettiği duaların sayısı belirsiz....Uykuları haram, gündüzleri zehir kesildi. Canından can koptu....Gıkı çıkmadı. Belli etmedi, özellikle Sali'ye....İçi feryat, dışı gülmekte....İnsanın yaşayacağı en zor durumlardan bir diğeri. İçinizde kopanları, rahat rahat yaşayamamak....Türlü beklentiler içindeki çevrenizdekilere karşı görevlerinizi yaparken, derinde gerçek kendinizi yaşamak, saklamak gerekliliğinde....İnsanı bir yanı akılsa, öte yanı his....Koparıp atılmaz ki biri!..Bazı insanda rol yeteneği çoktur, bu saklama işinde çok başarılıdır. Bazısında da yapının his yönü ağır bastığından,bir türlü beceremez. Şeffaf yapıdadır bu insanlar. Gönlü ile yüzü birdir. Ruhu yüze yansır. Reyhan da böyle olduğundan, oldukça zorlandı, ayrı bir azap çekti....Ve...Sonra....Öğrendi sağ olduğunu da ikinciye doğmuş gibi sevindi. Sağlığı yerinde olsun da elbet bir gün yine görürdü yüzünü. Bir müddet geri döner diye umutlandı. Bekledi, bıkmadan usanmadan, ümit çiçeklerini suladı....Gelmedi....Yine de tomurcuk tomurcuk açtı...Olsun....Sonuçta yaşıyordu. Alem küçük .Öyle kuvvetli inanıyordu ki!....Bir gün mutlaka, uzaktan da olsa yüzünü görecekti. Bu düşünce bile heyecan vermeye yetti. Duymuştu olanları, kurtulanların has topraklarına gönderileceğini....Zaten işler daha da karışırsa, kendileri de dönecekti....Belki aynı yerde yaşayacaklardı tekrardan.....
O kara günleri hatırladı. Gözünün önüne gelen feci sahneler tüylerini ürpertti....Bir kere rüyasında görmüştü Cemal'i....Karların ortasında, cansız,yatmakta....Yanına koşmuştu hemen. Birden, cansız adam gözünü açıp ,korku veren bakışlar atmıştı yüzüne:
''-Artık ölüyüm! Seni bekliyor olacağım. Vaden dolduğunda....Unutma hiç! Seni bekliyorum!''
Reyhan, kan ter içinde,uyanmıştı. Bu rüya uzun süre aklından çıkmadı. Uzun uzun düşündükten sonra:''Cemal de beni seviyor ve bekliyor. Aslında sadece beni sevdi. Atiye olmasaydı, hata yapmazdı. Beni bekleyecek! Ben de onu.....Kimselere bakmaz gayrı. Bizimkisi gerçek sevda. Hissediyorum o da bekliyor...''diye yorumladı, bu ürpertici düşü.....
Arada en güzel teselliyi insana veren, yine kendisi olur. Avundu düşüncelerinde, hayallerinde.
Yeniden arttı yaşam gücü. Bir kat daha tutundu yüreğine. Çok gençtiler, önlerinde uzun bir zaman var ki yarın ne olacağını kim bilecek ki!...En olmaz dediklerimiz bile gerçeğe bürünür olacaksa. Bakındı parlak gözlerle. Kışı yaşıyorlardı ama, ardından baharın geleceğini biliyorlardı. Tıpkı buna benzer bir şey....Ağaçlar çoktan yapraklarını dökse de tek tük kalanlardan biri, kupkuru biri kucağına düştü. Bu düşündüklerinin haklılığını gösteren bir işaret gibi geldi. Adeta okşadı onu....Gülümsedi kendi kendine. Umut, ne güzel bir şey!...Güç veriyor, yaşatıyor....Saatin hesabını şaşırdı kendi aleminde. Öyle sessiz oturdu kaldı. Ta ki Ali'nin ağlamasını duyana kadar....Koşarak eve girdi. Bebeğinin yanına....Kucağına aldı:
''-Benim oğlum uyanmış da haber vermiş anasına!..''dedi. Sarıldı, yüzüne öpücükler kondurdu, şefkatiyle sardı sarmaladı. Ali, susuverdi hemen....Sıcak anne kucağında rahatlamış....
Altını temizledi bir güzel. Ali obur bir bebekti, dolayısı ile bu temizlik, günde sık sık tekrarlanıyordu. Üzerini değiştirdi. Başladı emzirmeye. Her zamanki gibi açtı bebesi. Aklına kayınvalidesinin dedikleri geldi. İstemiyordu gitmeyi ama, Ayşe kendisine karşı o kadar iyiydi ki!...Kendi öz kızı gibi de sahiplenmişti. Hiç kaynanalık etmemişti. Bir yoldaş, dost hatta arkadaş olmuştu kendine....Onu kırmaya gönlü razı gelmezdi. Elbisesini değiştirdi, saçlarını itina ile ördü, yeni oyaladığı mavi yazmasını bağladı. Hazırdı artık, gidebilirdi. Ali'yi kendi elleriyle ördüğü yün battaniyesine sardı, evden çıktı....
Dikkatli adımlarla ilerledi. İlk aradan sağa döndü. Ev yakınlarındaydı zaten. Daha varmadan görmüşlerdi Reyhan'ın geldiğini. Karşıladılar. İçeride kimler yoktu ki!...Neredeyse mahallenin bütün kadınları toplanmış. Kendi de kaynanasının yanına ilişti. Ali, kucaktan kucağa geziyor. Kerata sevildiğinin farkında, hiç huysuzluk etmiyor. Bir parlak neşe herkeste. Kimi dedikodu kazanını kaynatmakta, kimi ''Aaaaa!Deme kız! Öyle mi olmuş?!'', ''Hüseyin'in oğlu ha!!! Amannn!!'' gibi şaşırmış tepkilerle dinlemekte. Kimi açık seçik şeyler deyip bazılarını utandırmakta ama, çoğu fırından taze çıkmış börekleri iştahla yemekte....Reyhan da bir an kaptırdı kendini bu havaya. Halinden keyifli. Ayşe, güzel gelini ile kasıla kasıla gurur duyuyor. Yüzünün gülmesine ayrı seviniyor. Reyhan ise gerçekte, umduklarının keyfini yaşıyor....
Dağ köyünde ayrı bir türkü, kasaba da ayrı bir türkü....Ezgileri farklı olsa da ikisi de umut dolu....
Dolu dolu yaşam ve insan kesilmiş....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK ÇOK ZOR (1) (RUMELİ YÜREĞİM)(TAMAMLANDI)
عاطفيةİdealize edilmiş bir aşk değildi..Bir zamanlar gerçekten yaşamış ama,bugünde olmayan insanlar...Aşkın da cinselliğin de şansızlığın da en güçlü ve en saf hali....Kalp aşka bağlı kalsa da ten ve arzu hükmünü sürdürmüş.Belki vücut ihtirasın elinde tat...