26. Bölüm 'Tekfur'

496 57 12
                                    

Selamlar,

Geldik yeni bir bölüme daha. İnşallah beğenirsiniz. :)

_______

Ertuğrul ve alpları, iç avluda, sofraya oturmuşlardı. Akşam olmadan yemeklerini yemiş, istişare yapıyorlardı. Gökbörü gelip, başlarına dikilene kadar görüş alışverişleri kesintisiz sürdü.

"Hazır mısın?"

Ertuğrul anlamamış bir ifadeyle savaşçıya baktı. "Neye?"

Gökbörü çömeldi ve Ertuğrul'a eğildi. "Ava çıkacağız."

Av lafını duyan Konur, heyecanla kıpırdandı. "Av mı? Heyhey! Ava mı çıkarız?"

Gökbörü gözlerini devirdi. "Siz değil, o ve ben." dedi, Ertuğrul'u işaret ederek. "Siz burada uslu uslu oturun."

Konur itiraz edecekti ki Gökbörü hızlı bir bakış atıp, alpa hırladı. Afallayarak yerine sinen Konur, medet umar gibi Kara Temür ve Ertuğrul'a baktı. Kara Temür bıyık altında gülüyordu ama Turgut ve Akça az önce hırlayan savaşçıya temkinli yaklaşmaya karar vermişti bile. Eğer gözleri kapalı olsaydı, burada gerçek bir kurdun olduğunu düşünürlerdi. Kurt gibi hırlayan biri kurt gibi de ısırıyor olmalıydı, değil mi?

Ertuğrul soru sorma gereği duymadan, nasıl olsa cevaplamayacaktı, ayaklandı ve Gökbörü'nün peşine düştü. Yarım saat sonra atlarına binmiş, İnegöl kalesine doğru yol almışlardı.

"Söylesene Ertuğrul Bey, ağabeylerin bile istemezken sen ve oymağın neden Bizans sınırına göç ettiniz?"

Ertuğrul hüzünlü bir iç çekti. Gün içerisinde olabildiğince onları düşünmemeye çalışıyordu. Çoğu zamanda başarıyordu ama geceleri, zaman zaman aklına takılıyordu. Sonuçta Sungur Tekin ve Gündoğdu, onun ağabeyleriydi ve her gardaş gibi onları özlüyordu. Emindi ki onlar da gardaşlarını ve analarını özlüyordu. Allah biliyor ya büyük olasılıkla bir daha birbirlerini hiç görmeyeceklerdi. Ayrıldıklarından beri sadece iki kere haberlerini almıştı. En son Moğol baskısından kurtulmak için Kerkük tarafındaydılar. Hala batıya gelmeyi reddediyorlardı.

"Ağabeylerim cesurdur ama azimli değiller." dedi, Ertuğrul. "Onların hayalleri; obalarını güven içinde tutup, gününü kurtarmaktan öteye gitmez. Cenk etmek onları bir hayli yormuştur. Bu yüzden yeni cenklerden olabildiğince kaçınmak istediklerinden yollarını ayırmak istediler."

"Yani hem Bizans ile savaştan hem de Moğol ile savaştan kaçınmaktalar?"

"Öyle. İki sene evvel haberlerini aldığımda Kerkük çevresindeydiler."

"Şu an Şam taraflarındalar." dedi, Gökbörü. "Evet, adamlarımız onları da diğer obalar gibi, takibe almıştır. Kaderlerini ben de merak etmekteyim... Ya sen? Neden burası?"

Ertuğrul batıya doğru baktı. Kısa bir an duyguları ve düşünceleri birbirine girmiş bir halde cevap vermedi. "Her bey gibi ben de halkım için bereketli ve güvenli topraklar isterim."

"Buralar bereketli ama güvenli mi?"

"Güvenli bir bölge var mı?" diye sordu, Ertuğrul. "Şu an yeryüzünde güvenli tek bir nokta yoktur. Her yerde savaş ateşi yükseliyor. Ağabeylerim ne kadar kaçınırsa kaçınsın, savaş ateşi bir gün onları da yakalayacak. Fakat bu toprakları güven altına almayı başarırsak, çocuklarımız ve torunlarımız yurt kılabiliriz."

"Bunun için de..."

"Bunun için de güçlü bir devlet kurmak gerektir."

Gökbörü yan gözle Ertuğrul'a baktı. Selçuklu Sultanına bu denli bağlı bir adam, yeni bir devletin arzusu ile mi yanıp tutuşuyordu?

Gökbörü ve Ertuğrul GaziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin