16. Bölüm 'Ayasofya'

636 59 16
                                    

Selamünaleyküm,

Uzun bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım. Dediğim gibi artık Moğollar ile fazla karşılaşmayacağız. Şu an tamamen Bizans-Latin İmparatorluğuna odaklandık. Haydi bismillah. :)

İnşallah beğenirsiniz.

__________


"Ben sana zafer getiriyorum, sen de yeryüzüne hükmedeceksin!"

Büyük Üstadın sözleri, Ayasofya'nın içerisinde yankılandı. Bakışları kubbenin merkezinde yer alan Hz. Meryem ve çocuk İsa figürünün üzerinden geçtikten sonra kemerin sağ ve solundaki melek Cebrail ve melek Mikail olarak anılan mozaiklere odaklandı. Orta yaşını geçkin adam, Cebrail'in elindeki küreyi işaret etti.

"Globus Mundi," dedi. "Dünya'ya hükmetme erkinin simgesi."

Ardına döndüğünde onlarca Tapınak Şövalyesi, üstada odaklanmış, huşu içinde ağzından çıkan her kelamı dinliyor ve özümsüyordu.

"İmparator Justinyanus, bu kıymetli mabedi inşa ederken Kral Süleyman'ın tapınağının görkemini geçtiğini iddia etmişti. Haklıydı da!"

Justinyanus, İmparator Kapısının üstüne Süleyman Mabedini işleyerek buna ithaf yapmıştı. Hemen altında da bir pagan simgesi olan Posedion'un üç başlı yabanı ve iki Yunus figürü vardı. Bu simge başka bir bölüme daha işlenmiş olmakla beraber bir çok noktada pagan simgeleri yer alıyordu. Bu da Doğu Roma'nın pagan inancından tamamen kopamadığına bir işaretti.

Büyük Üstat, melek figürlerini gösterdi. "Zafer Tanrıçası Nike, Globus Mundi'yi bizlere sunduğunda, zaferle beraber yeryüzünün hükümdarlığını da bize verdiğini duyurmuştu. Ayasofya, bu küresel gücün anahtarıdır. Bu mabede sahip olmak; yeni Kudüs, Konstanopolis'e sahip olmaktır. Bu kutsal şehre sahip olmak ise yeryüzüne sahip olmak için atılacak en önemli adımlardan biridir."

Armand de Perigod, eliyle bir adamı işaret etti. Uzun ince yapısı ve uzun burnuyla dikkat çekiyordu. Gözlerinde zeka pırıltısı vardı. Üstüne ise Ortodoks papazlarına ait bir cübbesi giymişti. "Kardeşimiz Simon Payne, İmparator Basileus'un gözlerini bu kutsal şehre çevirdiği ve bizleri buradan silip atmak için Bulgar Çarı ile anlaşma üzerinde olduğu haberini getirdi."

Bu gelişme üzerine şövalyeler rahatsızlıklarını homurdanarak gösterdi. Büyük Üstat Armand de Perigod eliyle her birini anında susturdu.

"Tanrı bizi, yeryüzüne hükmetmek için seçti. Yine onun yardımıyla bu habis tertipleri boşa çıkartacağımızdan emin olacağız." dedi. "Vaftizci Yahya'nın müjdelediği Mesih'in gelmesi ve yeryüzünde Tanrı Krallığını kurmamıza hiçbir güç mani olamayacak!"

Şövalyeler tezahürata başladı. Ayasofya, şövalyelerin sesleri ile inledi. Sonunda Büyük Üstat, dağılma zamanı geldiğini ilan edince az önce yeri göğü inleten şövalyeler, ölüm sessizliğine gömüldü ve sanki var olmamış gibi Ayasofya'yı terk etti.

Büyük Üstat Armand de Perigod, Simon Payne'ni sessizce yanına çağırdı. Otuz yaşlarındaki papaz kılığındaki şövalye, saygıyla yaşlı adama yaklaştı. Gözlerini doğrudan üstadın gözlerine dikmemeye özen gösteriyordu. O izin verene kadar da konuşmaya niyetli değildi.

" Basileus'un rotasını bize çevirmesi, tertiplerimiz içi iyi olmadı. Moğolların varlığı sandığımızdan daha sıkıntı verici olmaya başladı."

"Haklısınız. Bilge efendimiz, bu konuda ne yapmamızı buyururlar?"

Büyük Üstat gözlerini kapatıp, mabedin kutsal havasını derinlemesine içine çekti.

Gökbörü ve Ertuğrul GaziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin