Hastaneye yetiştiklerin de Sahra hızla içeriye girip, bebeklerin olduğu katta çıkmaya başlamıştı biran önce onları emzirip karınlarını doyurmak istiyordu. Bebeklerin olduğu üniteye geldiğinde hızla üzerine steril kıyafetleri geçirip içeri girmişti bir kaç saat önce gördüğü bu genç anneyi tekrar karşısında gördüğünde gülümsemişti hemşire anlamıştı bebeklerini doyurmaya geldiğini dikkatlice kucağına alıp emzirmeye hazırlanan Sahra'nın yanına yaklaşmıştı. Kucağına ilk önce Derya bebeği vermişti hemşire Sahra emzirmeye başladığında oğlunun güzeliğine bakıyordu, o sıra başını kaldırdığında kocasının ona bakışını gördü gözündeki aşkı gördüğünde kalbinde ılık ılık bir şey akmıştı ama gözlerine tekrar nefret bürünmüştü, yaşananları hatırlamasada beyni aff ettirmiyordu kalbine tekrar aşkı vermiyordu.
Üçüz bebeklerini emzirdiğinde mutlu bir şekilde kalkmıştı oturduğu yerden. Bebeklere gitmeden son kez bakmıştı yakında gelip tamamen alıp eve gideceklerini söylemişti. Üniteden çıktıklarında Rüzgâr az önce gördüğü gözlerden biran umut bulmuştu, Sahra'nın elini tek seferde kavramış ve tutmuştu, bu hareketti Sahra'yı ürkütmüş hatta sinirlendirmişti. Hızla elini çekip gözlerine bakmaya başlamıştı tehditkâr bir şekilde; "Bir daha bana dokunayım deme Fırat ağa sakın" demişti sesi kılınçtan keskindi. Hızlı adımlarla uzaklaşmıştı kocasının yanından dışarıda her an yağmur bastıracak gibiydi, dışarıdaki sesi bozan gök gürültüsü ve Rüzgâr'ın açtığı kapının kilit sesi bozmuştu, Sahra sinirle arabanın kapısını açıp binmişti. Peşinden aynı şekilde Rüzgâr'da öyle, ikiside konuşmuyordu ama kötüleşen hava durumu gibi onlar içinde bozacaktı hava, gök delincek gibiydi.
Gök gürültüsü git gide artıyordu, aynı şekilde Rüzgâr'ın içindeki gök gürültüsüde, araba ilerlediği süre boyunca hiç konuşmamışlardı ama genç adam fazlasıyla içinden konuşmuştu aynı Sahra'a gibi içinden konuşup sayısız birbirlerine kızgınlıklarını dile getirmişlerdi. Yağmur başlamıştı, konaktan içeriye girdiğinde aracı park etmek için biraz ilerledi ve durduğunda Sahra arabadan çıkıp hızla ilerlemeye başladı. O sıra Fırat ağa kolundan tutup kendine çevirmişti genç kadını, yağmur altında sırılsıklam oluyorlardı. Şemsiye ile hızla yanlarına gelmeye çalışan, evin hizmetlisini tek bir hamlede durdurup geldiği yolu geri dönmesi için işaret yapmıştı. Birbirlerinin gözüne sert bir şekilde bakıyordu, yağmur git gide hızlanıyordu, tüm evin halkı çalışanları ikisine bakmaya başlamıştı; "Kolumu bırak Fırat ağa" gözleri yağmur damlasından ya da sürdüğü sürmesinden dahada belirgin olmuştu mavilikleri, bu durum genç adamın nefesini kesiyordu ancak gözlerindeki nefretti de görebiliyordu.
Sıkıca tuttuğu kolunu bırakmıştı genç kadının farkında olmadan canını yaktığını düşünmemişti, Sahra'nın kolunu bırakmasıyla genç kadın arkasını dönmüş ve bir adım atmıştıkı duydukları karşısında durmuştu; "Gitme Sahra Verda bir kere olsun beni dinle kaçma sana böylesine aşıkken neden biran olsun izin vermiyorsun, seni sevmem izin vermiyorsun!" demişti sesi tok bir şekilde.
"Aşk seni sevdiğim zamandı! Fırat ağa ve ben ne sana olan aşkı hatırlıyorum ne de sevgiyi benden uzak dur bana dokunma benimle konuşma istemiyorum. Her konuştuğunda, dokunduğunda beni sevdiğini söylediğinde hem kendimden, hem senden tiksiniyorum" arkasını dönüp giderken.
"Aşk beni sevdiğin zamanda kalmadı! Sahra Verda o aşkı yok olan yerden tekrar geri çıkarcam ne olursa olsun. Bu yağmur tanelerine sinen kokun gibi aşkımızı unutturmayacağım sana" dediğinde Sahra ilerlerken birden bire durmuştu ve gözünün önünde canlanan sahnelerle savaş veriyordu git gide hızlanan nefes alışverişleriyle ve sırılsıklam olmuş bir haldeydi. Hatıralar hucum ediyordu adeta, böylesi yağmurun altında birden bire kulağına aylar önce yaşanan bu hatıranın şarkısı gelmeye başlamıştı. Sezen aksu konağı kaplamıştı birden bire "geri dön" diyerek çağırdığı bu defa sadece sevgili değildi hatıraydı, aşktı, sevgiydi ve bir sevgiliydi. O sıra Rüzgâr aynı sözleri kurmuştu yine yeniden bu hareket Sahra'ya hatıra içinde kaybolmasına neden olmuştu, yağmur altında yaşadıkları aşkı ve dansı geri döndürmüştü ; "Çakır gözlü sevdiğim" dediğinde Sahra hızla Rüzgâr'a dönmüştü ve tüm benliğiyle onun gözlerine bakmaya başlamıştı; "Güzelliğine, saflığına milyonlarca kelime arasından kelime bile seçemiyorum seni öyle çok seviyorum ki Sahra. İçime alıp saklamak seni orada korumak istiyorum" dediğinde o gün yaşıyordu yeniden ona sarılışını, öpüşünü ve sevişini hepsini hatırlamıştı ama tek fark sadece o günü ne daha gerisini ne de daha ilerisini yağmur damlalarına karışan göz yaşlarıyla birlikte aşiret ağasının gözlerinin içine bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
General FictionYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...