Genç adam gözlerini açtığında sabah olmuştu perdelerin arasında ince bir ışık sızıyordu içeriye, karısı yastığına sarılmış bir şekilde uyuyordu. Onu uyandırmadan yataktan sessizce kalkmış ve banyonun yolunu tutmuştu. Elini yüzünü yıkadıktan sonra uzayan sakalarını kesmek için traş olmaya başlamıştı. Havluyla yüzünü kuruladıktan sonra ılık bir duş almak için suyu açmıştı, kapıyı aralayıp karısına baktığında kendi yerinden Rüzgâr'ın yerine kaydığını görmüştü. Bu haline gülümsedikten sonra, ılık bir duş alabilmek için kapıyı kapatmıştı.
Havlusunu beline sardıktan sonra çıkmıştı banyodan, gardıropun önünde giyecek bir şeyler ararken genç kadının sesini duyunca olduğu yerden sıçramıştı; "Günaydın sevgilim" demişti Sahra iyi bir uyku çekmiş gibi görünüyordu sabah sabah yüzünde güller açıyordu.
"Günaydın çöl gülüm"
"Seni korkutum mu?"
"Hayır ama seni uyandırdığımı fark etmedim" demişti genç adam hâlâ ıslak ve havlu ile dururken.
"Sen uyandırmadın hata yataktan ne ara gittiğin çözemedim"demişti bağdaş kurmuş bir şekilde kedi gibi gerneşirken.
"Bu sabah sakin gözüküyorsun"
"Bu ne demek şimdi sen sabahları ters mi kalkıyorsun diyorsun"
"Hayır asla öyle dermiyim hiç bundan bahsetiyorum" gülerek sonlandırmıştı sözünü.
"Anlamadım ama iyi bir şey söylemediğin kesin" Rüzgâr hızlı adımlarla karısının yanına gelip sarılmış ve yanağından öpmüştü.
"Bu alıngan hallerin hoşuma gidiyor onu söyledim" demişti, genç kadın güneş gibi parlayan gülümsemesini hediye ederken kocasına.
Kocasının yanağından öptükten sonra o da duşa girmek için yataktan kalkmıştı, banyoya girdiğinde Rüzgâr üzerini giymeye başlamıştı. Bugün doktor kontrolleri vardı ve bunun için ikiside çok heyecanlıydı, bunun nedeni Sahra bebekleri göreceğiyi için Rüzgâr ise ilk kez göreceği için bir önceki kontrolde gidememişti iş de yaşadığı bazı sorunlardan dolayı. Genç adam koltuğun üzerine oturmuş tabletti ile elektronik postalarına bakıyordu, yurtdışında kurmuş olduğu kendi iş yeri ile bildirileri okuyor yeni yeni yapılanmaları inceliyordu. O esnada yeni gelen e-postasına bildiriyor açıyordu, İstanbul'daki otellerinin birinden gelmişti, kuruluş yıl dönümü kutlanıyordu tam on yıl olmuştu. Fakülte'yi bitirdikten sonra biraz babasının desteği birazda kendi biriktirdiği paralarla küçük butik bir otel almıştı ancak şu anda dünyanın bir çok yerinde açmıştı. Baba ocağına dönüp o işleride devir alsada kontrol hâlâ genç adamın elindeydi, kusursuz bir saat gibi işliyordu. Kendi emeğine sevinmişti genç ve toy zamanında daha master programını dahi yapmamıştı bu zorlu işlere kalkışırken.
O sıra Sahra havluya sarılı bir halde duştan çıkmıştı ve kocasının dikkatle ne okuduğuna bakıyordu seslendiğinde ancak genç adam başını kaldırmıştı; "Merak ediyorumda hangi haber seni bu kadar etkiledi, dalmışsın" demişti meraklı bir ses tonuyla.
"Otelimin onuncu yılı balosu var onun davetiyesi gelmiş" demişti normal bir şeyden bahse eder gibi.
"Otelimin derken" demişti şaşkın bir ifadeyle.
"Kendime ait otellerim var bunu daha önce söylemedim mi?" Demişti düşünceli bir şekilde.
"Hayır hemen hemen herşeyi konuştuk ama bunu söylemedin hata bildiğim kadarıyla İstanbul'da iki yıl yaşadıktan sonra yurtdışına mastara gitmeşsin ve bir daha dönmemişsin" demişti sinirli bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
General FictionYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...