Haber

12.2K 676 46
                                    

Sahra karşısındaki genç adama bakmıştı, hâlâ kucağındaydı Filiz ve teni solgundu sesinden panik olduğu anlaşılıyor; "Nasıl oldu" diyebilmişti sadece.

"Bilmiyorum yenge yanımdan sendeleyerek gittiğinde peşinden gittim sonrası kucağımda gördüğün gibi" demişti gözlerini ayırmadan.

"Biran önce doktor çağıralım tansiyonu düşmüş olabilir"

"Yenge bende düşündüm ama yanlış anlaşılır" demişti haklı olarak.

Sahra bir hal çare bulmaya çalışırken genç kız yatağı kucakta hareketlenmişti, yarı kızarık ve çok bulanık bakışlarla bakmıştı az önce nişanlandığı adama. Yakından daha yakışıklı gelmişti gözüne, hayran hayran bakmaya başladığı sıra Sahra uyandığını fark etmişti; "gözlerini açtı" koşar adım yaklaşmış ve çömelmişti.

Rüzgâr telefondan ailelerinin sadık doktorunu aramış, gelmesi için konuşurken uyandığını fark edip kapatmış ve yanlarına gitmişti. Sahra konuşmaya çalışıyordu; "İyi misin Filiz" elini sıkıca tutmuş bir yandan açıkta kalan diğer eliyle solgunlaşan tenine dokunmuş ve ateşine bakmıştı.

"İyiyim galiba" demişti sesi hiç de öyle olmadığını göstererek.

"Filiz iyi değilsen hemen doktoru çağıralım abiciğim" ama genç kız hareketlenmişti; "biraz daha böyle bekleyelim" eliyle hareket etmemesi için kaldırmıştı.

"Gerek yok Fırat abi" demişti bitkin bir halde ama bir yandan yatağı hâlâ kucaktan kalkmaya çalışır haldeydi. Tam kalkmadan kendini yeniden kucakta bulmuştu başı çok dönüyordu, o sıra Asaf konuşmuştu.

"Filiz abime karşı gelmek yerine susup yatmaya devam etsen iyi olur" bir yandan açıkta kalan eliyle genç kızı bastırmıştı. Pes etmiş bir şekilde sözü dinlemiş ve bir yandan utanarak kucağında kalmaya devam etmişti. Genç adamın yüzünde sürekli değişen ifade Sahra'nın içinde merak uyandırmış ama o bakışların altında yatan cümleleri bulamamıştı.

Kocasının koluna girmiş bir şekilde durmuşlardı, uzun süre ortada kaybolmaları dikkat çekecekti. En azından elinde tuttuğu telefonuna baktığında fark etmişti, Rüzgâr'ı çekiştirip kulağına fısıldamıştı; "Sevgilim ben içeriye gidip kontrol edeyim uzun süredir ortada yokuz. Hatun annenin ve misafirlerin dikkatini çeker" sonra konuşmadan birbirine bakan gençlere bakmıştı.

"Doğru söylüyorsun çöl gülüm sen içeriye bak! Bende tuzlu ayran bir şey bulmaya çalışayım." demişti kendinden emin bir şekilde. İkiside onlara bir şey demeden çıkmışlardı, odadan. Sahra içerideki konukların onların yokluğunu anlayıp anlamadığını kontrol ediyor. Rüzgâr ise ayran bulmak için görevlilere bakıyordu. Çok geçemden garson eli boş gelmiş ve bulamadığını söylemişti. Koşar adımlarla ayran almak için salondan çıkmıştı Rüzgâr, gerisin geri döndüğünde elinde bir den fazla ayran vardı.

Sahra misafirlerle ilgileniyor bilhassa kayınvalidesi ile ilgileniyordu. Ne yaparsa yapsın, uzun süre yok oluşları Hatun hanımın ilgisini çekmiş ve bir hışımla ayağı kalkıp gelinin koluna girmiş yürümeye başlamışlardı; "Asaf ve Rüzgâr nerede kızım" demişti sesinde kızgınlık kendini belli ederek.

"Anne panik olmayacağına söz ver"

"Kaçtı demi kör olmayasıca ne yapcağız biz bu oğlanla"

"Hayır anne kaçmadı. Filiz bayıldı"

"Ne!" Demişti yüzündeki şaşkınlık etrafa yayılarak; "neredeler?" korkuyla sormuştu.

"Gelin odasında" Hatun hanımı sürükleyerek odaya götürmüştü kimse anlamaması için elinden geleni yapıyordu.

İçeriye girdiklerinde Filiz hâlâ Asaf'in kucağında öylece yarı baygın yatıyordu, elinde tuttuğu ayranı küçük küçük yudumluyordu. Hatun hanım panik olmuş bir halde gelip gelinine bakmış açıkta kalan elini avucuna almıştı; "Kızım iyi misin?" Soluk beyaz tenine dokunmuştu.

Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin