Bölüm 20

474 47 0
                                    

Bugatayil kendi baş ak büyücüsüne talimat vererek bu Ando denilen çocuğun bir an önce iyileştirilerek huzuruna çıkartılmasını salık vermişti. Şu çocuğun –varsa şayet- gerçek gücünü bir de kendisi görmek istiyordu. Hatta mümkünse test etmek istiyordu. Üykül ve grubunu sonuçların açıklanacağı bir zamanda yalnız bırakmasının sebebi de tam olarak buydu ancak hakemlere gerekli bilgileri verdiği için bu konuda içi rahattı. Beylik konağının mahzenlerine getirildiği haber verilen Ando'yu bizzat sorgulamak üzere mahzene doğru hızlı adımlarla yürümesinin sebebi de buydu.

Genci beklettikleri mahzenin önüne geldiğinde dışarıda bir nöbetçinin içeride de ayrı bir nöbetçinin gencin başında beklediğini gördü: tedbiri elden bırakmamalarını salık verdiği için bu şekilde duruyorlardı askerler. İçeride ki askeri de dışarıya çağırarak iki nöbetçinin de mahzenden çıkmalarını; mahzende hiçbir askerin kalmamasını emrettikten sonra askerlerin çıkmalarını bekledi. Bir iki dakikalık sessiz bekleyiş süresince Bugatayil genci süzmeye devam etmişti. Belki on beş yaşlarında olan bu genç her nasıl başarmışsa gerçekten zor olan bir şeyi yapmış ve elli sekizinci seviyeye çıkmayı başarmıştı...

Otuzuncu seviyeye her hangi bir disiplin olmadan yükselebilmek çok büyük bir maharet gerektiren bir şey değildi. Otuzuncu seviye ve ellinci seviye arasını kat etmek bir disiplin olmadan imkansız derecesinde zordu. Ashas gibi akademilerde gençlerin ellinci seviyeden itibaren yetiştirilmesine ehemmiyet verilirdi, zira ellinci seviyenin üzerine çıktığınızda bir disiplin olmadan değil seviye atlamak derece aşmak her hangi bir insanın başarabileceği bir şey değildi. Bir sebepten ötürü Ritka elli ikinci seviyedeydi ve bu yeteri kadar şüpheli bir durumken Ennab da bir gecede otuzlu seviyelerden kırklı seviyelerin sonuna gelmeyi başararak biraz daha şüphe bir durum ortaya çıkartmıştı, Ando'nun elli sekizinci seviyede olması ve buna rağmen akademiye davet edilmemesi akıl veya mantıkla izah edilebilecek bir durum değildi.

Girdiği mahzenin kapısını arkasından kapatan Bugatayil genci biraz daha dikkatle izledi. On beşlerinde olan bu çocuk için hem vücudu hem de seviyesi oldukça gelişmişti. Daha sonra kan büyücüsünün yapmış olduğu büyülü zincirlere baktı: Ando enerji kullanmaya kalktığında enerjisini sömüren bir zincirdi bu, sıradan olanlardan farkı ise çok ileri düzeyde enerji çekmesiydi. Bugatayil yavaş yavaş konuşmaya başladı,

"şu anda muhtemelen neden burada zincirlenmiş olduğunu bilmiyorsundur. İzah edeyim –a kabalığımı mazur gör ben Bey Bugatayil, seni de buraya ben getirttim. Yönetmek ve korumakla yükümlü olduğum şehirde sebebini anlayamadığımız bir takım olaylar yaşandı..."

"bana bak çelimsiz, ne beyliğin benim umurumda ne de şehrin: beni burada bu şekilde tutmaya hakkın yok. Eğer kendine güveniyorsan üzerime saldığın büyücüler olmadan beni bu sandalyede tutmayı dene: başarabilirsen seni muhatabım olma şerefine ulaştırırım..."

"bir gence göre gayet iddialı cümleler Ando... sana bu dünyanın türlü türlü sırlar barındırdığını ve senin hayallerinin bile bu sırlara yaklaşamayacağını söylesem bana ne dersin?" genç sinirli bir ifadeyle Bugatayil'e bakarken Bugatayil sag elinin baş parmağındaki okçu yüzüğünü çıkarttı cebinden çıkarttığı bir deri parçasına sararak cebine attı. Yüzüğün çıkmasıyla beraber Ando'nun yüzünde oluşan şaşkınlık ifadesinin tadını çıkartmayı da ihmal etmedi,

"evet Ando dediğim gibi sırlar var, senin hayaline bile gelmeyen sırlar. Bunlardan birisi de benim az once parmağımdan çıkarttığım yüzük. Yüzük varken seviyemin altmışlarda olduğunu düşünüyordun ama çıkınca seviyemi kestiremedin değil mi...

Kral hazretleri etrafındaki bazı kimselerin seviyelerinin belli olmamasını uygun gördüğü için, bu kimselere çeşitli eşyalar verdi. Bu eşyalar bizim gerçek gücümüzü gizliyor. Mesela herkes Kral Rebid'in seksenlerde bir seviyeye sahip olduğunu düşünüyor ancak tılsımını bir kez çıkarttığına şahit oldum: ikinci kez olursam kesinlikle ölürüm...

ejderha günceleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin