Yosma

27.1K 1.3K 47
                                    

Rüzgâr gözlerini açtığında şafak sökmek üzereydi ve Sahra yanında kedi gibi kıvrılmış uyuyordu ipek gibi narin saçları hâlâ biraz nemliydi, diğer bir yandan güzel yüzünü kapatmıştı. Yıllardır kapalı olan yüzü dün gece açılmışken şimdide ipek saçları kapatıyordu buna bir çare bulurcasına Rüzgâr parmaklarını narince yüzünü kapatan saçlarına geçirip kaldırmıştı duru masum yüzü gün yüzüne çıktığında tekrar kendi kendisiyle gurur duymuştu. Böylesi bir güzelliğe sahip olmak için büyük bir sevap işlediğinden emindi. Sahra bu düşüncelerden habersizce uyumaya devam ediyordu.

Rüzgâr'ın gözü istemsizce Sahra'nın kolundaki alçıya kaymıştı hiç bir kadının yapmayacağı ve de yapamayacağı birşey yapmıştı. Yavaşça parmaklarını gezdirmeye başlamıştı kurşun kalbe yakın yerden girmişti ama kolu da mahvetmişti ya doğru yere isabet etseydi diye düşündüğünde acı dolu bir iç çekme yaşamıştı, onu kaybetmeyi değil yaşamak, düşünmek dahi istemiyordu. Artık çocuklarının annesi olacaktı saçının tek bir ince teline bile zarar gelmemeliydi. Sahra tamamen ona döndüğünde yüzünün tüm güzelliğin bağış etmişti, Rüzgâr yavaşça ona doğru eğilip dudaklarına dudaklarını değdirdiğinde Sahra gözlerini açmıştı o an genç adam uykulu çakır gözleriyle karşı karşıya gelmişti dudakları birbirine yapışık bir haldeyken. Sahra onun öpüşüne karşılık verdiğinde Rüzgâr üzerine çöküp kolunu acıtmamak için kendi üstüne çekip öyle doymayacak gibi öpmeye başlamıştı.

Sahra'nın teni birden alev almıştı utanması öte bir yandan, bu durum Rüzgâr dahada arzulamasını sağlasa da doğru zaman bu değildi çünkü Sahra'nında ona dokunmasını istiyordu bu alçılı koluyla olamazdı ama o güne hazırlık yapar gibi onu yavaş yavaş duruma hazırlayacaktı. Sahra'nın içinde ise hem tuhaf bir arzu hemde bir korku vardı doğal olarak, acemiliği belkide ona en büyük korkuyu veriyordu.

Dudakları birbirinden ayrıldığında Sahra başını onun kalbine dayamıştı, Rüzgâr ise ağzında kalan karanfil tadını düşünüyordu. Ağzı kokan bir kadın değildi, ama peki ya bu karanfil tadı neydi peki bu sorunun cevabını bir tek Sahra'dan alabilirdi ama nasıl soracağının kararını veremiyordu; "Günaydın sevgilim" demişti ilk önce cümleleri toparlayana kadar.

"Günaydın mağara adamım sabahları böyle uyandırabileceğini düşünmemiştim"

"Sen bakma mağara adamı olduğuma içimde romantik bir adam yatıyor aslında" Sahra kıkırdar şekilde gülmüştü ve bu gülüşüne bile aşık olmuştu Rüzgâr.

"Nasıl oluyorda Sabahları karanfil kokuyor nefesin beni sana daha çok çekiyor" Sahra başını kaldırmış yüzüne bakmıştı kötü mü diye düşünürken Rüzgâr'ın arzulu bakışları ile karşılaştığında Sahra'ın yüzünde memnun bir ifade olmuştu.

"Buda benim sırım demek ki sen nasıl içinde romantik adamı tutabiliyorsan"

"Hmm o zaman ben bu işi sevmeye başladım"

"Neden"

"Çünkü doyamıyorum sana"

"Desene karanfile bir süre ara vermem gerekiyor yoksa dudaklarımdan ayrılamayacak gibisin"

"Ara versende ayrılamam çünkü sana bağımlığım başladı gibi, sanki sen benim uyuşturucumsun ve ben sensiz yapamayacak gibiyim"

"Sabah sabah böylesi sözleri nasıl bulabiliyorsun"

"Çünkü sen varsın yanımda. Beni böylesi bir adam yapan sensin Sahra" dediğinde Sahra hiç bir cevap vermeden tüm cesaretiyle dudaklarına doğru eğilip minik bir buse bırakmıştı ama unuttuğu bir şey vardıkı o mağara adamı minik buse ile hiç yetinecek gibi değildi. Dudakları ayrılırken kendine doğru bastırmıştı parmaklarını saçları arasına geçirirken. Sahra bu hareketle biran üçürümden yuvarlanacakmış gibi korksada olmamıştı. Rüzgâr kalbinin hızlandığını hissettiğinde nazikçe dudaklarını ayırmıştı dudaklarından ve sıkıca sarılmıştı.

Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin