Yazardan siz sevgili okuyuculara not;
Bu hikaye ay aşkım tırnağım kırıldı ya diyenleri içermiyor bu hikaye de selfie diye bağıran kızları hiç içermiyor. Bu hikaye töreye baş tutacak kadar güçlü, kendine güvenen bir kadını içeriyor ve kendisi kadar güçlü ve kudretli bir adamı içeriyor.
Öte bir yandan hala doğuda / güney doğuda kısmen bitmiş olsa bile hala süre gelen aşiretlik ve töreyi içeriyor.
Bu kitap tamamen hayal ürünü olup elden geldiğince doğru ve yanlış olmayan bilgiler doğrultusunda yazılmıştır ve yazılmaya devam etmektedir.
Bilmiyorum ki yarattığım karakter gibi insanlar gerçekten var mı? Ve ya kaldı mı? Ama bu hikaye de kadınların ezilmesine izin verilmemektedir ve istenildiği zaman ne kadar da güçlü olduğu gösterilmektedir. Eskilerin bir sözü vardır her başarılı bir erkeğin arkasında bir kadın vardır diye aynı zaman da her başarılı bir kadının arkasında bir erkek vardır.
Berdele gelin giden bir kadının ve kardeşi öldürülmemesi için berdel hükümü veren bir aşiret ağasının hikayesi bu. Biraz sizin, biraz da benim hikayem. Kadın olmanın zorluklarını ve her zorluğun arkasında bir başarının anlattığı hikayedir Çöl rüzgarı..
Ve zaman tekrar ispatlamıştır tekerrür den ibaret olduğunu ve aşk ansızın hiç birbirlerini tanımayan ve sevmeyen iki insanın bedenin de can bulmuştur.
Akıp giden kum taneleri size aşkı, sağlığı ve huzuru getirmesi dileğiyle, Esen kalın, Aşkla kalın ve en önemlisi Benimle kalın.
Sevgilerimle;
Ms. Niz***
Yıllar sonra doğduğu ve büyüdüğü yere geri dönmüştü genç aşiret ağası babasının ölüm haberinden sonra ilk kez geliyordu. Uzaktan idare etmeye çalışması diğer ağaları pek hoşnut etmemişti ve en sonunda dönmüştü. Doğduğu, büyüdüğü bu verimli topraklara geri dönmeyeceğini düşünüyordu, ancak bir şekilde yolun sonu yine burası olmuştu. Odasının penceresinden dışarıya baktığında hava oldukça güzeldi ve topraklarına daha yeni adım atmışken toprak anayı da selamlaması gerektiğini düşünmüştü.
Üzerine daha rahat edecek bir şeyler giymek için dolabını açan genç adam her şeyi bıraktığı gibi bulmuştu, at binmeye giderken hep giydiği pantolonun ve gömleğini üzerine geçirdiğinde hızla çizmelerini giymişti. Aynadan kendi yansımasını izleyen genç adam gittikçe babası gibi heybetli bir ağaya dönüştüğünü görmüştü, kendi haline gülmüş ve babasından öğrendiği merhamet ile ağalığını devam ettireceğine yemin etmişti.
Odasından çıkıp hızlı ve yeri titretecek adımlarla aşağı indiğinde konaktan hızla çıkmış ve yanına en güvendiği adamlarından bir kaçını çağırmıştı. Ve arazilerini kontrol etmeye gideceklerini emir etmişti ama asıl amacı uzun zamandır, binmediği atına binip toprak anayı selamlamaktı, geldiğini göstermekti ve belkide hissettirmekti. Atların bulunduğu ahıra doğru giderken bir yandan seyise seslenmişti:
"Ahmet amca atlar hazır mı?" Orta yaşını fazlasıyla almış adam koşarak gelmişti ağasının yanına Rüzgâr onun elinin altında büyümüştü ve ona Ahmet demek gelmiyordu içinden.
"Ağam hemen hazırlıyorum" yaşlı adam gerisin geri atların yanına koşmuştu o sıra diğer adamlar da kendi atlarını hazırlamak için peşinden gitmişlerdi, o esnada çalan telefonunu açmak için elini cebine götürdü ve cebinden çıkardığı telefonun ekranına baktı. Arayan İsviçre'deki sevgilisiydi, onunla evlenme fikrini henüz aile büyüklerine söylememişti daha da önemlisi Juliet'e bu topraklarda, yaşayacağını söylememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
General FictionYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...