6."KAFA KARIŞIKLIĞI"

9.8K 490 54
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

Lütfen oy verelim ve yorumlarda buluşalım.

6.BÖLÜM "KAFA KARIŞIKLIĞI"

Gözlerini yeni güne açmanın en zor olduğu zamanlar sorumluluğunun en ağır olduğu zamanlardı.

Yüzüme güneş ışığı vurmuştu ve beni rahatsız ediyordu. Ama yataktan çıkma isteğim zerre yoktu. Yataktın çıktığımda gitmem gereken yer belliydi çünkü.

Kütüphaneye gitmeli yaklaşan komite sınavıma çalışmalıydım. Okul başladıktan iki ay kadar sonra ilk komite sınavıma girecektim.

Gireceğim sınav ilk komite deneyimim olacağı için ayrı gergin, sınav psikolojisinden kaynaklı da ayrı bir gergindim. Açıkçası okulu kazanmak için verdiğim mücadelenin okulu bitirmek için vereceğim mücadeleden çok olmadığını söyleyenlere burun kıvırdığım için şimdi pişmandım. Çünkü haklılardı.

Umarım tüm bunlara değer, insanlara yardım edebildiğim, faydalı olduğum bir meslek hayatım olur ve her şeye rağmen değdi diyebileceğim bir hayat yaşayabilirdim.

Yatağımdan kalktığımda odada yine tek olduğumu görmek beni şaşırtmamıştı. Dün partinin sonlarına doğru Cemre'nin ne hale geldiğini düşününce yurda girişinin ne denli zor olacağı belliydi, hem o kadar içkiden sonra da sabahın erken saatlerinde Emre'nin evinden çıkıp yurda gelmeyeceğini de biliyordum.

Aslında Cemre'ye dün beni yalnız bıraktığı için hala kızgındım ve sanırım onunla akşam vakitleri bir yere gitmemek gibi kesin bir tavır alacağıma dair kendime söz vermeliydim. Tabi yine içimdeki yumuşak tarafa dokunmaması için dirayetli olmam gerektiğini de biliyordum.

Dün geceki anlar bir bir aklıma geldikçe o yumuşak tarafımı törpüleniyor ve önünde sur gibi bir duvar örülüyordu sanki. Buna hem sevindim hem de içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Kopan parçalar canımı yaktı. Düşünmek istemedim. Gözlerimi defalarca açtım kapattım hızlı bir şekilde. Ardından hızlı adımlarla lavaboya gidip yüzüme defalarca su çarptım. Kalbimi sıkıştıran o birkaç anın görüntüsünden kurtulsam da bir ana, belki de sadece bir saniyeye sığmış bir bakış vardı ve ben ondan zihnimi kurtaramıyordum.

Korktum, o görüntüden de korktum ama en çok sadece zihnimi değil, başka şeylerimin de kontrolünü kaybetmekten korktum. O merdivenin sonunda, sola dönen koridorun başında beni gördüğü anda, çenesinin ne denli sıkı bir şekilde kenetlendiğini, ardından da bakışlarının avını vurmak isteyen bir avcı gibi nasıl keskinleşip nasıl parladığını görmüştüm. Zihnimi terk etmeyen o lanet bakış, o lanet görüntü işte buydu.

O huzurlu banktan kalkıp partinin hala son gaz devam ettiği eve girdiğimde Cemre'yi beni bıraktığı yerde otururken görmüştüm. Yüzüm asık, tavır yaparak yanına oturana kadar beni fark etmedi bile. Yanındaki Elif'le hararetli hararetli bir şeyler konuşuyordu. Bakışları üzgünce bana döndü. En azından bu gecenin sadece benim için kötü geçmediğini anlamış oldum suratından.

"Affet bebeğim." dedi gözlerini kısıp başını hafifçe yana yatırırken. Sonra uzanıp elimi tuttu. "Önemli bir şeyle uğraşıyor olmasaydım seni yalnız bırakmazdım, özür dilerim tekrardan."

Tavrım keskin bir kaş çatmasıyla ciddileşmişti.

"Önemli olan benimle ilgilenip ilgilenmemen değil Cemre, ben çocuk değilim, tek başıma da durabilirim bir yerlerde. Ama sen onca ısrar kıyametle beni buraya getirdin ve hiçbir şey söylemeden ortadan kayboldun."

YENİ UMUTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin