Yıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava.
İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...
Dipnot: facebook grubumuz kurulmuştur, Ms. Niz ve kitapları'na sizleri bekliyorum, orada görüşmek dileğiyle keyifli okumalar :)
Rüzgâr odadan çıktığını gördüğünde gerisin geri dönmüştü odaya ve Sahra için özel yaptırdığı setti almıştı yanına içinden beğenmesi için dualar ederken. O yoğun bakımda yatarken telefonla özel sipariş vermiş ve erkenden hazır etmelerini istemişti. Merdivenlerden inip avludaki davette geri döndüğümde Sahra tüm iştahımıyla oturuyordu, elindeki kutu ile yanına yaklaştığında davulcu ve zurnacı durmuştu ağası geri dönmüş ve ayaktaydı, o an herkesin duyacağı şekilde konuşmaya başlamıştı Rüzgâr; "benim güzel gelin ağam hoşgeldin tekrar evine ve gönlüme" o an Sahra nedense Rüzgâr'ın herkese gösteriş yaptığını düşündü bilhassa babaannesine karşı, kadife kutuyu açtığında herkese küçük dillerini yuturacak güzellikte, ışıltısıyla göz alacak kolye ortaya çıkmıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Multimedya: Sahra'nın kolyesi.
Sahra hem şaşkındı, hemde onun için pahalı bir kolyeydi pek sevdiği söylenmezdi pahalı hediyeleri ancak bunu beğenmişti çünkü ilk kez kocasından bir hediye alıyordu; "Teşekkür ederim Rüzgâr ama ne gerek vardı" dediğinde genç adam karısındaki bu mütevazılık daha çok çekiyordu kendine, her seferinde yeniden hayran kalıyordu böylesi bir kadına, iyi yetiştirmişti Ekrem ağa kızını ama diğeri için aynı şeyleri düşünemiyordu. Rüzgâr o esnada Ayşe hanım kızına bakarken görmüştü, işi başarabilmiş mi diye ancak Hatice kızgın bir boğa gibi soluyordu.
Herkes bir yandan Sahra'nın boynundaki parçaya bakarken diğer yandan ziyafetin keyfini çıkarıyor ve eğleniyordu. Rüzgâr gelin ağasının durgunluğunu anlamaya çalışıyordu öte bir yandan; "Neden bu kadar durgunsun Sahra beğenmedin mi?" Derken Sahra'nın gözlerinin içine bakıyordu.
"Yo hayır çok beğendim herşeyi ama biraz ağrım var"
"Neden bunu daha önce söylemedin benim hatam hastaneden yeni çıktın ve ben seni zorluyorum eğlenmen için"
"Hayır sakın öyle düşünme bu inceliğin çok hoşuma gitti ağrıma dayanabilirim ben"
"Sahra büyük bir ameliyat geçirdin hem kolun askıda biraz dinlensen fena olmaz biz çıkalım istersen"
"Ayıp olur misafirlere Rüzgâr biraz daha dayanarım lütfen beni düşünme"
"Sahra dediğini aklın alıyor mu?"
"Nasıl yani dediğimde ne var kı"
"Seni düşünmemi istemiyorsun hangi eş, eşini düşünmez ki"
"Rüzgâr biz bizeyken anlaşıyor oyunu oynamamıza gerek yok"
"Sahra ben oyun oynamıyorum senin ağrıdan ne dediğini bilmiyorsun hadi kalk odaya"
"Gerek yok Rüzgâr" demesiyle beraber genç adam tek hamlede onu kucağına almıştı herkes onlara bakarken, eklemişti.
"Herkese iyi eğlenceler, biz odamıza çekiliyoruz" avludaki hemen herkes kıkırdamaya başlamıştı bu hareketi Sahra'nın utanmasına neden olmuştu. Ekrem ağa kızının sevildiğini gördüğünde çok mutlu olmuştu Fırat ağanın o kadarda kötü biri olmadığını anlamıştı. Üstelik kızını el üstünde tutuyordu.
