Sahra atının üzerinden indiğinde koşar adımlarla konağa doğru ilerlemeye başlamıştı ve peşinden genç adamda koşuyordu, ona yetişip kolundan tutup kendine doğru çevirdiğinde Sahra gözleriyle alev saçıyordu etrafa aynı zaman da alev saçan bir tek gözleri değil, bedenide vardı. İpek peçenin üzerinden öpülmüş olsa bile bedenini ve yüzünü alev çoktan ele geçirip yakmıştı.
"Nereye gittiğini sanıyorsun sen Sahra"
"Senden hiç kurtulma ihtimalim yok öyle değil mi Fırat ağa" her ikiside farkında değildi ancak aşk esir almaya başlamıştı onları çoktan.
"Yok gelin ağa bunu aklına kazıman iyi olmuş"
"Seninle evlendim diye beni kendine köle yapamazsın ve aklına estiği gibi öpemezsin"
"Gözlerine bakılırsa tadı damağında kalmış şu peçeyi çıkaralım sana daha güzellini vaat ediyorum" o sıra Sahra elini kaldırdığı gibi Rüzgâr'ın yüzüne indirmişti tokatı, bu iki etmişti genç adam yediği tokatın etkisiyle yüzü yana dönmüştü. Eliyle çenesini ovuşturup genç kadına doğru çevirmişti yüzünü.
"Sahra bu iki etti üçte sana acımam bunu bilesin" demişti gözünden ateş fışkırıyordu adeta.
"Ne yaparsın, dağa mı kaldırsın" Sahra'nın beyaz teni sinirlendikçe kırmızıya dönüyordu.
"Seni daha kaldırmaktan beter yaparım. Yatak odası dağ görevi görür" bu sözler Sahra'yı daha da sinirlendirmişti ve eli tekrar kalktığı gibi inmişti Rüzgar'ın yüzüne. Eli ile çenesini yeniden ovuşturmaya başlamıştı ve Sahra'ya sert bir bakış atmıştı, işte şimdi başlamıştı oyun.
"Üç etti Sahra bunu sen istedin" dediğinde tam Sahra'yı yakalayacakken Sahra hızla koşmaya başlamıştı, arkasından Rüzgâr'da öyle tüm konak onları izliyordu.
"Sahra seni yakalarsam daha kötü olacak kendi elinle bana gel" tehditvari konuşması hiçte etkilemiyordu. En azından öyle görünmeye çalışıyordu Sahra kaçmaya devam ederek.
"Ölürüm de kendi ellerimle gelmem sana" Rüzgâr'ın onu yakalamaması için duâ ediyordu.
"Sahra delirtme beni" daha da sinirlenmiş ve peşinden daha hızlı koşmaya başlamıştı. Sahra tam girişe yaklaşmışken ayağının taşa takılması onu yavaşlatmış ve Rüzgâr'ın onu yakalamasına yardımcı olmuştu kolundan tuttuğu gibi kendine doğru çevirmiş ve saniyeler içerisinde omzuna atmıştı.
"İndir beni mağara adamı"
"Karıcım herkes bize bakarken böyle iltifatlar yapma yatak odamız deşifre oluyor sonra" yüzündeki sinir yok olmuş ve muzipler geri dönmüş gibiydi.
"Hayvan ne olacak ilk insan! Öküz" genç kadın dahada sinirleniyordu.
"Efendim ilk insanın karısı! mağara kaçkını karım"
"İndir beni Rüzgâr indir" bir yandan sırtını yumrukluyordu.
"Öküz gücün beni benden aldı" gülmemek için kendini zor tutuyordu genç adam.
"Senden nefret ediyorum Fırat ağa nefret"
"Bende seni seviyorum" bu sözler ağzından çıktığında ikisini de şok etmişti hizmetliler ikisinin bu haline gülerken, onlar susuyordu ve Sahra artık yumruklamayı bırakmıştı. Konak içerisine girdiklerinde Rüzgâr merdivenlere yönelmiş ve çıkmaya başlamıştı. Genç adam böyle bir cümle kuracağını hiç düşünmemişti, nasıl olmuşta o sözler ağzından çıkmıştı üstelik ona karşı böyle duygular beslemezken. En azından beslemediğini düşünürken hem aşk iki günde olan bir şey değil üstelik onun gibi mağara kaçkını söz konusu ise hiç değildi. Odaya girdiklerinde kapıyı sert bir şekilde kapatıp, kısa sürede Sahra'yı yatağın üzerine fırlatır gibi atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
Genel KurguYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...