Genç kadın uzaklaşırken arkasına bakmadan zaman durmuş gibiydi gözleri buğulanmıştı, Rüzgâr yavaşça giden sevdiğine bakmıştı şimdi peşinden gitmezse her şey için dahada geç kalacaktı ama giderse bu aşk için belkide yeniden bir defter açılacaktı. Görünürden kaybolan Sahra'yı tekrar aramak için attını koşturtmaya başlamıştı genç adam ve içinden duâlar etmeye başlamıştı onu sonsuza kadar mutlu etmek için elinden fazlasını yapacağını söyleyerek.
Rüzgâr hayatı boyunca böyle sevmemişti, hatta hiç sevmemişti kalbi bir tek Sahra için bu kadar atmıştı, Sahra için bu kadar taş kesilmişti. En çok aşkıda, nefrettide bu kadına göstermişti Fırat ağa. Verda ise sadece ona sevdalanmıştı, bir tek onu kalbine almıştı onun için kendini kurşunlara atmıştı, onca söze katlanmıştı. Her şey gerçekten sevdaya dahildi, çok uzun süremeden Rüzgâr bulmuştu sevdiği kadını, arkasından seslenmişti; "Küçük hanım size eşlik edebilir miyim?" Demişti gülümseyerek, Sahra kocasına gülümsemenin ne kadar çok yakıştığını hatırlamıştı, uzun uzun bakarak ancak geçen süre saniyeden bile kısaydı. Sahra kaybetmemişti formunu ve hazır cevap oluşunu.
"Ben yakalayabilirsen o zaman eşlik edebilirsin Fırat ağa" demişti alayıcı gülüşüyle peçesi göstermesede sesinden hissetmişti Rüzgâr.
"Peki yakalarsam tekrar elini tutmam izin verecek misin?"
"Önce yakala sonra şart koş ağa!" Demesiyle atını koşturmaya başlamıştı, Sahra atın üzerinde ayağı kalkmış ve öyle koşturmaya başlamıştı. Rüzgâr esintisiyle Şehzade çoktan hızını almıştı.
Rüzgâr'da karısının peşindeydi ve geçmeye fazlasıyla niyetliydi. O eli tekrar tutacak, o kalbi tekrar sevdirecek, o karanfil kokulu dudaklar tekrar öpecekti. Sahra dikkatlice arkasına bakmıştı, aşiret ağası tam arkasındaydı ve durmaya niyeti yoktu. İkiside çok hızlıydı birinden biri düşse bedenleri zarar göreceği kesindi. Rüzgâr karısının ilk kez bu kadar ciddi ve hızlı koşturduğunu görüyordu bu defa yakalayacağına umudu kalmamıştı ama zekası hâlâ yerindeydi umut yoksa zeka vardır.
Kenarda duran yoğun yaprak birikintisini hedef almıştı kendine, hızını neredeyse indirmişti atını şaha kaldırıp kendini kuru yaprakların üzerine bırakmıştı. Sahra atın sesiyle birlikte çıkan sese dönmüştü yerde hareketsizce atan kocasını gördüğünde, şaşırmış ve korkmuş bir şekilde hiç beklemeden Şehzade durdurup geri koşturmaya başlamıştı. Rüzgâr'ın atından eser yoktu, Sahra hızla inmişti attın üzerinden. Rüzgâr hâlâ kıpırdamıyordu, Sahra yanına oturmuş ve her hangi bir kanıması var mı kontrol ediyordu. O sıra Rüzgâr sıkıca Sahra'nın bileğinden tutmuş ve gülümsemeye başlamıştı ekleyerek; "Yakaladım seni Çöl gülü" Sahra şaşırmıştı ama peçesi koruyordu yüzünü bu harekettine gülmüştü Rüzgâr'ın içten içe ama sert cümleleri düşmemişti dilinde.
"Bunun için yaptın! Bilerek sayılmaz Fırat ağa hem bu yaptığın aptalık yüzünden çocuklarım babasız kalsaydı o zaman ne derdim ben onlara"
"Ölsem üzülür müsün?"
"Saçma saçma konuşmayı bırak Rüzgâr"
"Sahra saçma saçma konuşmuyorum sadece bir şey öğrenmeye çalışıyorum" beni hâlâ ne kadar sevdiğini öğrenmeye çalışıyorum çöl gülüm içimdeki umutu büyütmeye çalışıyorum demişti içinden sevdiği kadına gülümserken.
"Senden nefret dahi etsem insansın Fırat ağa üzülürdüm kendim için değil evlatlarım için" sakın ölme Rüzgâr ölürsen seni öldürürüm haberin olsun ağa beni ve çocuklarını bırakıp gitmeyi sakın niyetlenme demişti gözleri birbirinden ayırmadan. O kadar uzun zaman olmuştu birbirlerine böylesi bakmayalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
General FictionYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...