18."HİSLER"

7.3K 348 7
                                    


İYİ OKUMALAR.
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

18.BÖLÜM "HİSLER"

Yurda gelir gelmez kendimi yatağımın üzerine atmıştım ve hala, yaklaşık on dakikadır tavanı izleyerek yatağımda öylece yatıyordum. Kafamı çevirip Cemre'nin yatağına baktığımda başımı iki yana sallayarak gülümsedim. Yine yatağını toplamamıştı. Sayabildiğim kadarıyla da üç kombinlik kıyafeti yatağının üzerine öylece atmıştı.

Gerinerek yataktan kalktım ve dolabıma gidip rastgele birkaç parça kıyafet seçtim. Ardından hızlı bir şekilde duşa girip çıktığımda kendimi bebek gibi hissetmiştim.

Aslında bugün derse gitmeyecektim. Planlanım buydu, yatıp dinlenecektim. Fakat içimde büyük bir enerji patlaması varmış gibi hissediyordum ve burada yatıp durmanın sıkıcı olacağını düşündüm. Çok düşünmeden okula gitmeye karar verdim.

Havalar hala soğuk olduğu için siyah bir kazak ve kot pantolon giymiş, siyah şişme montumu, çantamı ve defterlerimi alarak yurttan çıkmıştım. Montun bile ısıtmadığını, ellerimin neredeyse buz tutmak üzere olduğunu düşünürsek havalar daha böyle olacak gibiydi.

Fakültenin kapısından geçip de ilerlemeye devam ettiğimde yolda bile ara ara beni dürtüp duran şeyin yoğunlaştığını, anlamadığım bir şekilde kalbimin hızlandığını hissediyordum.

Daha da kötüsü anlamsız bir şekilde etrafa bakınıp duruyor, sanki birilerini arıyor gibi çevreyi yokluyordum. Bu anlamsız hareketlerime bir son vermeliyim diye düşündüm ve önüme bakarak yürümeye devam ettim. Ama etrafa bakıp durduğum onca dakikadan sonra yalnızca önüme bakmamın yeterli olacağını içimden bir ses, sanki benim olmayan, reddettiğim ama gözlerinin içine bakıp durduğum o ses bana haykırdı.

Tam karşında dedi, aradığın tam karşında.

Kalbimin daha hızlı atmaya başladığını reddedemeyeceğim bir şekilde hissettim. Öylesine deyip geçemeyeceğim bir şekilde avuçlarım terlemeye başladı ve avucumu sıkmamı gerektirecek bir titreme tüm bedenimi sardı.

Karşımdaydı, bana doğru geliyordu. Gülümsedim. Göz ucuyla bakıyordum ama işte karşımdaydı, geliyordu ve yaklaştıkça sadece ona bakmaya başladım.

Burak hızlı adımlarla fakültenin çıkışına ilerlerken beni gördü ve buraya doğru yürümeye başladı. Gülümsememi büyütüp onun yaklaşmasını bekledim. Bana sadece dudağının sol tarafını hafifçe oynatarak gülümsedi, başıyla selam verdi ve sonra hiç duraksamadan yanımdan yürüyüp geçti.

Bir tekme yemiş gibi sarsıldığımı hissettim. Yere kapaklanmak üzereydim sanki. Farkında dahi olmadan başımı çevirip onun bahçeden çıkışını izlerken bile hala ne olduğunu idrak edememiştim. Sonra adım atmaya başlayıp ilerledim. Kalbimde şokun etkisini hissediyordum ama garip bir acı da vardı orada. Ne olduğunu bilmiyordum. Garip geliyordu ama bir o kadar da olağan.

Derse girmek istemiyordum. Öylesine durgundum ki etraftaki sesleri yeni yeni duymaya başlıyormuş gibi hissediyordum. Dersin olacağı sınıfa girmeden geri döndüm ve binanın çıkışına doğru yürümeye başladım.

Biraz fakültenin bahçesinde oturmak bana iyi gelecekmiş gibi hissettim. Bahçeye çıkıyordum ki telefonum titredi. Muhtemelen mesaj Cemre'dendir diye tahmin ettim ve ekrana bakınca tahminimde yanılmadığımı anladım.

Öğlen arasından sonra hastaneye gitmeyeceğini, bana da uyarsa birlikte öğlen yemeği yiyip sonra da biraz dolaşabileceğimizi yazmıştı.

YENİ UMUTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin