35. Bölüm 'Ölüm'

529 49 34
                                    

Selamlar,

Bugün ki konu biraz kasvetli gelebilir ama gelmesin. :)

İnşallah beğenirsiniz.

______

Ertuğrul, pusatının kabzasını daha bir sıkı kavradı ama Gökbörü, elini kolunun üstüne koyarak dikkatini kendisine çekti. Tapınakçıya dönerek, "Kendisi bir dost... Ben alırım." dedi ve tapınakçının uzattığı bal şerbetini alıp oturdu.

Ertuğrul, bu hatunun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çabaladı. Tapınakçıları, İblisin askerleri olarak nitelendiren birinin, gönül rahatlığıyla bir tapınakçının evine girip, kanepesine oturup üstüne bir de ikram ettiği bal şerbetini tereddütsüz içmeye başlamasının manası ne olabilirdi? Dost mu?Bu tapınakçının da davranışı çok farklı değildi. Gülümsemesi sıcak ve samimiydi.

"Oturun, lütfen. Ayakta kalmanızı gerektiren bir durum yok."

Buna karar verecek olan Ertuğrul idi. Lakin Gökbörü, onun yerine kararı çoktan vermiş ve uymasını bekleyen talepkâr bakışları ile kanepeyi işaret etmişti bile. İçgüdülerini görmezden gelerek, Gökbörü'ye uymaya karar verdi. Sonuçta tehlikede olsalardı, böyle hareket etmezdi. Elbette tapınakçıların gözlerinden uzak durmaları gerektiğini söyleyip, onlardan birinin evine girmek hala kafasını kurcalıyordu.

Kanepeye oturunca tapınakçı da içinde bal şerbetinin olduğu tepsiyi tekrar uzattı. Kısa bir süre birbirlerine baktıktan sonra bardağı aldı. Öleceğini sanmıyordu. Kokladıktan sonra şüpheyle bir yudum aldı. Tadı, kokusu ve rengi bildiği bal şerbetine benziyordu. İçine katılmış bir şey yok gibiydi ama bazı özel zehirler, tatsız, kokusuz ve renksiz olabiliyordu. Lakin Gökbörü bardağını çoktan bitirmiş boşunu tepsiye koymuştu bile.

"Lezizdi."

"Afiyet olsun." dedi, tapınakçı. Elindeki tepsiyi iki kişilik tahta kare masasına koydu ve kendi bardağını alıp, bir yudum içerek ikisinin karşısına oturdu. "Sizinle daha önce tanışmamıştık. Benim adım Adam Flavien."

Ertuğrul sahte ismini söyleyecekti ki ağzını açtığı gibi kapattı. Kaşlarını çatıp, Gökbörü ile Adam arasında gidip geldi. "Benimle tanışmadın? Lakin onunla tanıştın mı?" dedi, Gökbörü'yü işaret ederek.

Gökbörü ve Adam küçük bir kahkaha attı. "Evet, Gökbörü Hatun'u tanırım." dedi. "Ya siz kimsiniz?"

"Ertuğrul." dedi, Gökbörü. "Sultan-öyüğü Ucbeyi ve Kayı Beyi."

Adam'ın yüzü bir anda heyecanlı bir ifade aldı. Artık Ertuğrul ile daha bir yakından ilgileniyordu. Başını salladı. "Gardaşlarım sizden bahsetmişti, Ertuğrul Bey. Sizinle ilgili bazı tertipleri vardı." Gökbörü yüzünü buruşturunca mahçup bir şekilde gülümseyerek, "Alışkanlık." dedi.

" Ertuğrul Bey'in kafası iyice karıştı, gardaşım." dedi Gökbörü. "Adam, Fransız bir kontun yeğenidir, Ertuğrul Bey. Yirmi yaşındayken tapınakçılara katıldı, beş yıl önce ise Müslüman oldu. Son beş yıldır da casusumuz olarak tapınakçıların arasında yaşıyor."

Ertuğrul yarım ağızla gülümsedi. Bunu tahmin etmeliydi. Başka türlü bu davranışların mantıklı bir açıklaması olamazdı. "Kusura kalmayasın, gardaşım. Ben de her an kafanı uçurmak için ters bir hareketini bekliyordum."

Adam küçük bir kahkaha attı. "Kellemi seviyorum, Ertuğrul Bey. Mümkünse yerinde kalsın."

Ertuğrul da genç adamın neşesine katıldı. "Eyvallah."

Gökbörü ve Ertuğrul GaziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin