45. Bölüm - Yeni Başlangıç

400 46 8
                                    

Eylülün ağzından,

Serkan sinirlenip gitmişti, yüzüne bile bakamıyordum. Yere çöktüm ve ağlamaya başladım... Mete... Mete... peşlerinden koştum ama yetişemedim, yere attım kendimi, ağlamaya ve bağırmaya başladım, iki tane kol beni tutup ayağa kaldırmaya çalışıyordu... Songül... Songüldü bu ve Güney...

"Mete..... Meteeee"

Songül : Eylül, nooldu?

"Mete, gitti... gittiler"

Güney : Nereye? Bugün siz gidiyordunuz Eylül, sen niye gitmedin?

"Gidemedim... yapamadım... "

Songül: Mete? O nerde?

"Gönderdim onu... Serkan'a verdim... koştum ama yetişemedim..."

Songül : nee?

Güney : yetişiriz... yetişiriz Eylül. Gel, taksiye binelim, havaalanına gidelim

Songüllerle beraber taksiye bindim, titriyordum, Songül de bana sarılıyordu...

Havaalanına geldiğimizde etrafta koşturmaya başladım, çok kalabalıktı bulamıyordum... oğlum... Mete...

Anons duyuldu, uçağın kapısı kapanmak üzereydi kapıya doğru koştum...

"Oğlumm... oğlum içerde, girip alıp gelicem"

Görevli : biletiniz lütfen

"Biletim... biletim yok.... oğlumu alıp gelicem hemen"

Görevli : biletiniz olmadan olmaz üzgünüm

"Siz alın o zaman... noolur... adı Mete... oğlum gidiyo"

Görevli : üzgünüm mümkün değil...

"Kahretsin ya kahretsin... oğlummm oğlummm"

Görevliler kapıyı kapatıp ordan ayrılırlar... bitmişti... oğlumu kaybetmiştim...
Beni yerden kaldırmaya çalışan Songülle Güneye sarıldım....Songülün omzunda ağlamaya başladım... beni kendi evlerine götürdüler.. ağlamaktan gözyaşım kalmamıştı artık, yorgun düşmüştüm...

"Ben eve gidicem"

Songül : saçmalama kardeşim.. bu halde olmaz

"Kaanın yanına gitmem lazım... yalnız kaldı"

Güney : ben giderim onun yanına, sen burda kal

Güney çıkmıştı bile, itiraz edememiştim. Songül beni soru yağmuruna tutacaktı...

Songül : neden yaptın bunu kızım? Neden gitmedin Serkanla? Zorla mı aldı Mete'yi?

"Hayır ben verdim ona.. zorla kollarına verdim oğlumu... terkettim oğlumu ben..."

Songül : kendine gel Eylül... naaptın kızım sen?

"Kaanı bırakamam. Çok üzülür çok... ben olmazsam tutunacağı kimsesi yok, yaşayamaz o..."

Songül : sen noolucaksın? Oğlun? Serkan? Serkan ne haldedir şimdi... binbir hayaller kurdunuz beraber...
Yazık ya...

"Oğlum... oğlumu terkettim ben.... annemden farkım kalmadı... annemden farkım kalmadı..."

Songül bana tokat atmıştı... yeniden ağlamaya başladım

Songül: özür dilerim kardeşim, özür dilerim...

"Ben artık gitsem iyi olcak... iyiyim Songül... gerçekten iyiyim..."

Songül : tamam kardeşim... dikkat et...

Geldiğimi görünce Güney de ayaklanıp çıktı...
Kaan beni görünce şaşırdı, çok kötü görünüyordum sanırım...

Kaan : Eylül? Nooldu?

"Serkan Londra'ya gitti"

Kaan : ve...

"Mete'yi ona verdim..."

Kaan : nee? Neden? Neden yaptın bunu?

"Daha iyi bir yaşamı olsun istedim"

Kaan : ben sana iyi bir yaşam sunamıyorum dimi? Özür dilerim Eylül, gerçekten...

"Saçmalama Kaan... öyle şey olur mu? Tabii ki sen bana yaşayabileceğimden çok daha fazlasını verdin hep... gerçi vazgeçtim sonra ama havaalanına gittim, yetişemedim..."

Kaan bana sarıldı... bu haldeyken bile beni düşünüyor, bana destek oluyordu... yanlış zamanda çıktın karşıma Kaan... keşke ilk aşkım sen olsaydın...

Bir müddet öyle durduktan sonra kalktım, ılık bir duş iyi gelebilirdi... banyoya girecekken ayağıma birşey takıldı, yere baktım. Mete'nin en sevdiği oyuncağıydı bu... eğilip yerden aldım. Hem babasından hem de Meteden bana kalan son şeydi bu oyuncak... o ufacık ayıcığı elime alıp koridorda ağlamaya başladım. Kaan duymasın diye elimle ağzımı kapıyordum...



Serkanın ağzından,

Eylülün bizden vazgeçmesini hala hazmedemiyordum... dün herşey öyle güzeldi ki... veda etmişiz aslında birbirimize. Eylül piknik yapmak istemişti...

Flashback/ 1 gün öncesi

"bak iyi ki gelmişiz, hava da çok güzel..."

Eylül: aynen canım

"Sen iyi misin? Yorgun ve solgun görünüyorsun biraz"

Eylül: iyiyim iyiyim. Oğlun uyutmadı dün, uykusuzum biraz, bi de pek birşey yemedim ondandır

"Oğlum... bak seninle bir anlaşma yapalım... anneyi bir daha üzmek yok anlaştık mı? Sen de üzme, ben de üzmeyeyim, anne artık hep mutlu olsun. Anlaştık mı babacım?..... bak anladı"

Eylül: ufacık bebek Serkancım, nasıl anlasın?

"Anladı anladı, dimi oğlum?"

Eylül gülüyordu... son zamanlarda o kadar az gülüyordu ki... bir çoğu benim yüzümdendi, ama sonunda yüzü gülüyordu, tüm belalalardan kurtulmuştu, yeni bir hayat kurmak üzereydik, herşey çok güzel olacaktı...

"Yarın yeni hayatımızın ilk günü"

Eylül: evet... yarın yeni hayatımızın ilk günü

Eylül biraz moralsiz söylemişti ama aldırmadım, dalgındı, uykusuzluktandı muhtemelen... gıdıkladım onu... kahkahalarla gülüyordu, yapma diyordu, dinlemedim, kahkalarını görmek için daha da gıdıkladım...

Flashback sonu

O gülüşünü, kahkahalarını son görüşümmüş... Eylül bizi değil de Kaanı tercih etmişti... hadi beni bıraktı, ama Mete'yi nasıl bırakabilmişti? Mesude teyze onu yetimhaneye bıraktı diye nasıl üzülmüştü, nasıl kırılmıştı...şimdi nasıl... nasıl kendi bebeğini bırakabilmişti? Aklım almıyordu... kucağımda oturan oğlumla birlikte Londra'ya uçuyorduk... bizim de hayatımız orda Sil Baştan başlayacaktı... Eylülsüz... aşkımsız... oğlum ise annesiz...

Sil BaştanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin