"İrem Berke gelmiş. Mutlu görünüyor. Seni görecek ya beyefendi."
Berke kafeye sık gelmeye başlamıştı. Onunla 2 ay önce tanışmıştım. Yağmurda çok ıslanmış ve kafeye girmişti. Sırılsıklamdı.
Bende ona şemsiyemi vermiştim. 1 hafta sonra yeni bir şemsiyeyle kafeye geldi.Teşekkür amaçlı yeni bi şemsiye almış. Biraz sohbet etmiştik.O zamandan beri de sürekli uğrar. İyi bir çocuk benden de hoşlanıyor. Bunu anlamak zor değil.Ama tarzım değil. Ben daha erkeksi tiplerden hoşlanıyorum. Berke ise fazlasıyla "babyface"."Emre sen alır mısın siparişini ? Konuşacak havamda değilim. "
"Tamam da çocuk senin için geliyor.Beni görünce hoşlanmayacaktır. Sen gitsen ?"
"Lütfen Emre ya" Emre inadımı bilirdi isteğim yoksa zerre kılımı kıpırdatmam.Emre fazla uzatmadan peki diyerek yanımdan uzaklaştı. Ben de onları izledim masanın diğer tarafından.
"Hoşgeldin Berke nasılsın ?"
"İyiyim Emre sen ?" diyerek zoraki gülümsedi Emreye. Beni görmeyi bekliyordu tabi karşısında. Hayal kırılığına uğramış olmalı.
"İyidir işte nolsun. Gördüğün gibi işler güçler."
"Anladım. Iııı şey... İrem izinli mi ?"
"Yok hayır yukarıda o."
"A-aslında onunla konuşmak istediğim birşey vardı. Söylermisin müsait olduğunda 2 dakika konuşalım mı ?"
"Tabi söylerim."
"Teşekkür ederim. O zaman bir kahve alayım beklerken."
"Hemen geliyorrrrrrr" gülümseyerek yanından ayrıldı Emre. Alahım yine o gülümseme. Ah be birazda ben istiyorum bu mutluluktan. Sebepsiz mutluluk oluyormu ki ?
"Yanına git 2 dakika ölür müsün ?"
"Konuyu biliyorum gerek yok."
"Ya ne bu inat güzelim çocuk ne istiyorsun ki ? Bir şans ver dene bakalım nereye kadar böyle ?"
"Emre yapamam. Deneme tahtası mı bu neden ona bu kötülüğü yapayım ki ? O şekilde bakmadım ona."
"Offf kızım ya başıma kalcaksın ondan korkuyorum sonunda."
"Fena mı daha ne istersin ? "
"İşimiz var seninle valla. Ama şunu söyle neden kimseye şans vermiyorsun ? Yani o kadar teklif eden oldu hiç bakmadın bile."
"Anlayamazsın Emre. Ben başka diyarlardaki prensimi bekliyorum.Buralara fazlayım. Fazlayım o fani bünyelere." diyip göz kırptım.
"Tabi Tanrıçam bağışlayın bu faniyi." diyerek güldü. Tanrıça demesi mitolojiyi aklıma getirdi ve Lokiyi. Hayal gücü fazla biriyim nedense gerçek olabilme olasılığını düşünüyorum. Neden olmasın ki ? Sanırım hayal gücümün boyutları yüzünden istediğim aşkın bu diyarda olmadığını düşünüyorum.
Emre İyi bir ilişkim olması için çabalıyordu. Aşkı bulmamı istiyordu. Ama bilmediği şu; aşk öyle arayıpta bulunan bişey değildi ki...Ummadığın anda hiç inancın kalmamışken karşına çıkardı. Ya da benim inandığım öyle olmasıydı.
"Hoşgeldin Berke. Fazla zamanım yok. Bişey konuşmak istiyormuşsun ?"
"Aa evet şey... nasıl desem heyecanlandım." kahvesinden bir yudum daha aldı. Bu yanına oturduğumdan beri kahvesinden aldığı onlarca yudumdan biri. Fazla heyecanlandı malesef sabrım yoktu.
"Berke biliyorum ne diyeceğini. Kendini yorma. Yardımcı olayım sana. Bak sen gerçekten ideal damat adayı sayılacak birisin. Ama nasıl desem benim öyle bi düşüncem yok. Seni kırmak istemiyorum ama benden sana fayda yok. Üzgünüm." diyerek beklemeden masadan kalktım. Ne kadar saçma değil mi ? Seni kırmak istemiyorum ama kırıyorum. Klasik laflar.
Ben aslında karşımdaki insana duygum yoksa çokta umursamam ne hissedeceğini. Buna gaddarlık kalpsizlik demeyin. Bu sadece aşktan ölmeyeceğini ve elbet unutacağını bildiğimdendir. Seni seviyorum diyipte ölene kadar bekleyen var mı etrafınızda ?