25. Bölüm 'Bekleyiş'

501 60 6
                                    

Selamlar,

Bugün kısa bir bölüm oldu. Bir nevi geçiş bölümlerimizden biri. Ertuğrul ve Gökbörü'yü düşünsel olarak mukayese etme imkanı bulacağız. Beğenirsiniz inşallah. :)

_______

Saadettin Kupeg, ava çıkmış bir avcı gibi pazarı dolanıyor, etrafı kolaçan ediyor ve endam gösterisi yapıyordu. Her şeyin ve herkesin ipleri kendi elindeymiş gibi rahat ve mağrur bir ifadeye sahipti. Oysa gerçek avcıların onun gözlediğinden bihaberdi.

Ertuğrul ve Gökbörü, hanın taraçasından veziri izliyordu. Her hareketi, her mimiği ve her kelimesi Gökbörü'nün aklına kaydediliyordu. Bu adamı gördüğü andan beri sevmemişti. Keza Ertuğrul da sevmemişti. Birbirlerinin hatasını kollamışlardı ve ilk açık veren Ertuğrul olmuştu.

"Bu Kupeg denen herif, senin işini bitirmek için buralara kadar gelmiş." dedi, Gökbörü. "Kuyruğuna fena bastın herhalde?"

"Pek bastım denemez." diye yanıtladı, Ertuğrul. "Lakin o da ben de biliriz ki ilk fırsatta basacağım."

Gökbörü tebessüm etti. "Sen basmadan, o seninkine bastı."

Ertuğrul güldü. "Bu adamın kellesi omuzlarında hala nasıl gezer, merak içindeyim."

Gökbörü, bu lafın, kendisinin de içinde bulunduğu, aksakallılar heyeti için dediğini anlamıştı. "Hırsına kul olmuş kişi oğulları... Sorsan senden benden daha çok vatanına düşkündürler. İçten içe inanırlar ki devleti ancak onlar kurtarır. En doğru kararı onlar alır, en iyisini onlar bilir. Onlar dışındaki herkes yanlıştır." Gökbörü acı acı gülümsedi. "Sırf bu kibirleri ve ihtirasları uğruna nice can zulüm altında inim inim inler de umursamazlar. Onların fedakarlık anlayışı, başkalarının acı çekmesidir."

"Kendi varlıklarına tehdit gördüklerini de en kısa sürede yok etmek için her türlü pis işe kalkışır." dedi, Ertuğrul. Burada bilhassa kastettiği kişi kendisiydi. Saadettin Kupeg'in Ertuğrul'u sevmeme sebebi, Ertuğrul'un onun gerçek yüzünü net görebilmesi ve hakimiyet altına alamayacağı biri olmasıydı.

"Kupeg gibi hırslı insanlar, dün de vardı, bugün de var ve yarın da var olacak, Ertuğrul Bey. Bunca sorunun arasında, nefsine kupeg olmuş böyle kişiler, listemizin üst sıralarında yer almaz. Herkese ve her şeye de yetişemeyiz." dedi, yan gözle bakarak. "Lakin herkesin sırası gelecek... hepimizin sırası gelecek."

Gökbörü haklıydı. Ertuğrul buna bir şey diyemezdi, sadece başını sallamakla yetindi.

"Pekala, şimdi senin içine düştüğün şu durumu kısaca özetleyelim." dedi, genç savaşçı. "Sonuçta sana yardım sözüm var, değil mi?"

"O konuya gelirsek, neden buraya gelmek için beni yem yaptın?"

Gökbörü sırıttı. "Yem? Daha seni bir şeye yem yapmadım. Ayrıca seni kullandığımı nereden çıkartırsın? Kara Temür'ün düşüncesi mi? Hmm. Onun sanırım." Gökbörü derin bir nefes aldı. "Doğrudur, buraya gelme sebebim başka. Sen bana yardım ettin, ben de sana yardım edeceğim." Ertuğrul daha fazla soru soracaktı ki Gökbörü, eliyle onu susturdu. "Şimdi sana odaklanalım. İlk olarak; pazarı kötü şekilde yönettiğinle ilgili bir suçlama söz konusu. Bu konuda sağlam bir dayanakları olmadığından eminim. Yine de İnegöl tekfurunun açık tavrı, durumu Kupeg'in lehine biraz çevirir gibi."

"Kara Temür, birkaç Bizanslı tüccar ve Çepni obasından bir tüccarın hakkımda temelsiz suçlamalarda bulunduğunu söyledi."

Gökbörü başını salladı. "İkinci olarak Özmen meselesi var ki Çepnili tüccarın da o olduğundan eminim ya da onun ipini tutuğu biri."

Gökbörü ve Ertuğrul GaziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin