22."GECEYİ YIRTAN GÜNEŞ"

7K 358 35
                                    


HERKESE İYİ OKUMALAR DİLİYORUM.

22.BÖLÜM "GECEYİ YIRTAN GÜNEŞ"

"İyi akşamlar, kolay gelsin."

"İyi akşamlar, yine bekleriz."

Geldiğinden beri tıpkı benim gibi köşedeki bir masada oturarak saatlerdir ders çalışan utangaç kızı da uğurladığımda artık kafede ben ve Eser haricinde kimse kalmamıştı.

"Ben çıkıyorum yavaştan. Kafeyi sen kapatabilirsin değil mi?"

Askıdan çeketini alıp giyerken tereddüt eder gibi tek kaşını kaldırmış bir şekilde bana bakan Eser'e ters bir bakış attım.

"Bana güvenmediğini bu kadar belli etme." diye söylendim.

Beni içeceklerde çok şeker kullanıyorum diye önüne gelen herkese şikayet ediyordu zaten. Eser'e yavaştan kıl olmaya başlamıştım. Benimle dalga geçiyordu arada bir de.

Neymiş efendim, bu kafenin daimi müşterilerini şeker hastası yapacakmışım, az kalmış.

'Sen nasıl doktor adayısın böyle?' diyerek bazen de sınırlarımı zorlamayı deniyordu. Allah'tan çoğu zaman şaka yaptım deyip kısa kesiyordu da onunla saç baş birbirimize dalıp kafeyi entrika yuvasına çevirmiyorduk.

"Aşk olsun şeker kız Candy, ben en çok sana güvenirim. Derya'ya güvenecek halim yok ya."

"Kötünün iyisisin demek istiyorsun yani?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

Eser serseri bir gülüşle ellerini saçlarının arasına daldırdı. "Hayır tatlım, Derya'nın yanında herkes şükürlük zaten. Sen cidden bu kafeye gelerek üzerimize, pardon üzerime, doğan bir güneş ışığı oldun."

"Eser konu saçma bir yere doğru gitmeye başladı. En iyisi..."

"Aynen aynen." dedi kafasını kaşıyarak. Saçmaladığını farkına varması güzel bir şeydi. "Ben çıkayım artık. Annem mis gibi sarma yapmış. Eve gidip onu gömeceğim daha."

"Ya!" dedim dudak bükerek. Canım ev yemeği istediği şu zamanlarda sarmadan bahsetmesi hiç iyi olmamıştı.

"Hım seviyorsun demek. Yarın sana getiririm."

Sevimlice gülümsedim. "Sahi mi?" dedim.

Tatlı tatlı başını salladı. Cidden inatçı ve ketum bakışları olmazsa Eser çok sevilesi bir arkadaş olabiliyordu. Sonra gülüşü tatlılıktan yavaş yavaş sinsiliğe evrildi. "Yani ben hepsini bitirmezsem." Sonra hızlıca kapıya varıp, bana öpücük atarak kapıdan çıkıp gitti.

"Hain!" diye bağırdım arkasından ama çoktan yolun karşısına uzun bacaklarıyla leylek gibi koşa koşa geçmişti bile.

Eser gözden kaybolana dek onun arkasından bakındım. Ardından tek başıma kalıp da gerçeklik üzerime çöküverince derince nefeslenme ihtiyacıyla dolup taştım. Uzun bir soluk çektim içime.

Eser'in dediği gibi kafeyi kapatıp gidecektim ama ne zaman? Burak akşam geleceğim ve konuşacağız demişti. İlk anın mantıksızlığıyla öylece duruştum. Aslında şimdi de çok mantıklı olduğumu zannetmiyordum.

Neyi konuşacaktık ki? Bir sevgilin varken bana bakışların hiç hoş değil başlığı altında bir konuşma mı yapacaktık? Yoksa yine görünmez duvarların arasında görünmez bir mıknatısın etkisindeymişçesine birbirimize çekilecek, bunun ne anlama geldiğini bilemeden birbirimizin soluğunu mu dinleyecektik.

YENİ UMUTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin