Part 19

466 46 0
                                        

Artık arenayı dolduran yüzlerce ya da binlerce insan Üykül ve ekibi geldiğinde –ki artık grubun adı sünepenin sihriydi- olacak olayları tahmin ediyorlardı ve çok da fazla şaşırmıyorlardı artık: sünepenin sihri bir şeyler yaparak rakiplerini etkisiz hale getiriyorlardı: bunların en basiti rakiplerinin uzuvlarını geçici olarak felç etmekti, alcham denen şeyin sayesinde Üykül arkadaşlarını dikkat dağıtma unsuru olarak kullanarak önüne gelen rakipleri geçmeyi başarıyorlardı. İlk kez belki de bu sebepten üç gün sürmesi gereken turnuva dört güne çıkmıştı: turnuvanın favorisi olan grubun bir elemanı sürekli revire gitmek zorunda kalıyordu.

Birbirlerine iyiden iyiye alışmış olan gençler ise beraber geçirdikleri zamanın keyfini çıkartıyorlardı: kısmen de olsa Sibela'yı bile aralarına almışlardı. Sibela'nın Üykül'le arasında duygusal veya fiziksel olarak bir şeyin geçmemiş olması kendisine itiraf edemese de Niran'ı rahatlatmıştı, Ritka ise anlam verememişti. Tüm bunlarla beraber artık şehirdekiler bir sünepenin bile belirli imkanlarla çok iyi işler başarabileceğini görmüşlerdi ve hem Üykül'e hem de takım arkadaşlarına olan saygı artmıştı. Artık şehirdeki herkes sünepenin sihrini tanıyordu.

Artık önlerinde birkaç maç kalmıştı: dörtlü yarı finaldeydiler. Üykül iyiden iyiye ilk kez gerildiğini belli etmişti. Bunu da gruptaki herkes fark etmişti ancak kimse her hangi bir şey sormaya cesaret edememişlerdi. Üykül bile içinde bulunduğu durumda geriliyorsa geriye kalanların elinden muhtemelen bir şey gelmezdi. Herkes son iki maç için gerilim içinde beklerken Üykül en sonunda konuşmaya başladı,

"gençler elimde kullanabileceğim iki silahım kaldı: birine yanardağın kalbi diyorum diğeri de kocakarı soğuğu. Sıkıntım şu, kocakarı soğuğu geliştiremediğim bir şey bu yüzden ölümcül bir etkisi olmayabilir. Ama yanardağın kalbi aşırı dengesiz bir şey rakiplerimizle beraber biz bile bundan etkilenebiliriz-"

"tam olarak ne bunlar?" Ennab, merakını yenemeyen; her zaman hareketli; her zaman bıcır bıcır olan kız yine duramamıştı,

"yanardağın kalbi çok yüksek bir ateş kaynağı: patladığı zaman çok yüksek bir ısı açığa çıkartıyor. Kocakarı soğuğu ise bunun tam tersine patladığı yerdeki sıcaklığı düşürüyor. Sorun şu: kocakarı soğuğu hareketsiz bırakacak kadar dondurur ama yanardağın kalbi kesinlikle öldürür."

"peki ne yapacağız?"

"ben de aynı soruyu size soracaktım Ritka, benim aklımda ilk rakibimiz için kocakarı soğuğu kullanmak var; ikinci yani son rakibimiz içinse hakeme durumu izah edeceğiz ve hükümlerine razı olacağız yoksa çok kişi zarar görür..."

Bu konuşmalarla arenaya doğru ilerleyen gençlerin yüzlerinde ister istemez bir gerginlik vardı ancak bunu izleyicilerden kimse neye yorumlayacağını da bilmiyordu. Rakipler ilk kez karşı karşıya geldiklerinde Üykül takımına son bildirimini yaptı:

"özellikle silahları ve zırhları aşırı soğuyacak: ilk hedefiniz silahlar olsun, Niran sadece onların üşümesini istiyorum: gerekirse bizi ısıt. Ritka, Ennab beş saniyeden sonra rakiplerimiz silahlarını tutmaya devam ederse kalıcı hasara sebep olabilir. Hepimize kolay gelsin..."

Karşılarındaki rakipler turnuvanın gözde rakiplerinden birisiydi: hem de kalabalık olmalarına rağmen. Bir kara büyücü, iki kızıl büyücü, dört ak büyücü; onar tane savaşçı okçu ve –mızraklı olmalarına bakılırsa- süvari vardı. Tek dezavantajları ak büyücülerin seviyeleriydi: seviyeleri birbirlerine biraz daha yakın olsa muhtemelen önlerinde kimse duramazdı. Sünepenin sihri pozisyon almış bekliyordu ki karşı taraftaki grubun sözcüsü öne çıkarak herkesi şaşırtan bir şey söyledi:

ejderha günceleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin