Lütfen yorumlarda buluşalım.
İyi okumalar.
40.BÖLÜM "BULUŞURUZ, BELKİ..."
"Bugünlük herkese paydos mu verdin?"
Kapıdan girip bir masada, kafasını masaya yaslı şekilde oturan Cem Abi'ye gülümseyerek kafenin içerisine girdim.
Cem Abi, kapının açılma sesine başını kaldırırken bir nebze şaşkındı, zira kapıda kapalı yazısı asılıydı. Açıkçası ben de bir nebze şaşkındım. Bildiğim kadarıyla Sarıkız zaruri durumlar haricinde pek kapalı olmazdı zira.
"Kafamı dinlemek istedim." dedi Cem Abi gülümseyerek.
Tereddüt eder gibi kapının önünde durduğumu görünce gülümseyerek kızarcasına başını salladı. "Gel kızım, sen kafamı ağrıtmıyorsun."
Bunu elbette biliyordum. Bazen çok konuşurdum ama çokça susar dinlerdim. Cem Abi de bunu çok iyi biliyordu. Geçen onca yılda bu huyumu değiştirememiştim.
"Neyin var?" dedi usulca. Susardım tamam ama merakımı da hepten bitiremezdim ya...
"Ah." dedi Cem Abi gülümsemesini genişleterek. Ak düşmüş saçlarını karıştırdıktan sonra başını iki yana salladı. "Başım ağrıyor biraz. Beni bilirsin çok düşünürüm. Çok düşününce de böyle oluyor işte."
"Haklısın." dedim. "Çok düşünmek baş ağrıtıyor."
Sonra uzayıp giden sessizlik beni rahatsız etmeye başladı. "Yarın düğüne geliyorsun değil mi?" diyerek bu sessizliği bitirmek istedim. Cemre'den geleceğini öğrenmiştim ama bir sohbet konusu da açmak şu anda en ihtiyacım olan şeydi.
Usulca başını salladı.
"Çok kalmayacağım. Hediyemi verip giderim diye düşünüyorum." dedi Cem Abi.
Ben düğün konusunu açınca biraz rahatsız olmuş gibiydi. Sebebini sormayayım diye de gözlerini benimkilerle buluşturmuyordu.
"Cem Abi?" dedim başımı hafifçe eğerek. "Bir şey yok gibisinden konuşuyorsun ama ben senin bu halini bilirim. Çıkmaza düşmüş gibisin."
Biraz daha sessiz kaldığından hiç konuşmayacağız dedim ama sonra başını hafifçe sallayarak "Öyle." dedi. "Kafamı kurcalayan şey, beni çok düşündürüyor ama bir yol bulamıyorum."
"Peki..." dedim yatıştırıcı bir ses tonuyla. Sandalyemden kalkıp çantamı masaya koyduğumda ellerimi birbirine çarptım ve enerji verici bir gülümsemeyle Cem Abiye gülümsedim.
"Gidip ikimize de birer sade Türk Kahvesi yapıyorum ve yanlarına çocuk misafirlerimize ikram ettiğimiz şirin şekerlerden koyuyorum. Geçen geldiğimde gördüm, halen mutfakta var onlardan... Her neyse, sen de bu arada dışarıda biraz hava alıyorsun ve sonra gelip benimle güzel bir sohbet eşliğinde kahveni içiyorsun Cem Abiciğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ UMUTLAR
Roman d'amourEce için yeni okul, yeni şehir ve yeni arkadaşlıklar demekti. Yeni şehrini sevdi, birkaç kişi dışında yeni arkadaşlarını da. Birisi için hissettikleriyse çok farklıydı. Kendisini sevdiğine inandırdiğı bir sevgilisi olsa da buna engel olamadı. Ama ha...