29. Bölüm 'Av'

435 56 47
                                    

Selamünaleyküm,

İşte geldik benim en sevdiğim sahnelerden birine daha. Bunu okurken muahakkak medya'ya koyduğum ezgiyi de dinleyin. Zira buna uygun bir dövüş ezgisi. ;)

__________


"Beyim?" dedi, Turgut Alp.

Ertuğrul öfkelenmeli miydi yoksa neşelenmeli miydi, kestiremiyordu. İki duygunun arasında kalmış bir halde ağaca tünemiş Gökbörü'ye baktı. "Anlaşılan Gökbörü, unutamayacağımız bir av tertip etmiş."

"Şimdi mutlu musun Konur Alp?" dedi, Akça Koca.

Konur sırıtmaktan kendini alamadı. Üç beş hayvan avlayacağını sanıyordu ama daha iyisi çıkmıştı. "Bu av eti mundar ama olsun... Maksat talim yapmak." Kirişe takılmış okunu gerdi ve bıraktı. Ok, kılıcını çekmiş ve saldırmak için liderlerinden emir bekleyen haydutlardan birinin anlına isabet etti.

"Epíthesi!" dedi, hemen arkalarında duran, uzun küt dalgalı saçlarını başının arkasında toplamış olan adam.

Emri alan adamlar anında saldırıya geçti ve şenlik başladı. Turgut Alp, gözü gibi baktığı baltası ile düşmana saldırırken Ertuğrul ve Akça Koca geleneksel pusatları olan kılıcı tercih etmişti. Konur Alp birkaç kez daha ok atıp, hedefi tam isabet vurduktan sonra kılıcını çekti. "Saldırgan avların da sorunu bu, yayını kullanamayacak kadar çok yakınına geliyorlar." Oysa Konur, yay kullanmayı kılıç kullanmaktan daha çok severdi. Yine de kılıç kullanmakta da Ertuğrul ve Turgut'tan sonra en mahir kişiydi. Boş yere alpbaşının yardımcısı olmamıştı. Tabi sadece kılıç becerisi değil. Diye düşündü, Konur Alp. Bu tek başına yetmezdi. Bir çok kişi onu, zaman zaman çocuksu, patavatsız ve yer yer gamsız görse de vazife bilinci yerine oturmuş, adam idame ettirmeyi iyi bilen biriydi.

Gökbörü ağaçta olan biten her şeyi izliyordu. Yüzünde memnun bir ifade vardı. Şu ana kadar haydutların hiçbiri onu fark etmemiş ya da edecek imkanı bulamamıştı. Bu da işine geliyordu.

"Orada durup, izleyecek misin?" dedi, Konur Alp, önüne gelen iki haydudu biçerken. "Hani hangimiz iyiydik, yarış yapacaktık? Böyle giderse o atı alırım."

"Çenesi de amma düşük. Hem de bu kadar meşgulken." dedi, Gökbörü. Ava seyirci kaldığını mı sanıyordu? Oysa başından beri işin içindeydi. Bu alp, en baştan beri kazanan kişinin Gökbörü olduğunu daha fark edememişti. Tüm iş bittiğinde Konur'un yüzünün alacağı ifade şimdiden ona haz vermişti.

Pusat sesleri kuş cıvıltıları arasında karışırken Gökbörü, Ertuğrul'un köşeye sıkıştığını gördü. Genç savaşçı hemen sırtını dikleştirdi. Durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yardım etmem lazım mı? Diye düşündü içinden. Haydutlardan ikisi üzerine çullanmıştı; biri ardı ardına kılıç savururken bir diğeri yerden aldığı toprağı Ertuğrul'un yüzüne fırlatınca Kayı beyi görmez oldu ve ayağı bir ağaç köküne takılıp düştü. Haydut kılıcı Ertuğrul'un kafasını indirirken bir başka kılıç önünü kesti.

Kurt meydana çıkmış, avının tadına bakmaya karar vermişti. Sırtındaki ikinci kılıcını da çekip hırlayarak iki haydudun üzerine atladı ve boğaz ve göğüsüne savurduğu pusat darbesiyle ikisinin de canını aldı. Gökbörü'den haylice iri ve uzun olan haydutlardan biri hantal bir şekilde koşarak üzerine gelmeye başladı. Savaşçı duraksamadan adama koştu ve son anda yönünü değiştirerek ağacın gövdesine, yürür gibi, tırmandı ve yükselerek adamın üstüne doğru atladı; kılıcı da adamın kafasına geçirdi. Yeni hedefi adamların lideriydi.

Gökbörü ve Ertuğrul GaziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin