Kafam önde Lokinin önünde diz çökmüş ağlamaya devam ederken ,Lokinin arkasından yavaşça gelen ayak dikkatimi çekti. Kafamı biraz kaldırıp bakınca arkasından hançeriyle yaklaşan askeri gördüm. Benim sözlerim Lokiyi oyalamak,onlarında Lokiyi etkisiz hale getirmesi için değildi ki. Tamamen içimden gelen şeylerdi. Lokinin birisine zarar vermesini istemediğim gibi , Lokiye de kimse zarar veremezdi.
Arkasından yaklaşan asker hançeri kaldırıp Lokiye saplayacakken
"Hayııı--" diyerek Lokiyi itip ayağa kaltım. Cümlem tamamlanamamıştı. Çünkü askerin elindeki hançer bedenimdeki yerini bulmuştu. Hissettiğim acının tarifi yok. Gözyaşlarım beni terketmemişken yenileri geldi. Bağırmak istedim ama sesim çıkmıyordu. Hissettiğim sadece acı. Organlarımı çekip çıkarmaya çalışıyorlarmış gibiydi. Askerin yüzüne baktım üzgündü. İstediği elbette bu değildi. Benimde değildi. Lokiyi de görmek isterdim ama onun olduğu tarafa dönecek gücüm yoktu. Vucudumun kontrolu bende değildi. İstemsizce yere yığılırken görüş alanımda Loki belirdi. Bakışlarında ki neydi ? Benim için üzüldüğünü sanmam. Büyük ihtimalle yaptığım aptallığa içinden gülüyordur.
Bilincim kapanmadan hemen önce görebildiğim son şeydi ; Lokinin şekil değiştirmesi elinden asayı bırakması ve teslim oluşu...
----
"Gerçekten doğrumuymuş ?"
"Evet öyle konuşuyorlardı. Lokinin yanındaymış. Aklı başında birisi özellikle de bir insan neden yanında kalır ki onun anlamıyorum."
"Sence Loki onu neden yanında tuttu ?"
"Eminim ki bir planında yardımcı olacağını düşünmüştür. Kullanmak için" Görüntüler netleşmeden önce kulağıma sesler geldi. Ikı hemşire kendi aralarında konuşuyordu. Görüntü netleşince hemşirelere baktım. Masallardan fırlamış gibiler. Birisinin altın sarısı saçları iri dalgalar halınde omzuna dökülmüş masmavi gözler , dolgun dudaklar...
Diğeri ona nazaran daha koyu mavi gözlere sahip, saçları karamel renginde ve aynı dolgunlukta dudaklar.
"Ah Leydim kendinize gelmişsiniz sonunda."
"Siz hastane için fazla güzel değilmisiniz?"kıkırdadılar bu sözüme. Onları gören hastalar iyileşirdi hemen.
"Leydim siz de bir Tanrıça kadar güzelsiniz." bu seferde ben kıkırdadım. Tanrıçaymış hadi ordan!
"Sıradan kahverengi saç , sıradan kahverengi bir göze sahip Tanrıça mı olurmuş. Moral vermeye çalışıyorsunuz. Ne ölümcül hastalığım mı var ?" Birbirlerine baktılar bu sefer.
"Leydim dediğiniz gibi bir Tanrıça biliyoruz. Leydi Sif. Savaş Tanrıçası." Sif mi ? Mitolojide Thora aşık olan şu güzeller güzeli Sif mi ?
"Dinlenmelisiniz Leydim. Bi ihtiyacınız olursa seslenin lütfen. İsmim Luna." Luna mı nereli bu kız ? Düğme falan yok mu basınca hemşire gelsin. Manken gibi hemşireler ama hizmet yok. İç çekerek gözümü odada gezdirdim. Hımm baya zengin bir hastaneymiş. Oda saray gibi. Sağ tarafımda bir dolap var. Kocaman boydan bir boydan ayna , kenarları altın işlemeli sanırım. Yattığım yatağın başlığı bile altın. Vayyy baya iyi bi hastane. Beni buraya kim getirdi peki ?
Odanın kapısı tıklatılıp içeriye bir adam girdi. Üzerinde değişik bir kıyafet vardı. Sanki gördüm ben bu kyafeti daha önce ama nerede ?
"Nasıl hissediyorsunuz Leydim?" adamın sesinde üzüntü vardı. Cevap vermedim çünkü kavramaya çalışıyordum. Ben bu adamı nerde gördüm ?