Ekrem ağa hızlı adımlarla ateş sesinin geldiği yere doğru yürümeye başlamıştı kalbinin sıkışmaları artarak, onu bulduklarında dizlerinin bağı çözülmüş olduğu yere çökmüştü.
Rüzgâr elindeki silahın emniyetini kapatmıştı yere düştüğünde çıkan metal sesin ardından başını kaldırmıştı Sahra gözlerini yavaşça açtığında biriken göz yaşları akmaya başlamıştı, o an birbirlerinin gözlerinin içine bakmalarıyla birlikte koşmaya başlamışlardı o kısa mesafe birden bire gözlerinde bir asırlık yol gibi gelmişti. Rüzgâr ona doğru koşan Sahra'yı sıkıca sarıp sarmalamıştı yere öylece çökmüşlerdi. Sahra hâlâ ağlıyordu, Rüzgâr saçlarını, yüzünü, gözünü öpüyordu ona birşey olmamıştı kurtarmıştı iki elini yüzünün arasına almıştı. Sahra'ya iyice baktıktan sonra sıkıca sarılmıştı, o sırada Akif yerde baygın yatan bedenine baktı başında Resul duruyordu silahı ile o sıra ateş edenin Resul olduğunuda anlamıştı. Rüzgâr ayağa kalkarken Sahra'yı kaldırmış Ekrem ağanın yanına götürmüştü baba ile kızı kavuşturduktan sonra Akif yanına gitmek için yürümeye başlamıştı.
Akif'in yanına geldiğinde yavaşça yere eğildi ve boynundan nabzını kontrol ettiğinde hâlâ yaşadığını görünce içinde tuhaf bir sevinç doğdu ne olursa olsun bir canın yitip gitmesinden taraf değildi aynı zamanda Sahra'ya bir daha yaklaşmasından tarafta değildi. Bir dizi yere çökmüş halde oturu vaziyetteydi dizinin üzerine elini koyduğunda Rüzgâr başını yavaşça kaldırıp Resul'e bakmıştı bir can borcu vardı ona sevdiği kadını kurtarmıştı;
"Neden bunu yaptın Resul"
"Elinizin kana bulanmasından taraf değilim ağam sizin çocukluğunuzu biliyorum silahlardan, davalardan pek haz etmezsiniz"
"Sana bir can borcum var" ayağı kalkıp Resul'un omzunu sıkmıştı.
"Ağam benim size canım feda, ağamın emanetisiniz"
"Ambulansı arayın daha fazla kan kaybetmesin ölmesini istemiyorum Sahra ile mutluluğumu görerek acı çeksin köpek! Sana gelince Resul jandarmaya git gece çiftliği giren bir adam olduğunu ikaz etmene rağmen durmadığını karanlıkta havaya ateş ederken yaraladığını söyle! Ekrem ağa yeğenini ağzını kapattırır zaten bu mesele daha fazla dallanıp, budaklanmadan bitsin"
"Emrin başım üstüne ağam" dediğinde Resul gurur duymuştu orta yaşlı adamdan, Rüzgâr yavaşça Sahra ve Ekrem ağanın yanına gittiğinde Ekrem ağa tam karşısında durmuştu elini yukarı kaldırdığında Rüzgâr korkusuzca karşısında duruyordu. Sahra'nın babasından gelecek her hangi bir darbeye karşılık vermeyecekti veremezdi saygısı bunu gerektiriyordu. Sahra korkuyla bakarken Ekrem ağanın elini inmişti ama Rüzgar'ın yüzüne değil omzunaydı sıkıca kendine çekip sarılmıştı.
"Sahra'm en doğru adama eş olmuş" dediğinde her ikiside böyle bir cevap beklemiyormuş gibiydiler. Rüzgâr kelime bulamamıştı ve Ekrem ağa eklemişti; "Akif kızımı istediğinde içimde bir şüphe vardı ama şimdi anlıyorum ki iyiki sana gelin olmuş evlat mertliğin hiç bitmesin" dedikten sonra Akif'in başına doğru gitmişti ve Resul ile konuşmaya başlamışlardı. Resul ağasının söylediklerini aktarıyor ve Ekrem ağanında onayını bekliyordu.
Rüzgâr sıkıca tutmuştu Sahra'nın elini bu defa bırakmaya hiç niyetli değildi. Yavaş adımlarla, ara ara birbirlerinin gözlerine bakarak araçların durduğu yere doğru ilerlemeye başlamıştı. Rüzgâr kapıyı açıp binmesine yardımcı olduktan sonra binmişti. Yarası bile iyileşmemiş karısının zihninde ve ruhen bedeninde büyük yaralar açılmıştı ve suçlusunun kendisinin olduğu en büyük bilinciyle.
Arabaya bindiğinde, konaklarına doğru yol alıyorlardı ama unuttukları bir şey ile birlikte bir güne sayısız acı sığdırmışlardı korku her ikisinin bedenine öyle bir işlemişti ki korkusuz adamım diyen bir için bile korku salacak kadar, araba konağın içine geldiğinde, tüm konağın ışıkları yanıyordu ve bu durum Sahra'yı korkutmuştu duyulduğuna dair ama unuttuğu bir şey vardı o da Juliet'ti. Juliet'in geldiğine sevinen ananesinin de unutmamak gerekiyordu. Arabadan indiklerinde Rüzgâr sıkıca tutmuştu elini ben yanındayım ve ben seninleyim demenin fiziksel haliydi belkide.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
General FictionYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...