HERKESE MERHABA. BÖLÜMLER DÜZENLİYORUM. HER HAFTA DAHA UZUN VE DAHA DOLU DOLU BÖLÜMLERLE GÖRÜŞMEK ÜZERE.
❤Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen.😍
Bölüm Şarkısı~Mehmet Erdem-Acıyı Sevmek Olur Mu
3.BÖLÜM "TANIŞIKLIK"
Kolumda acı veren bir ağırlık hissediyordum. Ağırlık bir azalıyor bir şiddetleniyordu. Sonra o ağırlık çekildi. Huzurlu bir şekilde yastığıma gömülecektim ki yüzümde ani ve keskin bir soğukluk hissettim. Ve ıslaklık. Gözlerim hala uykuyla can çekişiyor olsa da yatağımdan aniden doğruldum ve boynuma doğru akan soğuk suyla birlikte gözlerim kocaman açıldı.
Neler oluyordu?
"Noluyor ya!"
"Çok şükür uyandın!"
Cemre elinde koca bir sürahiyle başucumda duruyordu. Sırıtıyordu. Şerefsizce sırıtıyordu. Sürahiye indi gözlerim. Sürahinin içi boştu. Cemre boş sürahiyi neden tutuyordu? Islanan üzerime baktım hala şok içindeyken.
"Cemre!" diye inler gibi bağırdım. Yataktan kalkmak için ani bir hamle yaparken Cemre benden iki üç adım uzaklaşıp sürahiyi kendine siper etti. Elime geçen her şeyi ona doğru fırlatmaya başladım. Ama öylesine mal gibiydim ki, uyku sersemliğinden attıklarım hep onu ıskaladı. Cemre ona atabileceğim bir şey kalmadığında elini barış bayrağı sallar gibi kaldırıp salladı ve ben ona ters ters bakıp elimle yüzümdeki ıslaklığı silmeye çalışırken temkinli bir şekilde bana doğru yaklaşmaya başladı. Elinde küçük pembe yüz havlum vardı.
"Al kurulan balım."
Havluyu elinden koparırcasına aldım ve ona sert bakışlar atarken kurulayabildiğim kadar kuruladım üzerimi. "Neydi bu şimdi? Neden insan gibi uyandırmıyorsun beni?" Başucumdaki saate baktım. Saat sabahın altısıydı. Güneş'in bile henüz doğmadığını o an fark ettim. Odayı florasanlar aydınlatıyordu.
"Uyanmadın bir türlü bebeğim. Dürttüm dürttüm ama sende tık yoktu. Daha dürtseydim kolun sevişmiş gibi morarırdı valla."
Sinirle gözlerimi açıp kapatırken Cemre ellerini önünde birleştirmiş bana masumum bakışları atıyordu. Neden beni uyandırmaya çalışıyor oluşuna mı kafa yorayım yoksa lafı her daim artı on sekiz içerikli mevzulara dayandırmasına sinirleneyim bilemedim.
"Peki neden bu saatte beni uyandırmaya çalışıyorsun Cemre? Güneş bile doğmamış daha."
"Birlikte el ele güneşi selamlayalım istedim!" dedi yapmacık bir şekilde. Sonra abartıyla gözlerini devirip kol saatine vurdu iki parmağıyla. "Ders programına baktım bebeğim. Hani senle anlaşmıştık sabahları bir saat erken kalkıp ders çalışalım demiştik."
"Cemre sabah dersim yok bugün." dedim usanmış bir şekilde. Tam tekrardan yatmaya hazırlanacaktım ki Cemre kolumdan tutup beni kaldırdı.
"Biliyorum. Bir saat ders çalışırız sonra da dışarıda kahvaltı ederiz. Mucize şu ki benim de bugün öğleden öncem boş. Dün gece uyumadan önce yarın güzel bir kahvaltı nasıl olur diye düşündüm ve mükemmel bir fikir olduğuna hemencecik karar verdim. Kafamı seveyim, çok harika bir fikir değil mi?"
"Keşke bana da bir sorsaydın." dedim mırıldanır bir şekilde.
"Hadi hadi söylenme. Cem Abi'nin yerini, adı neydi, ha Sarıkız, o yeri çok övüyordun. Oraya gideceğiz. Bizimkilere de haber verdim. Onlar da gelecekler. Özellikle Emre'yi tembihledim, Berke'yi getirmemesi için. O Derya şıllığıyla yapmacık hareketleri dayanılacak gibi değil. Çok sinirimi bozuyorlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ UMUTLAR
RomanceEce için yeni okul, yeni şehir ve yeni arkadaşlıklar demekti. Yeni şehrini sevdi, birkaç kişi dışında yeni arkadaşlarını da. Birisi için hissettikleriyse çok farklıydı. Kendisini sevdiğine inandırdiğı bir sevgilisi olsa da buna engel olamadı. Ama ha...