Genç kadın gözlerini açtığında, sabahın ilk ışıkları perdenin arasından içeriye sızıyordu. Bedeninde tuhaf bir rahatlık ve acı vardı, derin bir sızı daha önce hiç bilmediği, yavaşça sağa doğru döndüğünde yanında öylece uyuyan sevdiği adam vardı, saçları hâlâ ıslaktı birlikte olduklarından sonra hemen duşa girmiş ve öyle uyumuştu. O çıkana kadarda Sahra çoktan uykuya teslim olmuştu, genç kadın nemli ve ipeksi saçlarına elini geçirdiğinde uyansada uyandığını belli etmemişti Rüzgâr ne yapacağını merak ediyordu açıkçası, Sahra iyice yaklaşmıştı ona çıplak bedeniyle ve bu durumu hatırlaması Rüzgâr'ın durmasını güçleştiriyordu. Sahra burnun boynuna gömdüğünde genç adam onunla oyun oynadığını biliyordu ve bu oyun hoşuna bile gidiyordu.
Sahra kokusunu içine çektiğinde genç adamda daha fazla dayanacak güç kalmamıştı, genç kadın neye uğradığını anlayamadan Rüzgâr'ın altında bulmuştu kendini; "Canın oyun oynamak istiyor galiba" demişti evrendeki bütün kadınları eritecek bir gülümseme ile birlikte.
"Sen uyumuyor muydun" demişti genç kadın yanakları kızarırken.
"Yanımda böyle güzellik yatarken uyumak ne mümkün ben ve küçük arkadaşım uyuyamıyoruz" demişti ve Sahra gülerken kocasının ağzının üstüne yavaşça vurmuştu.
"Çok ayıp, küçük arkadaşına söyle üslü dursun"
"Biz durmak istemiyoruz ama oyun oynamak istiyoruz"
"Öyle mi?"
"Evet" demişti boynundan öperken, Sahra'yı bir yandan gıdıklıyordu odanın içerisine genç kadının kahkaha sesi yankılanıyordu. Rüzgâr onun sesi ile iki kattı mutlu oluyordu.
"Rüzgâr dur gülmekten öldüreceksin beni" dediğinde durmuştu genç adam ve korkmuştu onu ölü olarak düşünmeyi bırak duymaya bile gücü yoktu.
"Bir daha söyleme bunu Sahra"
"Neyi Rüzgâr"
"Ölmeyi"
"Tamam söylemem" demişti genç kadın sıkıca sarılırken ona, genç adam başını boynuna gömül ve öpmüştü.
"Rüzgâr koklaşmayı akşam devam ederiz hadi kalk üstümden duşa girmem lazım"
"Kaç bakalım karıcığım akşam zor kaçarsın" demişti genç adam karısının göz önünde olan tüm çıplaklığını seyrederken, Sahra kendini çarşafa sarıp banyoya gittiğinde. Genç adam yataktan kalkıp üzerini değiştirmişti ve aynadan yansıyan yatağa baktığında yataktaki kanı görmüştü. Ona ait bir kadındı Sahra hiç dokunulmamıştı ne bedenen ne de kalben ve her ikisininde sahibi genç adamdı.
Yataktaki çarşafı alıp içerideki banyoya geçmiş ve su ile yıkamaya başlamıştı bu kanın açıklaması zor olurdu. Üstelik avluda salanan kanlı çarşaftan sonra, Sahra banyodan çıktığında seslenmişti genç adama ve geri yanıt olarak içeri odadan gelmişti ses. Sahra havluya sarılı bir şekilde içeri girmişti ve genç adamın çarşafı temizlemeye çalıştığını fark etmişti; "Neden yıkıyorsun" demişti genç kadın kocasına tuhaf bir şekilde bakarken.
"Hayatım bu kanı nasıl açıklayacaktık"
"Şaşkın kocam bir şey bulunurdu"
"Nasıl bir şey bulabilirsin ki"
"Regl olduğumu ve yoğun geçirdiğimi söylerdim ben hemen yıkatırdım"
"Benim aklıma gelmesini bekleyemezsin böyle bir şeyi"
"Bende gelirdi demedim sevgilim" demişti genç kadın kocasının yanından öpüp çıkmıştı banyodan. Genç adam ıslak çarşafa bakıyordu bir yandan, elindeki çarşafı bırakıp suyu kapatmıştı. İçeri geçtiğinde genç kadın giyinmeye başlamıştı, kapının eşiğine yaslanmış giyinmesini izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
Genel KurguYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...