Merhabalar, nasılsınız?Bu bölüm diğer bölümlere kıyasla daha uzun ama sanki geçiş bölümü gibi oldu
Yazmaktan çekindiğim ve yıkıcı olaylarla dolu olan asıl bölüm bir sonraki, 36. Bölüm.
Neyse umarım hakkıyla yazabilirim.Lütfen oy vermekten ve yorum yapmaktan geri durmayın.
Diğer bölüm birkaç haftaya gelir diye tahmin ediyorum.
Herkese iyi okumalar. 💙
35.BÖLÜM "BOŞLUK"
Ufak ufak azalan umutlar, giderek artan kaygılar: Büyük bir boşluk.
Boşluktaydım. Nefes alamadığım zamanların sayısı artmıştı. Nefes aldıklarımsa, geceler ya da gündüzler, kaygısızlığın mecburen üzerime çökmek zorunda olduğu anlar, istemsizce uykuya daldığım zamanlardı. Evet, son zamanlarda elimden gelen tek şey uyumaktı. Bünyem sürekli uyumak istiyordu. Nedenini biliyordum elbette. Halsizleşen bedenimin, sabah bulantılarım ya da iştahsızlığımın sebebi de aynıydı.
Hamile olduğumu öğrendiğimden beri geçen haftaları sayabilmiştim. Günler saymakla bitmiyordu çünkü. Altıncı hafta. Büyük bir yalnızlık, düş kırıklığı ve ızdırapla geçen haftalar.
Sabahları yalnız uyandığım, gecelere kadar evin içinde yalnız kaldığım ve yalnız uyuduğum altı hafta.
Pencereden sızan güneş ışıkları tenimi ısıtırken ellerim henüz belli bile olmayan karnıma gitti. Aslında yalnız değildim, öyle değil mi? Onun varlığını öğrendiğim anda onu hissedememiş olabilirdim. Kaygılar ve korkular içimi tümüyle tüketirken onu hissetmeyi arzulamak çok sonra aklıma geldi. Ve sonra kabullenmeyle beraber onun varlığını hissettim. Tam oradaydı, içimdeydi, küçüktü, benimdi, bizimdi...
Gözlerimi kapattığım anda zihnimi dolduran anılar derin bir nefes bırakmama sebep oldu. Bu altı haftada o kadar çok şey değişmişti ki.
Cemre gitmişti.
Evet, gitmişti. Hiçbir şey söyleyememiştim. Ağzımı açıp gitme bile diyememiştim. O gitmenin ona ne kadar iyi geleceğini söylediğinde konuşmaktan vazgeçmiştim çünkü. Birilerinin iyi olmaya ihtiyacı vardı. Giderken bana şöyle söylemişti. "Giden de kalan da biraz buruk. Ama hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Sevinçler gibi hüzünler de sonsuz değil. Elbette mutlu olacağız, hüzün bitecek."
Bu sözlere tutunmuştum. Çünkü Cemre her ne kadar kaçık olsa da aşırı mantıklı olan, dikkatlice düşünen ve konuşan bir başka tarafını barındırıyordu içinde.
Ah Emre! Sen de sahip çıkmayı bu kadar mı beceremiyorsun?
Sanırım biz kadınlar, beklemeyi ve gitmeyi çok iyi biliyoruz. Çünkü sevgiyi öylesine bir cevher gibi barındırıyoruz ki içimizde, sabretmek de vazgeçmek de aynı orantıda, çokça var bizde.
Ve kalmak. Kalanlar vazgeçmemek için direnenler mi yoksa vazgeçemeyenler mi, bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa da hem direniyor, hem de vazgeçemiyorum.
Burak'a gelince. Onun sanırım sabahları çok işi var. Çünkü güneş doğmadan geliyor ve yine güneş doğduktan hemen sonra gidiyor. Beni sarmak yerine benden uzak kalıyor. Karnıma hiç dokunmadı mesela. Ya da, doktora kontrollere gitmek dışında bebeğimiz hakkında hiç konuşmuyor. Ona hamile olduğumu söylediğimden beri durum böyle, iki yabancıdan farksızız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ UMUTLAR
RomansEce için yeni okul, yeni şehir ve yeni arkadaşlıklar demekti. Yeni şehrini sevdi, birkaç kişi dışında yeni arkadaşlarını da. Birisi için hissettikleriyse çok farklıydı. Kendisini sevdiğine inandırdiğı bir sevgilisi olsa da buna engel olamadı. Ama ha...