Nisrem'den Omchur'a olan yol genel olarak sessiz sakin geçmişti ama Üykül'ü endişelendiren yolda karşılaşacakları şeyler değildi: Omchur'da karşılaşacakları şeylerdi. Zaten yolda bir şeylerden korkmasına hiç gerek yoktu. Ne de olsa yanında kucma tarafından takdis edilmiş bir gök gri mahluk, kartal tarafından takdis edilmiş bir adet bir gölge yeleli mahluk, bir adet kara-doğa druidi vardı. kısaca endişe etmesi gereken tek şey ejderhalardı ve tam da bu yüzden tüm arkadaşlarını –Kedil hariç, yaptığı rün dolayısıyla Kedil zaten beynine hakim değildi: en azından tam olarak hakim degildi- akıllardan geçenlerin okunmaması için çalıştırmıştı. Her zaman olduğu gibi verdikleri molalarda olmuştu tabi bu. Atları çatlatacak kadar hızlı gidiyorlardı ama Üykül'ün efsunları; büyüleri; rünleri sayesinde atlar kolay kolay durma ihtiyacı hissetmiyorlardı. Arızalı Üykül'ün arızalı atı 'Şı' hariçti tabi buna: o yine kendi kafasına göre herkesi dinlendirmek için duruyordu. Bereketli topraklarda sadece avlanarak değil çeşitli bitkilerle de karınlarını doyurmalarına yardımcı oluyordu. Buna ek olarak bir de Üykül'den alcham ve kurmayı planladığı 'yapıcı alcham' için başlangıç dersleri almışlardı. Gerekli tüm malzemeleri de doğadan sağlayabilmişlerdi.
Yirmi üç gün süren bir sürüşün ardından –ki Üykül olmamış olsaydı bu süre en iyi ihtimalle kırk gün olurdu- Omchur sınırlarından girmişlerdi. Bu zamana kadar şikayet ettikleri tek şey Üykül'ün ağır dersleri ve at sürüşlerinin çok uzun olmasıydı. Ama gruptaki herkes Üykül'ün yüzündeki tedirginliği görecek kadar uzun süre Üykül'le at koşturmuştu. İşin daha da ilginç tarafı hava daha kararmamış olmasına rağmen Omchur şehir kapısına sabah gitmek istemesiydi. Oysa iki saat sonra şehir kapısına ulaşabilirlerdi,"
" Üykül mevzu nedir bize de anlatsan da biz de ona göre ne olduğunu anlasak. Omchur'a gideceğimiz kesinleştiğinden beri gerilim halindesin. Şimdi de şehir bu kadar yakınken girmeyelim diyorsun. Ne iş?"
"Ritka artı bir" Ennab şimdi bunu çıkartmıştı bir de: kime hak veriyorsa veya savunuyorsa ona artı bir veriyordu,
"Ritka artı iki"
"ooo kızlar ikinizde şaşırttınız beni"
"öldürebiliriz de Ritka, kendine gel o yüzden"
"tamam tamam, dırdırlarınız bitmiyor, odaklanamıyorsunuz, çene yarıştıracak bir şeyleri sürekli buluyorsunuz, sürekli mızmızlanıyorsunuz: nedir sizden çektiğim arkadaş?"
"Üykül, kes, uzatma, anlat"
"peki Ennab, tanıştırayım Omchur beldesi. Bakın beylik şehir gibi bir şey demiyorum 'beldesi' burası hakkında doğru düzgün bir bilgi yok. Hiçbir kaynakta hem de ve ben de cahili olduğum her konuda tedbirli davranmayı tercih ederim. Omchur kimin beldesi, kim yönetiyor, içerdekiler kimler bilinmiyor. Yani bir halk yaşıyor ve bu zamana kadar da Nubdu'ya bir terslikleri olmamış. Ama düşünün ki krala yolladıkları bir tek mektup olmuş onda da vergi toplamaya gelen memurların yetişmeden önce bildirilmesi şartıyla vergi vereceklerini beyan etmişler. Diğer beyliklerden farklı olarak çeşitli şehir belde ve köylerden/kasabalardan oluşmuyor: tek belde tek kale tek giriş. Deyim yerindeyse şehir devleti gibi bir şey. "
"ve bu belde kraliyet sınırları içerisinde mi yer alıyor?"
"Nubdu böyle bir yer Niran: sınırlarımızı ve sınırlarımızın içindekileri en rahat ve güvenilir şekilde yaşatmak isteriz. Omchuralılar da kapalı bir toplum olsalar da kimseye zararları yok. Asker de gönderiyorlar tabi ki..."
"tabi senin bu kadar gerilmiş olman sadece bilmemen değil, değil mi Üykül? Söylentiler de var"
"ne söylentileri?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ejderha günceleri
Fantasybildigin bütün dünyaları unut, bu dünya başka; burada herşey bambaşka...