Tutku

15.5K 763 75
                                    

Umarım sonunda erken gelen yeni bölümümüz beğenirsiniz. Bu bölüm fazlasıyla tutku ve aşk içermektedir, kemerlerinizi bağlayın ve bu aşk yolculuğunun tadını çıkarın.

Galiba yazarınızı tek korktuğu yanı bu aşkı fazla abartılı bulmanız olacak :) ama bence değil çünkü nefretin içinde olan bir aşk tutkunun içinde olan şehvet ve bu dörtlü her ikisinde varken yazmak elde değil. Geçmiş kurban bayramınızı içtenlikle kutluyorum. Galiba bayram tatili bana ilham vermiş oldu.

Sonsuz, mutlu ve tutkulu bir aşkınız olması dileğiyle...

***
Rüzgâr battaniye sarınmış olan Sahra'ya kendi battaniyesi ile birlikte iyice sarmıştı. Ellinden geldiğince Sahra'yı ısıtmak istiyordu, üşüsün istemiyordu sevdiği kadının hemde üçüzleri emziriyordu. Şömine yavaştan büyük salonu ısıtmaya başlamıştı, yemekler tekrar ısıtılmaya başlamıştı. Ama ıslak kıyafetlerle daha fazla durulacak gibi değillerdi birazda olsa ısınmışlardı. Hatun hanım hasta olacaklarından emindi büyük salona kıyafet getirtmesi münasip değildi, herkes çıkıp onlar giyinecek olmazdı. O sıra Mahmut'a tekrar seslenmişti Hatun hanım ve Sahra yavaştan kapmıştı şifaya hapşırıyordu; "Mahmut hemen yanına hizmetlilerden birini al ağanın odasına git şömineyi yak, kızlara söyle yatağın nevresimini değiştirsinler" demişti.

Mahmut hanım ağasının sözünü ikiletmemiş ve hızla ağasının odasına gitmek için yanına bir hizmetli almış ve odaya çıkmışlardı. Şömineyi yakmış ön camını kapatmıştı yanında götürdüğü hizmetli gelin ağasının yatağını hazırlıyordu bir yandan kıkırdayarak bu gece yeniden birbirlerinin olacaktı neticede ondan değiştirtiyordu Sahra, şifayı fena kapmıştı hapşırmalar artmıştı. Mahmut kıkırdayan kızlara susturmuş hızla yatağı hazırlamalarını söylemişti. Büyük salona tekrar girip odanın hazır olduğunu söylemişlerdi, Sahra titriyordu ısınmıyor gibiydi ve hiç durmamıştı titremesi. Rüzgâr kendisini düşünmüyordu zaten ısınmıştı Sahra affetmişti ya kutupta kalsa yinede üşümezdi sevdiği kadın yanında olsun yeter. Yavaşça ayağı kalkıp üstündeki battaniyeyide Sahra'nın üstüne sarıp kucağına almıştı. Hızla odaya çıkartmak istiyor üzerindeki ıslak kıyafetleri çıkartıp. Hasret olduğu tene doyacaktı, en azından tenine doymasada ıslak kıyafetlerden kurtulacaktı. Odaya girdiklerinde Sahra berjerin üzerine oturtmuş dolaptan kuru kıyafetler çıkarmıştı. Sahra hâlâ titriyordu ısınmıyordu, ısınmayan bedenimiydi yoksa ruhu muydu?. Rüzgâr kıyafetleri yatağın üzerine bırakıp battaniyeleri alıp kenara bırakmıştı, Sahra'yı tek hamlede kucağına alıp banyoya götürmüştü. Üzerindeki ıslak bedenine yapışan kıyafetleri hızla çıkarıp kenara atmıştı birbirlerinin gözlerine delice bakıyorlardı o sıra Rüzgâr sevdiği kadını kendine çekerek dudaklarına kapanmıştı. Öyle delice özlemiştiki kana kana içiyordu sanki, nefesleri birbirleriyle konuşuyordu. Sahra titriyordu hâlâ ama öte bir yandan dudaklarının eseriliğini bırakamıyordu. Nefesi dengeye getirmek için birbirlerinden uzaklaşmış genç adam sevdiği kadının alnına alnına dayamış ve hızla soluk alıp veriyordu. Sahra'nın tenine nefesi değiyordu az önce birbirlerinin delice öpüşleri gelmişti gözünün önüne beyaz teni hem üşümenin hemde ateşli öpüşmenin kızarıklığına sahipti. Ilık suyu açmıştı Rüzgâr ikiside çırılçıplak suyun altına girmiş tek bir hareket dahi etmeden duruyorlardı. Sahra'nın teni suyun ısısına alışmış titremesi azalmıştı, Rüzgâr istemsiz dudaklarına bakmıştı Sahra kocasından utanmış gözlerinin kaçırmıştı. Yanağının al'ı daha çok kamçılamıştı Rüzgâr'ı o kadar uzun zaman olmuştu ki beyaz pamuk gibi tenine dokunmayalı.

Suyun altından ilk genç adam uzaklaşmış, beline havlusunu sarmış hemen peşinden suyu kapatmış ve Sahra'yı sarmıştı genç adam adım atmasını dahi istemiyordu sevdiği kadını kucağına almış ve içeriye taşmıştı. Banyodan çıkıp şöminenin sayesinde ısınmış olan odanın tadına varmışlardı yavaşça yatağın üzerine oturtmuş ve dikkatlice kurutmaya başlamıştı, çıkardığı kuru giysileri onu incitmeden giydirmiş ve prize saç kurutma makinesini takmış. Sahra'nın yeni uzayan saçlarını kurutmaya başlamıştı, o sıra genç kadın karşısında duran kocasının sert yüzüne bakıyordu o kadar ciddi yapıyorduki işini. O sıra Sahra birden bire dizleri üzerine çıkıp hızla Rüzgâr kendisine çekerek dudaklarını birbirlerine buluşturmuştu. Bu hareketti ikiside beklemiyordu, birbirlerini yatağın üzerine bırakmışlardı. Rüzgâr sevdiği kadının dudaklarını ısırıyor hatta somuruyordu, yavaşça dudaklarından ayrılıp boyun hatını küçük buselerle yol çizmişti bu durum ikisinide durdurmaya niyetti yoktu ancak çalan kapıyla ikiside durmak zorunda kalmıştı Sahra kıkırdıyor. Aşiret ağası ise söyleniyordu; "Ne var" bu anı bir daha yaklamayacağından habersizdi Rüzgâr.

Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin