Genç kadının Rüzgâr'a doğru tuttuğu tüfeği, genç aşiret ağasının adamlarınında silahlanmasına neden olmuştu, genç adam her iki elini kaldırıp silahların indirilmesi için işaret vermişti. Ve tüm kadınları kışkırtan sesiyle birlikte düzgün diksiyonuyla Sahra'yıda etkilemişti, ancak genç kadının yüzündeki ifadenin peçesi ile görünmemesine sevinmişti: "Sizin gibi korkusuz bir kadın daha önce görmedim" dediğinde genç kadın hiç bir cevapta bulunmamıştı. Bundan cesaret alarak devam etmişti genç adam: "Peçenizin sebebi yoksa lâl olmanızdan mı geliyor Sahra Kozanoğlu?" işte şimdi damarına basmıştı Rüzgâr genç kadının.
"Hayır Fırat Hanzade senin gibi akbabalara nefes tüketmiyorum o kadar" genç kadının gözleri bir aslandan daha keskin ve yırtıcıydı. Onunla böyle atışması, hoşuna gitmişti Rüzgâr'ın ve mermiyi silahın namlusuna vermişti, ateş etmek için hazırdı.
"Rüzgâr demenizi tercih ederim ancak kim olduğumu bilmeniz sizin akbaba hayranlığı ve düşkünü olmanızdan mı geliyor küçük hanım?" Genç kadının boğazından çıkan ses yırtıcı ve bir o kadar kışkırtıcıydı.
"Evet! Evcilleştirip kafesine geri gönderiyorum" dediğinde, genç adam bu sözünün üzerine yüzünde sinirle karışık bir gülümsemeye neden olmuştu.
"O zaman bir ara konağıma beklerim sizin evcileştirmenizi izlemek bana zevk verir" genç kadın, bu sözün altında kalmazdı ama bu işin sonun kanla biteceğini de biliyordu. Gözünü kırpmadan vururdu, Rüzgâr ağayı aynı şekilde adamlarının da onu daha sonra iki ailenin bitmeyecek kan davasının yeniden başlamasına neden olacaktı. Yıllar önce babasının, annesini kaçırıp aralarında, başlayan bu dava yeni yeni durulmuş gibiyken tekrar başlatırdı. Bir süre daha birbirileriyle bakıştıktan sonra genç kadın yönünü değiştirip atını hareket ettirecektiki genç adamın ona seslenişine dönmüştü.
"Çöl Gül'ü korkutunda Kaçıyor musun yoksa?" Ona annesinden başka hiç kimse böyle seslenmemişti, istemsizce gözleri dolan genç kadın boğazındaki düğümü zorla parçalayarak cevap vermeye çalışmıştı.
"Kaçmıyorum Rüzgâr Hanzade senin gibi adamlarımla boş boş gezmeye vaktim yok o kadar" genç adam karşısındaki kadının hazır cevap olmasından etkilenmişti. Ama daha fazla onu sinirlendirmekte istemiyordu susmuştu, susmuşlardı ve genç kadının hızla gidişini izlemişti.
Genç kadın konağa doğru ilerlerken bir yandan Fırat'tı düşünüyordu, sonra kendi kendine gülmüştü: "Rüzgâr'ı kullanıyordu o" diye iç geçirmişti: "Fazlasıyla yakışıklıydı, heybetliydi ve güçlüydü her kadının hayallerini süslerdi ama benim hayallerimde Fırat Rüzgâr Hanzade'ye yer yoktu, o düşmanımız ve hiç bir zamanda ona bir duygu besleyemem" içinden bunları geçirirken kaderin ona bir kaç saat sonra oyunuyacağı oyundan habersizdi.
Biliyorduki evlenme yaşına gelmişti ve her an amca oğularından birisi onu istemeye gelebilirdi. Hiç birini sevmiyordu ve ayrıca biliyorduki burada pek aşk önemli değildi, aile içinden kız alıp verilirdi. Bazen de civar ağalar gelir kız isterdi onun kaderine de düşmüştü işte bir ağa oğlu. Ama bilmediği bir şey vardıki Alkan'ın ona sürprizi olduğunu ve kaderinin kardeşi ile bağlı olduğuna; saatler, dakikalar sayılıydı belki de yolunun çizilmesine ve o yol Rüzgâr ağaya bağlanacağına.
***
Konağa girdiğinde onu bekleyen kişi aslında hiç beklemesini istemediği kişinin ta kendisiydi. Ama babasına olan saygısından ona saygı duymayı öğrendiği kişiydi, kadının tiz sesiyle midesinin bulandığını hissetmişti yapamacık hanım ağalığı sökmüyordu ama genç kadına: "Neredeydin Sahra Verda anca sokaklarda sürt, erkek gibi ata bin bu gidişte evde kalacan az dizini kir dikiş nakış tutsun elin" diye söylenmişti, genç kadın dişlerini sıksada ona ters cevap vermek istemiyordu ama sekiz yaş küçük kardeşinin söylenmesi zehrini çıkartmıştı dışarıya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
Ficción GeneralYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...