KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM. YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİN.
21. BÖLÜM "ÇELİŞKİ"
Gözlerimin bir noktaya dalmış, öylece kilitlenmiş kalmış bir şekilde durduğumu fark edince irkilerek kendime geldim. Bir hafta önce yaşadığım o korkunç şey bir an olsun aklımdan çıkmıyordu. Etrafıma çaktırmamak için çırpınıp dursam da durgunluğumu herkes fark ediyordu.
En kötüsü de Derya'yla yan yana olmaktı. Sevgilisinin nasıl bir canavar olduğunu ona haykırmak istiyordum ama öylesine korkuyordum ki... Suçlu o değilmiş de benmişim gibi utanıyordum Derya'nın yüzüne bakarken. Birkaç defa her şeyi anlatmak için ağzımı açma girişiminde bulundum ama öylesine keskin bir solukla kesildi ki nefesim devam edemedim.
Sanki bir kelime bile konuşamayacaktım. Sanki konuşmaya kalksam şu şehir yanıp yıkılacak ve biz altında kalacaktık. Hissettiklerimden ve hissetmek zorunda olduklarımdan dolayı kendimden nefret ettim, herkesten nefret ettim.
"Kuzum sade olacak."
Derya elimdeki şekerliğe ve yüzüme onaylamaz bakışlar atarak yaslandığı tezgahtan doğrularak bana doğru gelmeye başladı. Şaşkınca ona bakarken durumu birkaç saniye sonra fark ettim.
Beş dakika önce Eser'in aldığı siparişi hazırlıyordum ve sade kahve yapmam söylenmişti bana. Ama şimdi tezgahtaki kahvelikle birlikte elimde şekerliği tutuyor olmam yapmak üzere olduğum yanlışı yeterince belli ediyordu.
"Kafam gitti ya!" dedim gülümsemeye çalışarak. Ama ne kadar yorgun, ne kadar az içten gülümsediğimi biliyordum.
"Ben yapayım mı?" dedi yüzünü hafifçe bana doğru eğip dikkatle suratıma bakarken.
Başımı iki yana salladım.
Sırtımı ona dönüp kahveyi yapmaya koyulurken Derya'nın uzun boyunun gölgesi altında kaldığımı hissediyordum. Tüm vücudum daha da gerildi ve üç gün önce sevgilisinin beni bu tezgahta nasıl sıkıştırıp bana izinsizce ve iğrenç bir şekilde dokunmak istediğini hatırladım. Midem varlığını hissettirircesine kaynarken derin nefesler alarak bu andan kurtulmak istedim.
"Sen içeriyle ilgilenebilirsin. Mesai saatinin bitmesine de az kalmadı mı hem, ben buraları idare edebilirim, istersen..."
"Seni bilmesem beni kovuyorsun zannedeceğim Ece." dedi alaylı ama arka planda ne kadar ciddi olduğunu kelimeleri bastırarak söylediğinden anladığım bir şekilde.
"Yorgunsundur diye demiştim." dedim önce kısık ama sonra kuvvetlenerek artan bir ses tonuyla.
Sessiz kaldı. Ben de onun sessizliğini taklit ederek kahveyi yaptım. Kahveyi servise hazır hale getirene kadar sessizliğini sürdürdü. Dakikalar sonra Eser gelip kahveyi alarak ikimize de tuhaf bakışlar attı ve sonra kapıyı ardımızdan kapatarak gitti.
Şimdi oyalanacak bir şey olmadığı için içten içe endişelenmeye başladım. Çünkü konu bir şekilde neden durgun olduğuma gelecekti. Çünkü şimdi kahkahalar atmaya başlasam bile gözlerim yalan söyleyemiyordu.
Ellerimi birbirine sürtüp gülümsemeye çalıştım. "Eser'e yardım edeyim." dedim burada iş kalmadı dercesine etrafa baktıktan sonra. Derya'ya kaçamak bir bakış attığımda dikkatlice bana baktığını gördüm. Dakikalardır böyle mi bakıyordu? Kalbim sıkışmaya başladığında kapıya varmıştım ama elim kapı koluna gitmeden Derya "Ece." diyerek beni durdurdu.
Gözlerimi sıkıca kapatıp altı dudağımı kanatırcasına ısırdım. Birkaç saniyede bu tepkilerimin hepsini yüzümden silip ona döndüğümde aynı ciddi ifadesiyle gözlerime baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ UMUTLAR
RomanceEce için yeni okul, yeni şehir ve yeni arkadaşlıklar demekti. Yeni şehrini sevdi, birkaç kişi dışında yeni arkadaşlarını da. Birisi için hissettikleriyse çok farklıydı. Kendisini sevdiğine inandırdiğı bir sevgilisi olsa da buna engel olamadı. Ama ha...