Nultas, yanındaki hizmetçisine ilk etapta etraftaki delirmiş herkesi öldürmesini emrettiyse de sonradan bu kararından vaz geçerek hepsinin cevherlerini toplamasını söylemişti. Kadın dehşetle açılan gözlerle emri sorgularken Nultas kısaca yollarının uzun, tehlikelerle dolu olduğunu hatırlatmıştı. Kadın önlerindeki yolun tehlikelerini düşünmüş olacaktı ki bir anda yüzü renk değiştirmişti ve hızlıca işe koyulmuştu. Atlardan da birkaç tane yedek almışlardı ve kalanları keserek etlerinin bir kısmını da yüzüklerine göndermişlerdi. Önlerindeki yol uzun ve tehlikeliydi bu yüzden de muhtemelen durup dinlenmeye avlanmaya çok fazla fırsatlarının olmayacağı aşikardı. Hatta av olma ihtimalleri avlanma ihtimallerinden daha yüksek bile denebilirdi. Ek olarak yanlarına da ekstradan askerlerden kıyafet de almışlardı zira hızlı gitmeleri gerekecekti ve çok da durup dinlenmeye fırsatları olmayacaktı. İliklere kadar işleyen soğuk rüzgarlar atların hızıyla ölmelerine bile sebep olabilirdi.
Eski şehrin yüksek surlarını geride bırakırlarken Nultas geldiğine geleceğine pişman olmuştu bile. Dönecekleri yolun tehlikeleri de gözünde büyümeye başlamıştı. Geliş sürecinde yaşadıklarını düşündüğü zamansa askerlerin cevherlerini almanın gayet iyi bir fikir olduğunu düşünmeye başlamıştı. Daha şehri yeni terk etmişlerdi ki peşlerine bir dizi yaratık takılmıştı bile. İlk etapta karşılaştıkları hayvanlar küçük kar vaşakları olduğu için şanslılardı. Muhtemelen karlar dolayısıyla yiyecek bir şey bulamamışlardı ve şehre şimdiden daha büyükler üşüştükleri için kendilerini Nultas ve arkadaşını avlamaya adamışlardı. Hayatta kalmak için yaptıkları bu av kovalamacası hayatlarının sonu anlamına geliyor olsa da hızlı bir ölüm muhtemelen onlar için açlıktan bir birlerine saldırarak ölmekten daha iyi olacaktı. Kar vaşakları ilk saldırılarında başarılı olamadıkları ve gayet aç oldukları için kovalamacaya devam edememişlerdi ama Nultas atalarından yadigar yayla peşlerine takılan sürünün bir kısmını öldürmeyi başarmıştı. Henüz Nultas farkına varamamış olsa da aslında onları bu vaşak saldırısından kurtaran şey öldürdüğü vaşaklardı. Arkadaşlarının daha kolay yemek olacağını fark eden vaşaklar ölülerini yemeye başlamışlardı bile.
Gün dogmadan çıktıkları yolda tuvaletlerini bile yapmadan; biniş halinde yedek atlarına geçerek güneş batana kadar at sürmüşlerdi ve sonuç olarak karşılarına gelirken uğramadıkları bir orman çıkmıştı,
"bu orman gelirken karşımızda değildi ben yanılıyor olamam degil mi?"
"hayır, prenses ama muhtemelen tipi dolayısıyla güzergahımızdan şaşmış olabiliriz. Bulutlar o kadar kalın ki güneşin yerini tayin edememiş olabiliriz."
"haklı olabilirsin" Nultas hemen yanında getirdiği haritasını çıkartmıştı. Havanın kararmaya başlıyor olması, tedirginliklerini artıyordu. Gece çöktüğünde ortalık yerde savunmasız kalmak istemiyordu ama ormanın içine girmek de hiç iyi bir fikir gibi de gelmiyordu. Hizmetçinin elinde tuttuğu zayıf ışıkta haritayı inceleyen Nultas en az yarım günlük bir sapmayla geldiklerini ve bu yüzden bu ormanla karşılaştıklarını anlayabilmişti. Yarım gün kadar batıya gitmişlerdi... Neyse ki bu orman içinde mumakhillerin yaşayabileceği kadar genişliği olan bir orman değildi. Ağaçlar birbirlerine o kadar yakındılar ki atları dörtnala kaldırmak binicinin ölümüyle bile sonuçlanabilirdi. Bu orman daha çok orta sınıf avcılarla avların ve düşük sınıf kemirgenlerle zehirli hayvanların yaşadıkları bir ormandı bu yüzden. Nultas da buna güvenerek ormanın içerisinde bir müddet dinlenmeye ve sonrasında ise eski güzergahlarına dönecek şekilde at sürmeye karar verdi.
Kadınsa prensesi rahat ettirmek için elinden geleni yapmaya karar vermiş gibi görünüyordu. Bu yüzden de ilk yaptığı şey Nultas'ın tüm kararlarına destek vermek olmuştu. Orman kıyısından çok uzaklaşmadan içeriye doğru bir iki dakika ilerlemenin yeterli olacağını düşünmüşlerdi. Maksatları sadece ormanın yapısını kullanarak esen sert ve soğuk rüzgârdan korunabilmekti. Çok da uzaklaşmaları gerekmemişti, orman sınırı olarak kabul edilebilecek yerden beş dakika içeri girmişlerdi. Hizmetçi ateş yakmak için bir şeyleri bir araya getirmeye çoktan başlamıştı bile. Nultas ise sadece düşünüyordu fakat ne düşündüğü hakkında kendisinin de bir fikri yoktu. Daha yeni yanmaya başlamış alevleri hipnotize olmuş bir şekilde izlemeye dalmıştı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ejderha günceleri
Fantasíabildigin bütün dünyaları unut, bu dünya başka; burada herşey bambaşka...