Songül ve Güney beni iyice şişmeye başlayan karnımla görmeye alışmıştı yavaş yavaş. Eminim ikisi de ne kadarlık hamile olduğumu merak ediyordu ama soramıyorlar. Zaten verecek yanıtım da yok buna...
O gün yine sık sık yaptığım gibi annemin mezarını ziyarete gittim. Kimseyle konuşamadığım için ona anlatıyordum herşeyimi, nasılsa o da Kaan gibi yargılamazdı beni...Yargılayamazdı...
Eve dönecekken arkamdan seslendi biri. Dönüp baktığımda bunun Nazan hanım olduğunu gördüm. Beni öyle görünce şok oldu, aylardır görmemişti tabii... Açıklama bekler gibi bakıyordu suratıma.Nazan : Serkanın peşinden Ankara'ya gidersin sandım ama yanılmışım...
"Hayır gitmem, ben artık evliyim Nazan hanım ve yakında çocuğum olacak. Evet Serkanla çok güzel zaman geçirdik ama bitti, ayrı hayatlara dağıldık artık..."
Nazan : anladım. Anneni ziyarete mi geldin?
Başımla onayladım. Başka birşey de konuşmadık...
Ayrılırken gelecek bayramını kutladım. Başıyla onaylarak teşekkür etti.
Bu kadını anlayamıyordum, bir gün iyiydi, bir gün nefret saçardı... oğlu iyileşince rahatladı sanırım. Hafıza kaybı da işine gelmişti, benden kurtulmuştu, evlatlık meselesi unutulmuştu, Cemrenin miras işi de öyle...Serkanın ağzından,
Kızlarla sürpriz yapacaktık, bayramda İstanbul'a, ailemizin ve arkadaşlarımızın yanına gidiyorduk. Uzun bir zaman sonra İstanbul'a dönüyorduk. Kızlar kendi aralarında Songül ve Eylülü ne kadar özlediklerini konuşuyordu.Cemre herhalde önünü görememişti, takılıp önümde düştü. Ayağım diye inliyordu, sanırım burkmuştu. Kızlarla beraber ayağa kalkmasına yardım ettim. Bir iki adım attıktan sonra acıyla inledi yeniden, anlaşılan yürüyemeyecekti. Kızlar ne yapsak diye aralarında konuşuyordu, az ileride sağlık ocağı vardı oraya gidecektik. Cemre yürüyemediği için onu kucakladım. Sağlık ocağına geldiğimizde yavaşça indirdim onu...
Cemre : teşekkürler Serkan, iyi ki ordaydın
Bir anda gözümün önüne birşeyler geldi, sarı elbiseli siyah saçlı bir kız, ayağını tutup ağlıyordu. Onu kucağıma alıyorum... indirdiğimde görüyorum ki o... o Eylül... bana bakıyor, gülümsüyor... bense ona ayakkabı giydiriyorum. Gülümseyerek "iyi ki varsın" diyor bana. Koluna girerek, gülüşüp konuşarak yurda gidiyoruz...
İlk defa bu kadar net hatırlıyordum birşeyleri... Cemre konuşmuyor olsaydı belki devam da edecekti ama bölünmüştü...Cemre : Serkan? Serkan... yardım edebilir misin? Kalkayım
Elini tutup yardım ettim. Gözlerinin içi gülüyordu.
Yürüyüp yürüyemeyeceğini sordum, o sırada kızlar gelip Cemreye taksiye kadar yürümesi için yardım ettiler... bense bu sırada aklıma gelenleri düşünüyordum. Eylülle neden o kadar yakındık? Yoksa sevgilim o muydu? Ama öyle olsaydı evlenmezdi. Ya da belki ben böyle olduğum için beni istememişti. Hasta ve hafızasını kaybetmiş biriyle uğraşmak istememişti belki de... Cemreye sorsam söyler miydi? Sonuçta arkadaşlardı... ama daha önce defalarca sordum, söylemedi hiçbirşey... belki de Kader söylerdi bana.Kaderi durdurup konuşmak istediğimi söyledim.
"Kader, Eylül benim neyimdi?"
Kaderin şaşırdığını görebiliyordum. Konuşurken kekelemeye başladı, yalan söyleyebildiğini anlayabiliyordum...
Kader : arkadaşındı Serkan. Neyin olacak? Kardeşin olacak hali yok ya? Benzemiyorsunuz bile...
"Kardeşim mi demedim zaten Kader. Sevgilim varmış benim, kimdi o? Eylül müydü?"
Kader : saçmalıyorsun Serkan. Biz hepimiz arkadaşız. Sor Eylüle, söyler sana.
Dedi ve gitti. Yalan söylüyordu, belliydi. Herkes benden ne saklıyordu? Neyse gidiyorduk yarın. Ben yarın bunu kendisine soracaktım...
Eylülün ağzından,
Kaanın annesi eve gelmişti. Bana kötü kötü bakıyordu. Alışkındım ben böyle annelere, aldırmadım..Kaanın annesi : çocuğumdan çocuk peydahladın, zengin hayatı sürebil diye... sanki ben bilmiyorum. Oğlumun aklını bulandırdın sen
Kaan : anne sus yeter
Kaanın annesi : susmuyorum. Susmuyorum. Bu kızı istemiyorum.
Kaan : sana soran da yok. Sen git o ayyaş kocanla ilgilen, karıma da aileme de bulaşma...
Kaanın annesi : çocuk belki senden bile değil. Belki piçini sana yamamaya kalkıyo. Kanma oğlum, mirasa konmak bunlar gibilerinin derdi... yetimler işte, onunla bununla
Kaan : anne kapa çeneni. Git burdan hadi, git!
Kaan annesini yaka paça çıkarmıştı evden..
Kaan : kusura bakma Eylül, çok özür dilerim, çok çok özür dilerim"
"Niye özür diliyorsun? Boşver, ben alışkınım böyle laflara... O da oğlunu korumaya çalışıyor işte..."
Kaan : bu halde nasıl hala onu koruyabiliyorsun? Senin ne güzel bi kalbin var Eylül...
Gülümsedim...
Dışarı çıkmıştık, biraz yürüyüş yapacaktık. Yan binamızda oturan Songüllerin evinin önünde bir kalabalık vardı. Bizimkiler... bizimkiler gelmişti. O kadar özlemiştim ki...
Kader bizi görmüştü, hemen Kaanın elini tuttum. Kızlar yanıma gelmişti, sarıldık. Ayrıldığımızda arkada Serkanın belirdiğini gördüm. Kaan da oyunumuzu devam ettirircesine belimden tutup sarılmıştı bana. Gülümsedim. Serkan beni görünce şok olmuştu. Daha doğrusu beni değil, karnımı görünce ve Kaanı tabii ki..."Hoşgeldin"
Serkan : hoşbulduk. Tebrik ederim bu arada...
"Teşekkür ederim.."
Songül herkesi içeri davet etti, girmek istemiyordum ama kardeşlerim gelmişti sonuçta. Serkana aldırmadan, Kaanla içeri girdik biz de...
Biraz oturup kızlarla sohbet ettik. Su almak için mutfağa gittim. Arkamdan Serkan da gelmişti...
Serkan : Eylül, eskiden sevgili olduğumuzu neden sakladın benden?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sil Baştan
Novela JuvenilBirbirini çok seven iki insan arkadaş kalabilir mi? Peki, herşeye sil baştan başlamak mümkün mü?