Kapıya yaslanmış ve derin nefes almıştı Sahra, çok zordu ne ondan vazgeçiyordu ne de affediyordu. Böylesi severken yine aynı şekilde nefret etmek bedenini ve ruhunu fazlasıyla yormuştu. Huzuru bulmak için bebeklerin odasına geçmişti, salanan sandalyesi üzerine oturmuş ağır ağır salanıyordu. Gözünü biran olsun ayırmadan bebeklere bakıyordu, huzur buluyordu onlardan canından olan can parçalarında. Hareketlerine bakılacak olursa her an uyanacakmış gibi duruyorlardı. Sahra yavaşça kalkıp bebeklere yaklaşmıştı uyanmış gibiydiler ve ses çıkarmıyorlardı. Bu da demek oluyor ki iyi bir uyku almışlardı. O sıra kapı çalmıştı; "Girin" eğilip Derya'yı kucağına almıştı.
"Yemek hazır inelim istersen"
"Gelenin hizmetli olduğunu düşünmüştüm"
"Neden yardıma ihtiyaçın mı var"
"Kapıyı çalmadan girerdin çoğunluğu" sanki biranlığına hafızası silinmişti Sahra'nın birden başını çevirmiş ve bakmıştı ne olmuştu mutluluk gerçekten her şeyi unuturabiliyor muydu?.
"Çöl gülüm iyi misin?"
"İyiyim biranlığına" devamını getirmemişti.
"Biranlığına.." diye sorduğundan Rüzgâr sevdiği kadın tarafından susturulup, konu kapatılmıştı.
"Hadi çocukları alıp inelim" Sahra kucağında Derya ile bakıyordu kocasının keskin suratına ne olmuştu az önce neden her şeyi unutmuştu ve çok normalmış gibi davranmıştı. Rüzgâr dikkatlice Asi Derin daha sonra ise Deniz'i almıştı kucağına. Birbirlerine bakıyorlardı bebekler ise anne babasının yaşadıklarından habersiz sadece izliyorlardı etrafı.
"Daha fazla bekletmeden inelim" ikiside öylece bakmaya devam ediyordu, güçlükle adımını atmıştı Sahra. Yavaş adımlarla ilerlemişti aynı şekilde peşinden Rüzgâr'da gidiyordu odadan çıktıklarında akşam serinliği üşütmüştü Sahra'yı içinden geçirmişti ben böyle üşüdümse, bebekler daha çok üşümüştür. Derya'yı kendine bastırmıştı ve eklemişti.
"Biraz hızlanalım çocuklar üşütecek" ikiside merdivenlerden inmeye başlamıştı.
"Tamam sevgilim" Sahra durmuş ve sert bakışlarla dönmüştü.
"Bana sevgilim demeyi bırak artık" Sahra'nın bu defa terslemesi, her şeyi fitilemişti ve yorulmuşlardı ayrı kalmaktan didişmekten.
"Hatice ve Emine çabuk gelin buraya" dediğinde sanki yerle gök birbirine girecekmiş gibi bir ses çıkmıştı Rüzgâr'dan. Çok sürmeden gelmişti hizmetliler.
"Buyur ağam"
"Bebekleri alıp büyük salona geçirin yemeklerini yesinler" demişti kadınlara bakmadan gözünü biran olsun Sahra'dan ayırmadan.
"Gerek yok ben ilgilenirim evlatlarımdan"
"SAHRA" demişti sesi o kadar keskindiki soğuk havayla birlikte herkesi kesip atmıştı sanki. Hizmetliler ağalarını daha fazla sinirlendirmeden bebekleri alıp hızlı bir şekilde büyük salona geçmişlerdi.
Rüzgâr merdivenlerden inmeye başlamıştı Sahra kıpırdamadan bakıyordu ardından kollarını birbirime bağlamış bir şekilde. O sıra genç adam hızla arkasını dönmüş ve bir milim dahi hareket etmeyen karısına bakmıştı. İndiği tüm basamakları yeniden çıkmıştı kolundan tutup çektiğinden Sahra karşı koymuştu; "Ne yaptığını sanıyorsun" ikiside birbirinden sinirli ve hırçındı.
"Bu konu bugün kapanacak Sahra" merdivenleri sürükler şekilde indirmeye başlamıştı.
"Kapanmayacak Rüzgâr! Bu konu hiç bir zaman kapanmayacak"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
Narrativa generaleYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...